81 ülkeden 89 partinin üyesi olduğu Sosyalist Enternasyonal,
Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) ev sahipliğinde İstanbul’da toplandı. İspanya
Başbakanı ve Sosyalist Enternasyonal Başkanı Pedro Sanchez, CHP Genel Başkanı ve Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı Özgür Özel tarafından
ağırlandı.
Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı, Beşiktaş’taki
özel bir otelde gerçekleştirildi.
19 Mart sivil darbesiyle özgürlüğü elinden alınan seçilmiş İBB ve TBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da toplantıya, Silivri zindanından bir mesaj gönderdi.
İmamoğlu’nun mesajı, CHP Genel Sekreteri ve Kadın Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke tarafından okundu.
“BAĞIMSIZLIĞIN, ÖZGÜRLÜĞÜN VE BÜYÜK DEĞİŞİMLERİN KALBİNİN ATTIĞI BİR ŞEHİR, İSTANBUL”
İmamoğlu, Böke tarafından okunan mesajında şunları söyledi:
“Sosyalist Enternasyonal'in değerli üyeleri, sevgili
yoldaşlar; İstanbul'a hoş geldiniz. Ne yazık ki sizleri, bizzat elinizi sıkarak
karşılayamadım. Ancak kalbim, iradem ve inancım bu salondaki dostluk ve
dayanışmanın yanında. Sizi, kentimde ağırlamak çok anlamlı. Zira İstanbul,
tarih boyunca kültürlerin buluştuğu bir kavşak ve sürekli tarih yazan bir
şehir.
Baskıya, dayatmaya boyun eğmeyenlerin şehri. Bağımsızlığın,
özgürlüğün ve büyük değişimlerin kalbinin attığı bir şehir, İstanbul. Büyük
değişimler, İstanbul’da hep var olmuştur; hafızamızdaki en güçlü örnekleriyle
Taksim’deki 1 Mayıs buluşmalarından, Gezi Parkı direnişinden, bugünkü Saraçhane
ve diğer semtlerdeki mitinglere kadar… İstanbul’da yurttaşlar, her dönemde
meydanlarda sesini yükseltti, hakkını aradı. Şimdi bu sesi, gençlerin
cesaretinde, kadınların direncinde ve halkın susmayan vicdanında bir kez daha
görüyoruz ve duyuyoruz.”
“MİLYONLARLA DEMOKRASİ VE ADALET TALEBİNDE BULUŞTUĞUM İÇİN SİYASİ TUTUKLUYUM”
“Bugün demokrasi, eşitlik ve sosyal adalet, dünyanın dört bir yanında ağır saldırıya uğruyor. Demokrasinin zayıflamasına ve otoriterleşmeye bağışık sanılan ülkelerde dahi, insan hakları ve özgürlükler tehdit altında. Türkiye’de yıllardır süren demokratik gerilemenin son noktası ise, millet iradesinin hiçe sayılması, hukuken dayanaksız gerekçelerle, ben dahil belediye başkanlarımızın ve pek çok yol arkadaşımızın tutuklanmasıdır. Daha dün sabah, yeni bir operasyonla, yine çok sayıda yakın çalışma arkadaşım gözaltına alındı.
Belediyemizin hizmetlerine darbe vurarak, halkımızın bize
olan inancını sarsmaya çalışıyorlar. Bunu asla başaramayacaklar. İstanbul
halkının oylarıyla üç kez seçilmiş bir belediye başkanı ve 23 Mart’ta Türkiye
genelinde gerçekleştirilen partimizin ön seçimde 15,5 milyon yurttaşın oyuyla
belirlenmiş cumhurbaşkanı adayı olarak, milyonlarla demokrasi ve adalet
talebinde buluştuğum için siyasi tutukluyum. Milyonlar bize inandığı ve
güvendiği için, yürüttüğümüz mücadele sonucunda iktidar değişiminin yakın
olduğu görüldüğü için tutukluyum.”
“DİPLOMAM HUKUKSUZ BİÇİMDE İPTAL EDİLDİ, EVİME BASKIN DÜZENLENDİ”
“Demokrasiye açık bir saldırı, millet iradesine yönelik bir darbe girişimi olan bu süreçte üniversite diplomam, hukuksuz biçimde iptal edildi, evime baskın düzenlendi, belediyelerimiz soruşturmalarla kuşatıldı. Bu baskılar, yalnızca beni değil, daha özgür ve adil bir gelecek hayal eden herkesi hedef aldı. Bu saldırı demokrasiye, halkın iradesine ve bir sonraki seçimin adil gerçekleşmesini bugünden engelleme çabasıyla, yarının halk iradesine yönelik bir saldırıdır.
Ne özgür ve adil gelecek kararlılığımızı elimizden alabilirler, ne de halkın iradesini zorbalıkla bastırabilirler. Biz, İstanbul’da katılımcı demokrasinin, birleştirici, kapsayıcı, adil, çevreye duyarlı ve sürdürülebilir bir kenti birlikte kurmanın mümkün olduğunu gösterdik. Halk da İstanbul’da olanın, Türkiye genelinde yaşanmasını istediğini açıkça ortaya koydu. 2024 yerel seçimlerinde, CHP’nin birinci parti olması, 19 Mart’tan bu yana meydanları boş bırakmayan milyonlar... Hükümetin korktuğu işte bu; yenilikçi siyaset anlayışımız ve yaklaşan iktidarımız.”
“OTOKRASİLER YENİLMEZ DEĞİLDİR; GEÇMİŞTE YENİLDİLER, YİNE YENİLECEKLER”
“Oysa tarihin bize söylediği nettir: Otokrasiler yenilmez
değildir. Geçmişte yenildiler, yine yenilecekler. Sosyalist Enternasyonal, bunu
çok iyi bilir. Şili’den Portekiz’e, Güney Afrika’dan Belarus’a kadar, baskıya
karşı direnenler, hep birbirleriyle dayanışma içindeydi. Günümüzde, Suriye’de,
Ukrayna’da ve Gazze’de halk, savaşın ve yokluğun pençesinde...
Özellikle Gazze’de, Filistin halkı, sadece temel
haklarından, topraklarından, evlerinden edilmedi. Şimdi engellenen yardımlar
yüzünden, bir kez daha açlık ve ölümle karşı karşıya. Otoriter popülist rejimler,
sadece kendi ülkelerini değil, küresel barışı da tehdit ediyorlar. Buna
karşılık, demokrasiden yana olanlar da birlikte sesini yükseltmeli ve dayanışma
göstermesinin tam zamanı.”
“MÜCADELE, HALKIN İRADESİYLE OLİGARŞİK BİR ÇIKAR GRUBU ARASINDADIR”
“CHP ve demokrasiye sahip çıkan milyonlar adına, dayanışma gösteren tüm demokrasi ve adalet savunucularına teşekkür ediyorum. Yayınladığınız kuvvetli ortak bildiriler, İstanbul’u heyetler halinde ziyaret etmeniz, belediye binalarınızda yansıttığınız pankartlar, bana fahri hemşehrilik unvanı vermeniz…
Bunlar, sadece sembolik dayanışma örnekleri değil,
ortak değerlerimizin en güçlü ifadesidir. Partim CHP'nin, neredeyse yarım
asırdır parçası olduğu bu ailenin bir üyesi olmaktan onur duyuyorum. İstanbul, bugün
bir kez daha demokrasi ile otoriterlik arasındaki mücadelenin cephelerinden
birisidir. Mücadele, hukukun üstünlüğünü savunanlarla, hukuku muhaliflere karşı
baskı aracı olarak kullananlar arasındadır. Demokratik kurumları yaşatmak
isteyenlerle, onları içten içe çökertenler arasındadır. Halkın iradesiyle,
oligarşik bir çıkar grubu arasındadır.”
“CHP OLARAK, YALNIZCA BASKIYA KARŞI DURMUYORUZ; AYNI ZAMANDA SOMUT BİR GELECEK VİZYONU SUNUYORUZ”
“Biz, CHP olarak, yalnızca baskıya karşı durmuyoruz; aynı
zamanda somut bir gelecek vizyonu da sunuyoruz. Cumhuriyetimizin kurucu ve en
köklü partisi, dünyanın en büyük sosyal demokrat partilerinden biri olarak,
parlamenter sistemin yeniden inşası, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması,
hak temelli bir sosyal devletin kurulması, üreten bir toplum ve tüm bunlar
sonucunda sürdürülebilir, adil ve kapsayıcı kalkınmanın inşası için
çalışıyoruz. Bu söylediklerimizin hiçbirisi soyut vaatler, söylemde kalan hedefler
değildir. Yönettiğimiz şehirlerde hayata geçirdiğimiz, halkla buluşturduğumuz
güçlü gerçeklikler ve politikalardır.”
“KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA, YA HEP BERABER YA HİÇBİRİMİZ”
“Küresel olarak, büyük dönüşümlerin gerçekleştiği bir çağdayız. Karşımızda tarihi bir dönüm noktası var... Bu dönüm noktasında geleceğin haritasını çizenler belli: Gençler, kadınlar, emekçiler, üretenler; yani halk, yani bizleriz… İhtiyaç duyduğumuz şeyi, bugün Sosyalist Enternasyonal’in Konsey toplantısının başlığında da Türkiye’nin dört bir tarafında da görüyoruz. Türkiye, özgür bir gelecek isteyen gençlerin, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkanlara karşı direnen kadınların, traktörleriyle demokrasi konvoyu oluşturan çiftçilerin, adaletsizliğe karşı hakkını arayan emekçilerin ortak sesiyle yankılanıyor.
O ses, Bertolt Brecht’in unutulmaz dizelerini
tekrarlıyor: Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz… Ve
biliyoruz ki; bu sesi çoğaltan, demokraside ısrar eden, adaleti savunan,
kalkınma ve sosyal adaleti inşa etme kararlılığını gösteren, daha iyi bir
gelecek için omuz omuza mücadele eden milyonlar var oldukça, her şey çok güzel
olacak…”