AKP Türkiyesi'nde yargı manzaraları: 'Kafan hava alsın' demek suç mu?
Beşiktaş'ta bir yurttaşın tartıştığı Kanal 7 muhabirine “Kafan hava alsın sonra konuş” dediği için gözaltına alınıp savcılığa verilmesi tartışma konusu oldu. Avukat Turan Karakaş, TCK'de ilgisi sözleri suç sayan bir yasa maddesinin bulunmadığını belirtti, yapılanın hukuk devleti ilkesine aykırı olduğuna vurgu yaptı.
İktidara yakınlığıyla bilinen Kanal 7 televizyonunun muhabirlerinden Meryem Nas Mercan, Beşiktaş'ta sokak röportajı sırasında mikrofon uzattığı Aylin A. isimli yurttaş tarafından tepkiyle karşılanmıştı. Tepkisi sırasında Mercan'a “Kafan hava alsın sonra konuş” dediği iddia edilen Aylin A., muhabirin şikayeti üzerine hızla gözaltına alındı.
Emniyetteki işlemlerinin ardından Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’na sevk edilen ve buradaki savcılıkta ifadesi alınan Aylin A., buradaki işlemlerinin ardından 'hakaret' suçundan adli kontrol talebiyle Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğine sevk edildi.
Hakimlikçe Aylin A. haftada bir kez en yakın karakola imza atmak şeklinde adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Kamuoyunda tartışma yaratan bu olay üzerinde Avukat Turan Karakaş, Cumhuriyet'e bir değerlendirmede bulundu.
Karakaş'ın değerlendirmesi şöyle:
DEMOKRASİ HUKUK DEVLETİ DEMEKTİR. BAKALIM DEMOKRASİMİZ NE DURUMDA!
Bir ülkede demokrasinin olup olmadığını gerçeklere, gerçek olaylara bakarak anlayabiliriz. Yol göstericimiz, bilimin gösterdiği gerçekler olmalıdır. Başka seçenek yoktur. Yalancıların laf ebelerinin pireyi deve yaparak anlatanların tuzağına düşeriz. Bir kere demokrasi gerçek temelinde yükselir. Yalana dayalı demokrasi olmaz. Yozlaşma çürüme kokuşma olur.
Toplumsal durumumuzu gösteren üzerinde derin derin düşünülmesi gereken bir olay oldu.
OLAY ŞU:
Kanal 7 muhabiri başörtülü kadına (Meryem Nas Mercan) bir başka kadın, “Kafan hava alsın sonra konuş” dediği iddiasıyla gözaltına alındı.
Beşiktaş’ta geçtiğimiz günlerde bir manavda fiyatlarla ilgili haber yapan Kanal 7 muhabiri Meryem Nas Mercan, müşterilerle röportaj yapmak istedi.
Bir kadın müşteriye mikrofon uzatan muhabir itirazla karşılaştı. Adının Aylin A. olduğu öğrenilen müşteri, Meryem Nas Mercan'a yönelik “Siz kimsiniz beni çekiyorsunuz sizi mahkemeye veririm, benden izin aldınız mı, sizi davalık edeceğim” şeklinde sözler sarf etti. Bunun üzerine muhabir röportaj yapmaktan vazgeçerken aralarında tartışma başladı.
Olayın özü, özeti şu : Adının Aylin Büyükağa olduğu öğrenilen manav müşterisi, tartışma sırasında Meryem Nas Mercan'a hitaben “Senin bence kafan hava alsın ondan sonra konuş, siz kimsiniz beni çekiyorsunuz sizi mahkemeye veririm, benden izin aldınız mı, sizi dava edeceğim” şeklinde sözler söyledi.
Bu sözleri söyledi diye polis bir yurttaşı karakola götürebilir mi? Götürebilirse hangi hukuk kurallarına dayanarak götürebilir? Peki adliyeye sevk edildiğinde hangi delillere göre sorgulanacak? Deliller açık:
-Tanıklar var.
-Kamera kayıtları var.
Yani “Kafan alsın sonra konuş” sözünden başka bir söz ve eylem yok. Hepsi bu kadar.
Şimdi yasal duruma bakalım: Baştan söyleyeyim. Türkiye Cumhuriyeti hukukunda KAFAN HAVA ALSIN SONRA KONUŞ, sözünü suç sayan bir yasa maddesi yok.
5237 sayılı TCK’nun 216. maddesinde yer alan dini değerleri aşağılama suçu ile de bu sözlerin bir ilgisi yok. Maddede halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişinin, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı öngörülmüştür. Böyle bir şey yok. Uzaktan yakından da ilgisi yok.
ŞEREFE KARŞI SUÇLARLA DA HİÇBİR İLGİSİ YOK
TCK'nın İkinci Kitabı'nın Kişilere Karşı Suçlar başlıklı ikinci Kısmının sekizinci bölümünde, 125-131. maddeler arasında düzenlenmiştir. Şeref, kişinin toplum içindeki saygınlığını ifade eder. Hakaret ise, kişileri toplum içinde aşağılamak, rencide etmek, küçük düşürmektir.
2559 sayılı ve 4/7/1934 tarihli kanun "POLİS VAZİFE VE SALAHİYET KANUNU VE YÖNETMELİĞİ AÇISINDAN DA ÖNEMLİ HAKSIZLIKLAR BULUNMAKTADIR"
Polis, kamu düzenini şahıs, tasarruf güvenliğini sağlar. Halkın ırz, can ve malını korur. Yardım isteyenlertle yardıma muhtaç çocuk, alil ve acizlere yardım eder. -Madde 1- Polis, durdurduğu kişi üzerinde veya aracında silah veya tehlike oluşturan diğer bir eşyanın bulunduğu hususunda yeterli şüphenin varlığı halinde, kendisine veya başkalarına zarar verilmesini önlemek amacına yönelik gerekli tedbirleri alabilir. Bu amaçla kişinin üzerindeki elbisenin çıkarılması veya aracın, dışarıdan bakıldığında içerisi görünmeye bölümlerinin açılması istenemez. (Ek cümleler: 27/3/2015-6638/1 md.) Ancak el ile dıştan kontrol hariç, (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi'nin 4/5/2017 tarihli ve E.:2015/41, K: 2017/98 sayılı Kararı ile)(2) (...) Kolluk amirinin kararı yirmi dört saat içinde görevli hakimin onayına sunulur. Bu fıkra kapsamında yapılan araç aralarına ilişkin olarak kişiye, arama gerekçesini de içeren bir belge verilir.
Polis, tehlikenin veya suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla usulüne göre verilmiş sulh ceza hakiminin kararı veya bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde mülki amirin vereceği yazılı emirle; kişilerin üstlerini, araçlarını, özel kağıtlarını ve eşyasını arar; alınması gereken tedbirleri alır, suç delillerini koruma altına alarak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre gerekli işlemleri yapar. Madde 9-
Polis,
A) Suçüstü halinde veya gecikmesinde sakınca bulunan diğer hallerde suç işlendiğinde veya suça teşebbüs edildiğine dair haklarına kuvvetli iz, eser, emare veya delil bulunan şüphelileri,
Yakalanan kişilere, yakalama sebebi herhalde yazılı ve bunun mümkün olmaması halinde sözlü olarak derhal; toplu suçlarda ise en geç bu kişiler hakim huzuruna çıkarılıncaya kadar bildirilir.
Bir suç işlendiği veya işlenmekte olduğu bilgisini edinen polis, olay yerinin korunması, delillerin tespiti, kaybolmaması ya da bozulmaması için acele tedbirleri aldıktan sonra el koyduğu olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri derhal Cumhuriyet savcısına bildirir ve Cumhuriyet savcısının emri doğrultusunda işin aydınlatılması için gerekli soruşturma işlemlerini yapar. (Madde 13-)
"Hakaret" sayılmayan kelimeler nelerdir?
Beddua niteliğindeki kelimeler. Örneğin, “Allah senin belanı versin”, “Allah senin canını alsın”, “ Allah seni bildiği gibi yapsın”, ” Yarını göremezsin inşallah” şeklindeki sözler beddua niteliğinde sözler olup hakaret suçunu oluşturmaz.
Eleştiri veya ağır eleştiri niteliğinde kelime ve sözler. Örneğin, “dinsiz”, “imansız”, şeklindeki sözler eleştiri mahiyetindedir.
Kaba hitap ve nezaket dışı kelime ve sözler. Örneğin, bir kimseye yönelik “bilgisiz”, “terbiyesiz” , “tecrübesiz” , “siz kimsiniz lan”, “çemkirme” şeklindeki sözler kaba söz ve hitap mahiyetinde olup hakaret suçunu oluşturmaz.
Salt rahatsız edici kelime ve sözler. Örneğin, “zavallı insansın”, “iki ruhlusun”, “doktora git sen ne karışıyorsun lan”, “siz çetesiniz” şeklindeki sözler rahatsız edici nitelikte olup hakaret suçunu oluşturmaz”
“Kanunilik” ilkesi bakımından (İHAS m.7; Anayasa m.38)
“Suçta ve cezada kanunilik” ilkesi: Hangi eylemlerin yasaklandığı ve bu yasak eylemlere verilecek cezaların hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde kanunda gösterilmesi zorunludur. Ceza kuralının açık, anlaşılır ve sınırlarının belli, yani öngörülebilir olması gerekmektedir. TCK m.216/3’ün çok geniş yorumlanması suretiyle, aşağılama içermeyen yahut kamu barışını tehlikeye düşürdüğü somut şekilde ortaya koyulamayan ifadeler nedeniyle kişilerin ceza yaptırımına tabi tutulması sözkonusu ilkenin YOK SAYILMASIDIR. Hatırlatmak gerekir ki, Venedik Komisyonu 15.03.2016 tarihli Raporunda, TCK m.216/3’ten açılan kamu davalarının sayısında artış yaşandığını, “aşağılama” fiilinin ulusal yargı organlarınca geniş yorumlandığını, ulusal yasaların yalnızca kamu düzenini bilinçli ve ciddi biçimde bozan ve şiddete çağrı yapan veya dinsel nefreti yayan ifadeleri cezalandırması gerektiğini belirtmiştir. Komisyon, TCK m.216’nın tamamen gözden geçirilmesini ve suçların sınırlarının daha belirgin hale getirilmesini tavsiye etmiştir (CDL-AD(2016)002, § 42-48).
Sonuç
“TCK m.216/3 halkın bir kesiminin benimsediği dini değerlerin alenen aşağılanmasını fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması koşulu olayımızda bulunmamaktadır. Uygulamada, “aşağılama” olarak nitelendirilmesi mümkün olmayan ve kamu barışını tehlikeye düşürdüğü gösterilmeyen düşünce açıklamaları gerekçe gösterilerek soruşturma açılamaz. Halkın bir kesimi tarafından hoş karşılanmadığı kabul edilse dahi, bu tür görüşler anayasal korumadan yararlanamaz. Düşünce, din, vicdan ve ifade özgürlükleri herkes için eşit değerdedir. Halkın çoğunluğu tarafından benimsenen inanç ve düşünceler karşısında, azınlıkta kalan görüşlerin ceza tehdidi altında bırakılması demokratik ve laik bir hukuk devleti ilkesi ile bağdaşamaz.
Aylin A.’ya yapılan polis işlemi hukuka aykırıdır.
Aylin A’ nın söylediği sözü cezalandıran hiç yasa maddesi hukukumuzda yoktur.
Yapılan hukuk devleti ilkesine aykırıdır.
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!