İsrail’in dün sabaha karşı İran’ın nükleer tesislerine
yönelik saldırısıyla başlayan gerilim kısa sürede karşılıklı füze atışlarına
dönüştü.
İsrail saldırılarında aralarında üst düzey komutanların da
bulunduğu çok sayıda İranlı hayatını kaybederken, İran’ın misillemesinde Tel
Aviv hedef alındı.
GERİLİM EN ÜST SEVİYEDE
Bölgede tansiyon giderek yükselirken, Türkiye’den de çeşitli
tepkiler geliyor.
Bu tepkiler arasında en dikkat çekenlerinden biri ise
AKP’nin eski milletvekili ve eski MKYK Üyesi Metin Külünk’ten geldi.
Külünk, sosyal medya hesabından yaptığı uzun açıklamada hem
İslam dünyasına hem de Türkiye’deki dindar kimlikli sivil yapılar ile kendi
partisi AKP’ye yönelik eleştirilerde bulundu.
“İSLAM DÜNYASI ÇÖKTÜ”
Külünk, 2 milyar nüfusa sahip İslam dünyasının ve 54
"İslam devleti"nin, yeraltı kaynakları bakımından güçlü bir
potansiyele sahip olduğunu, ancak tüm bu potansiyele rağmen küçük bir ülke olan
İsrail karşısında çökmüş durumda olduklarını vurguladı.
Batı dünyasında vicdanların ayağa kalkarken, İslam
dünyasında ise tepki ya cılız ya da sembolik kaldı. Türkiye’de ise dindar
kimlikli sivil toplumun tepki verme kabiliyetinin ciddi şekilde zayıfladığını
belirtti.
AKP'NİN ETKİN ADIM ATMASINI İSTEDİ
Metin Külünk, siyasi ve sivil toplumun bu durumu görmezden
geldiğini, AKP'nin de bu konuda daha etkin adımlar atması gerektiğini ifade
etti.
"Niçin AK Parti teşkilatları, tüm partiler ve sivil
toplum yapılarıyla bir araya gelerek soykırıma ve katliamlara karşı ortak bir tavır
koymak için daha etkin davranmıyor?" diye sordu.
Külünk, siyaset ve sivil toplumun güçlü bir şekilde harekete
geçirilmesi gerektiğini belirtti.
Külünk’ün X paylaşımı şöyle:
"ÇÖP HALİNE GELMİŞ ADI İSLAM DÜNYASI.
2 milyar nüfusa sahip Müslüman kimlikli bir dünya var.
Bu dünyayı yöneten, “İslam devleti” olarak tanımlanmış 54
ülke bulunuyor.
Bu ülkeler, yeraltı kaynakları bakımından dünyanın en güçlü
potansiyeline sahip.
Ancak sonuç ortada: Küçücük, 9 milyonluk İsrail karşısında
bu model adeta çökmüş durumda.
İki yıla yakındır süren kan, gözyaşı, katliam ve soykırıma
rağmen,
İslam dünyasının durumu içler acısı.
Batı dünyasında vicdanlar ayağa kalkmışken,
bizde tepkiler ya cılız ya da tamamen sembolik kalıyor.
Batıda
sokaklar
konserler üniversiteler
sanatçılar öğrenciler siyasetçiler birçok alanda bizden çok
daha güçlü bir şekilde tepki verirken, İslam dünyası sessiz.
- Türkiye kamuoyuna baktığımızda ise tablo daha da
düşündürücü:
Sivil toplum örgütleri ise(bazı istisnalar dışında)
adeta sinema filmi izler gibi gelişmeleri seyrediyor. Peki,
neden?
Acı ama gerçek;
konformizm Türkiye’de özellikle ve özellikle dindar kimlikli
sivil toplum (İstisnalar hariç)
hayatının sinir uçlarına törpüledi ve güç ve para ilişkisi
daha ötesinde kuralsız ve kutsalsız para kazanma yöntemleri belli kesimlerin
tepki verme kabiliyetlerini ciddi
anlamda eritti
İki yıldır
İsrail’in soykırımına karşı İslam dünyasının birliğine
odaklanmış ve bütün bu çalışmaları sınır aşan bir modelle yönetecek
konferanslar çalıştaylar çözüm arama
konferansları beraberinde şiddetsiz hukuka uygun farklı modellerle Türk
toplumunun bu soykırım ve katliamlara karşı tavır geliştirici yapılan
çalışmalara baktığımızda üzülerek ifade ediyorum ki sınıfta kaldık.
28 Şubat‘ın en zor dönemlerinde imkansızlıklara rağmen tavır
ortaya koymakta tereddüt etmeyen yapılara ne oldu ?(istisnalar hariç)
Siyaset;
sivil hayatı örgütleme de neden hareket etmiyor?
niçin amiral gemisi AK
Parti teşkilatları tüm partiler ve sivil toplum yapıları ile
bir araya gelerek mahalleden başlayıp ilçelere ile uzanacak, soykırıma ve
katliamlara karşı ortak tavır koyacak bir şiddetsiz vicdan ve hukuka uygun
sivil hareket alanını oluşturmakta neden daha etkin davranmıyor?
Neden siyaset ve sivil toplum, bu anlamda daha güçlü
tepkiler vermek için harekete geçirilmiyor?
Neden ön açan bir irade ortaya konulmuyor?
ÜMİTSİZLİK YOK.
Çözüm var mı?
Elbette var.
İsrail, İsra Suresi’nde belirtilen ilahî uyarıya ve cezaya
mutlaka muhatap olacaktır.
Bu kaçınılmazdır.
Ancak bizim görevimiz, İsrail’i bu kadar pervasız ve
kontrolsüz hâle getiren akıl, zekâ ve sistemsel stratejiyi doğru okumak,
çözümlemek ve buna karşılık yeni bir model geliştirmektir.
Nasıl başardılar sorusunu sorup
Bilimsel, entelektüel ve ekonomik boyutlarıyla bu modeli
çözümleyemediğimiz; bu mağlubiyetten nasıl bir galibiyet çıkaracağımızı AKLİ VE
ZEKAYI,
BİLİMSEL ÖZGÜRLÜĞÜ MERKEZE KOYUP
sormadığımız ve bu sorulara cevap vererek hızlı adımlar
atmadığımız sürece bu gidişat değişmeyecek.
Türkiye’de ise para düzenine, hizmete ve güce teslim olmuş
bir ayırt etmeden siyaset modeliyle; buna paralel sivil ve entelektüel hayatla
bu sorunu çözmek mümkün görünmüyor.
YENİDEN VAROLUŞ MÜMKÜN
GAZZE İŞTE BÜTÜN DÜNYADA BU YENİ YOLU ŞEHADETLERİYLE AÇIYOR."
Güne Merhaba.
— Metin KÜLÜNK (@mkulunk) June 14, 2025
ÇÖP HALİNE GELMİŞ ADI İSLAM DÜNYASI.
2 milyar nüfusa sahip Müslüman kimlikli bir dünya var.
Bu dünyayı yöneten, “İslam devleti” olarak tanımlanmış 54 ülke bulunuyor.
Bu ülkeler, yeraltı kaynakları bakımından dünyanın en güçlü potansiyeline sahip.
Ancak sonuç… pic.twitter.com/QaUeI8qbyJ