Karbon ayak izi, insan faaliyetleri sonucu atmosfere salınan sera gazlarının, karbondioksit eşdeğeri üzerinden ölçümüdür. Isınma, ulaşım, beslenme, üretim ve tüketim alışkanlıklarımızla dünyaya bıraktığımız bu görünmeyen iz, ekolojik ayak izimizin yüzde 60’ını oluşturur. Artan karbon salınımı, kuraklık, yangın, sel gibi aşırı hava olaylarını tetikleyerek yaşamın tüm katmanlarını tehdit eder hale geldi.
Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi’ne göre, atmosferdeki karbondioksit oranı 1880’de 291 ppm iken 2024 için küresel ortalama CO₂ seviyesi 422.7 ppm olarak belirlendi. Günümüzde karbon salınımının yüzde 82’si fosil yakıt kullanımından kaynaklanıyor. Ancak bu tablo değişebilir: Uluslararası Enerji Ajansı’nın öngörüsüne göre, dünya 2050’ye kadar net sıfır emisyona ulaşırsa bugünün çocukları büyükanne ve büyükbabalarından 10 kat daha az CO₂ salacak.
Karbon ayak izi, doğrudan ve dolaylı olmak üzere ikiye ayrılır. Bireysel seçimler, doğrudan etkiler yaratır: Özel araç yerine toplu taşıma ya da bisiklet tercih etmek, mevsimsel ve yerel gıda tüketmek, geri dönüşüme önem vermek, enerji kullanımını gözden geçirmek… Bunlar küçük gibi görünen ama büyük değişimlerin yapıtaşlarıdır. Unutma: Minör gibi görünen seçimler, yaşam döngüsünün majör notalarını belirler.