Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş, ‘Hedef yüzde 3’ün üzerine çıkmak’ dedi: 'AKP ve MHP’den bize gelenler var'
“AKP’lilerin çocuklarında AKP’den kopuş eğilimi var” diyen Erkan Baş, gerekçesini şöyle açıklıyor: “Geleneksel kodlar nedeniyle CHP’ye yönelmiyorlar. TİP farklı bir şey gibi gözüküyor gençlere. Adaletsizliğe isyandan bize yöneliş var.”
İstanbul Kadıköy’deyim. Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Merkezi’nin olduğu Bahariye’de, TİP gönüllüsü gençlerden 18 yaşındaki Canset yanıma geliyor. “Dergimizi almak ister misiniz” diye soruyor. Derginin fiyatını satın alan kişi belirliyor, TİP’e bağış olarak yazılıyor. Ona “Neden TİP gönüllüsü oldun” diye soruyorum. “Çünkü bize yalan söylenmesinden sıkıldım” diyor. Partinin merkez binasına giriyorum. Erkan Baş’ın elini sıkarken, 60’lı yılların TİP’inin Meclis’te estirdiği “Güleryüzlü Sosyalizm” rüzgârı geliyor aklıma. Meclis’e girmeyi başaran 15 milletvekiliyle, halkın sosyalizm algısını değiştirmeye başlayan... Bu rüzgârda TİP Genel başkanı Erkan Baş’ın büyük payı var.
Türk Sosyalizm hareketinin öncüsü, hocanız Metin Çulhaoğlu’nun size bir öğüdü var. “Türk siyasetinde liderler genelde nabza göre şerbet verenlerdir. Öyle bir şerbet yapın ki nabzı arttırsın.” Siz bunu başarabildiniz mi?
Çulhaoğlu’nun hayatımızda çok özel bir yeri var. İlk TİP’ten bu yana kesintisiz örgütlü mücadelenin içinde olmuş ve Türkiye sosyalist hareketinin altın yıllarını da en zor dönemlerini de yaşamış. Örgütlü mücadeleye bakışımı belirlememde emeği büyük. Biz Türkiye’de örgütsüz işçi kalmasın istiyoruz. Türkiye’de bugün yüz işçinin sadece biri iş yerinde toplu iş sözleşmesi yapabilecek sendika üyesi.
‘Kabul edilemez’
Seçmen neden Emek Özgürlük İttifakı’nı tercih etsin?
Türkiye gençlerin, kadınların, Kürtlerin genellikle yok sayıldığı, yurttaşlığın yaşatılamadığı bir ülke. AKP’ye karşı büyük bir öfke, kurtuluş arzusu var. AKP’nin kadınları eve hapsetmeye çalışan yaklaşımı var. Türkiye’de kadınlar buna karşı muazzam bir direniş sergilediler. Millet İttifakı’na baktığımızda, kadın iradesi yok orada. Dolayısıyla bir üçüncü yol arayışına itiyor seçmeni. Aynı şey işçiler için de geçerli. 20 yıllık AKP iktidarında işçiler inanılmaz derecede yoksullaştılar. Aynı şeyi Kürtler, Alevi yurttaşlar, LGBT’liler, gençler için söyleyebiliriz. Üçüncü seçenek olarak bizi görüyorlar. Emek Ve Özgürlük İttifakı’nı.
Beklediğiniz sayının üzerinde milletvekili çıkarabilecek misiniz?
1965’in TİP’i 2.9 oy almıştı. Sosyalistler için en yüksek oy oranıydı. Biz onun üstüne çıkmayı kendimize görev olarak gördük. Hedef yüzde 3’ün üstüne çıkmak olmalı. Esas hedef Cumhur İttifakı’nı yenilgiye uğratmak. İkinci hedefimiz Emek ve Özgürlük İttifakı’nın parlamentoda olabildiğince güçlü temsil edilmesi. Üçüncü hedef olarak da TİP’in olabildiğince fazla milletvekili çıkarması. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında, insanların parası olmadığı için tedavi edilememesi akıldışıdır, kabul edilemez. Elektrik, su, doğalgaz gibi temel ihtiyaçlarınızın birileri için para kazanılacak alanlar olarak görülmesini, paralı eğitimi kabul edemeyiz.
“Geçmişte AKP’ye oy vermiştim, şimdi oyum TİP’e” diyen biriyle karşılaştınız mı?
Düzce’de ağaç işçileri HAKİŞ’ten örgütlenmişlerdi. HAKİŞ sağ bir sendika. Biz, işçi patron arasında bir mücadele varsa, bir defa baştan işçinin yanındayız. Geçmişinde AKP’ye oy vermiş, AKP’li ailelerin çocuklarında AKP’den bir kopuş eğilimi var. TİP farklı bir şey gibi gözüküyor o gençlere. AKP’li ailelerin çocuklarından TİP’e yöneliş var. AKP’den MHP’den bize gelenler var. Aynı mahallede iki genç var. Birinin babası AKP’de yönetici olduğu için bütün imkânlar seferber ediliyor, öteki ise bir şeyi kazanabilmek için çok mücadele etmek zorunda kalıyor. Bu eşitsizliğe, adaletsizliğe isyandan bize yöneliş var.
Partide tek yasak: Sigara
13 yaşındaki kızınız sizi hiç bıyıksız görmemiş. Seçimi kazanırsanız, sigarayı mı bırakacaksınız bıyığınızı mı keseceksiniz?
Seçimi kazanırsak sigarayı bırakırım. Memleketin içinde bulunduğu yükü bahane ederek kötü alışkanlıklarımızın üstünü örtmeye çalışıyoruz. Ama önce memleketi kurtaralım sonra kendimizi kötü alışkanlıklardan kurtaralım. Partide gençlerin yanında sigara içmiyorum, içenlere de kızıyorum. Partideki tek yasak bu.
Seçime 39 gün kaldı. En kötü senaryoya da hazır mısınız?
Kötü senaryoyu düşünmüyorum, olmayacak. Herkes çok rahat olsun. Ama bu da bir gevşemeye neden olmasın. Son dakikaya kadar, seçim sonuçları resmi olarak açıklanana kadar teyakkuz halinde olmamız lazım. Uzun zamandır AKP-MHP iktidarı azınlık iktidarıdır. Sokakta bir karşılığı yok. Gerilimli bir siyaset uygulayarak gücün kendisinde olduğunu göstererek çözülmeyi engellemeye çalışıyorlar. Tayyip Erdoğan şunu biliyor. Ne yaparsa yapsın biz bir adım geri atmayacağız. Bence büyük kırılma olacak. Bir dip dalgası olduğu kanaatindeyim. Hiç beklemediği kadar da az oy alacağını düşünüyorum AKP’nin. AKP’li bir milletvekili ile aramızda şöyle bir diyalog gelişti. “Siz muhalefete indiğiniz anda paramparça olursunuz, dağılırsınız, kalamazsınız, çünkü muhalefete alışık değilsiniz” dedim, o da “Öğrenilir” dedi. Benim için çok önemli bir laf bu.
‘Millet İttifakı iktidar’
Millet İttifakı seçimi kazanırsa yeni iktidar, geçmiş iktidarın suçlarını yargılayabilecek mi?
Evet çünkü biz olacağız. Biz onun için varız. Millet İttifakı önümüzdeki dönemde iktidar olacak gözüküyor. Süreç doğru ilerliyor. Sözcüsü olmaya çalıştığımız toplumsal muhalefet, Emek ve Özgürlük İttifakı, etkin bir güç olursa bu bütün Türkiye için çok iyi olacak.
‘Memleket tarikat karanlığına teslim edilemez’
TİP mi fedakârlık yapacak?
Bu bir fedakârlık değil ortak mücadelenin içindeyiz. Yoldaşlık yapıyoruz. Her oyu kıymetlendirmeye çalışıyoruz. Sizin oyunuzu istiyorum çünkü bu memleketin geleceği tarikat karanlığına teslim edilemez. Bunu söyleyen başka parti varsa oyunuzu ona verin. 9 Nisan’da aday tanıtım toplantısı yapacağız, partimizin seçim beyannamesini kamuoyuyla paylaşacağız. TİP Türkiye’nin kırmızı çizgisi olacak. Sesi duyulmayan, sesini duyuramayan herkesin sesi olmaya çalışacak. O yüzden “TİP senin” diyoruz. Biz inatçıyız
“Türkiye’yi kurtarıcılardan kurtarmak istiyoruz” diyorsunuz.
Türkiye’deki siyasetçiler yurttaşa “Bana oy ver, ben de seni kurtarayım” diyor. Bunu kim söylüyorsa yalan söylüyor. Türkiye siyasetinin en temel problemlerinden biri bu. Hayatın her alanında örgütlenerek yurttaşlık bilinciyle yan yana geldiğimizde ancak bu memleket kurtulabilir. Onun dışında her şey aracın şoförünü değiştirmeye benzer. Ben seçimde gidip oyumu kullanacağım, ondan sonra istediğim ülke kurulacak, yok böyle bir dünya… Yurttaş birlikte olursa kazanamayacağı hiçbir hak yoktur.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi