TİP Hatay Milletvekili seçilmesine ve Anayasa Mahkemesi hak ihlali kararına karşın Silivri’deki Marmara Kapalı Cezaevi’nde tutulan avukat Can Atalay’ı anlatan belgesel hazırlandı. Anlatıcının eski TİP Hatay Milletvekili Barış Atay’ın olduğu “Şerafettin Can Atalay Belgeseli”, Üsküdar Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi’nde ilk kez izleyiciyle buluştu.
İlk gösterime CHP Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez, CHP Parti Meclisi üyesi Baran Seyhan, İstanbul Barosu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş, Maltepe Belediye Başkanı Esin Köymen ile çok sayıda avukat ve yurttaş da katıldı. Gösterim öncesinde Gezi Parkı davası kapsamında Atalay ile birlikte tutuklanan şehir plancısı Tayfun Kahraman’ın mesajı da okundu. Avukat Lale Büyükefe’nin okuduğu mesajda Kahraman, 13 Haziran 2013 tarihinde dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile yapılan görüşme sonrası yaptığı açıklamayı hatırlatarak, şunları kaydetti:
“Bu açıklamanın üzerinden kocaman bir 9 yıl geçti ve bir anda suçlu ilan edildik. Aklımızın hâlâ almadığı bir karar. Bugün haksız yere tutukluluğumuzun bininci gününü geride bıraktık. Bin günlük anormallik yaşıyoruz. Bin gündür demir parmaklıkların arkasındayız. Bin gündür sevdiklerimize hasretiz. Bin gün hayatımızda geçti gitti. Bin gün dile kolay. Birden bine kadar saymaya başlasa insan usanır, bir yerde saymayı bırakır. Oysa ben hiç bırakmadım. Eşim Meriç bırakmadı. Kızım Vera bırakmadı. Annem ve babam bırakmadı. Meslektaşlarım bırakmadı. Öğrencilerim bırakmadı. Hayatı bir yerde durdurma isteği geliyor. Yalan değil. Çünkü anılar hep dışarıda. O anıların fotoğraflarıyla avunuluyor burada ancak. Bin gündür bu anılara yenileri eklenir mi diye düşünüyorum. Videodaki gencecik Tayfun bir daha düşüyor hatırıma. Defalarca, şiddetsiz ve demokratik tepki gösterilmesini, yasalara saygıyı hatırlatan ben değil miydim? Bütün televizyon kanalları bunları yayınlamadı mı? Şimdi neden hiç parçası olmadığım ve karşı çıktığım şiddet eylemlerimin faili sayılıyorum? Bu soruyu bin gündür soruyoruz. Mahkemede de sorduk. ‘Tanıkları dinleyin’ dedik. Bütün ulusal kanallara çıkan görüntüleri verdik. ‘Bakın, bu masumiyetin kanıtı’ dedik; kabul etmediler.
“HAYATIMIZ ALTÜST EDİLDİ”
Peşin hükümle, siyasi inatla verilen 18 yıllık bir ceza ile tüm hayatımız altüst edildi. Yine de sormaya devam ettik. Bin günde en az bin kere sorduk. Sorsak belki Silivri’nin soğuk duvarı bile dile gelir, konuşurdu, bir cevap verirdi. Olayın birebir tanıkları ise susuyor. Hapishane duvarlarından bile daha soğuk olmak mümkün mü? Mümkünmüş. Çok basit. Çok temel sorular soruyoruz. Benim suçum ne? Bu suçun kanıtı ne? Bu cezanın gerekçesi ne? Haykırıyoruz. Ailem haykırıyor. Ufacık kızım Vera haykırıyor. Aynı soruları çevirip çevirip soruyoruz, cevap yok. Adalet hepimiz için ne önemli bir kelime, değil mi? Değil bin gün, bir ömür geçse de bugün olduğu gibi gür haykıracağız. Adalet, hemen şimdi. Biliyorum, sıkılıyor canınız. Biliyorum, adaletin geciktiği her gün bir kağıt kesiği gibi acıtıyor canımızı ama vazgeçmiyoruz umut etmekten. Ne olur hiç vazgeçmeyelim umuda tutunmaktan. Dostlarım. Haksız tutsaklığımız bininci gününde özgür ve güzel günlerimizin yakın olduğu umudu ile hepinizi Silivri’den hasretle selamlıyorum. Sevgilerimle.”
ATALAY: ANLATILAN HEPİMİZİN HİKÂYESİDİR
Can Atalay’ın mesajını da meslektaşı Sibel Aydın okudu. Dayanışma dileklerini ileten Atalay, mesajında şu ifadeleri kullandı:
“İzleyeceğiniz belgesel fikri, Silivri’de bana ilk söylendiğinde ‘Yok artık’ diye itiraz ettim. İtirazımda uzunca bir süre de direndim ama arkadaşlarım, meslektaşlarım ve en başta da büyüğüm, hemşehrim Kemal Aytaç kararlarını vermişlerdi. Aylardır büyük bir özveriyle, yoğun bir emekle ve bana kadar ulaşan coşkuyla çalışıyorlar. Bu akşam da onların özverili emeklerinin ürünü sizlerle buluşuyor. Ne yazık ki izleyemediğim belgesel, öykü içinde öykü gibi. Memleketin yakın tarihini, bunca eşitsizliği, bunca haksızlığı bir kişiye vesile ederek anlatıyor. Ülkenin genel vaziyetine bir örnek üzerinden ayna tutuyor. İnce ince emek eden Zeynep hocama ve tüm belgesel ekibine, sesini katan Barış arkadaşıma, açılış sözünü söyleyen zor zamanların insanı Fatoş’a, usludan yeğdir delimizin cisimleşmiş hâli Kemal Aytaç’a, Nebil Özgentürk’e ve tüm arkadaşlarıma, meslektaşlarıma teşekkür borçluyum. Belgeselde izleyeceğiniz hak ve adalet mücadelelerinde omuz omuza verdiğim arkadaşlarıma hassaten teşekkür borçluyum. Onca olmaz denilen işleri olur yapmak ancak güçlü bir dayanışma ve birliktelikle başarılabilirdi. Her zorluğu birlikte göğüsledik. Yoldaşlığımızdan her zaman gurur duydum. Bu nedenle anlatılan tamı tamına hepimizin hikâyesidir. Ortak öykümüz içindeki bir öyküdür. İyi ki bir beraberiz, beraberiz, omuz omuzayız. İyi ki bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine bir yaşam için birlikte yürüyoruz. Selam dünyanın ve Türkiye’nin aydınlık geleceğine.”
DEDETAŞ: BİR HAYAT HİKAYESİNDEN ÇOK DAHA FAZLASINI ANLATIYOR
Üsküdar Belediye Başkanı Dedetaş da Can Atalay ile 2014 yılında Haliç Dayanışması grubu aracılığıyla tersanelerin özelleştirilmesine karşı yapılan mücadelede tanıştığını belirtti. Dedetaş, özetle şunları söyledi:
“Soma madenci faciasında yaşamını yitiren madencilerin ailelerinin yanında oluşuyla, Aladağ’da can veren çocuklarımızın ve Çorlu tren kazasında yaşamını yitiren canlarımızın hakkını savunmasıyla da hepimiz çok iyi biliyoruz. Bugün ülkemizde adalet, hak, özgürlük ve demokrasi kavramları üzerine konuşurken bu kavramları hayatlarıyla anlamlı kılan insanlara her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Can Atalay’ın yaşamı da bize tam olarak bunu hatırlatıyor. Can Atalay’ın emeği ve mücadele azmi kitleler üzerinde etkisini göstermiş, Hatay halkı genel seçimlerde kendisini Türkiye İşçi Partisi’nden milletvekili olarak seçmiştir fakat Atalay’ın vekilliği Anayasa Mahkemesi kararına rağmen ne yazık ki engellenmiştır; tıpkı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız ve Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Ekrem İmamoğlu gibi, pek çok belediye başkanımızda, pek çok çalışma arkadaşımızda, bürokratımızda olduğu gibi, Tayfun Kahraman’da olduğu gibi. Bu belgesel bir hayat hikayesinden çok daha fazlasını anlatıyor. Aslında bize birlikte olmayı, mücadele etmeyi, umudu ve dayanışmayı bir kez daha hatırlatacaktır diye düşünüyorum. Bir duruşu, bir etik anlayışı, zor zamanlarda susmamayı ve bedeli ne olursa olsun doğru bildiğinin arkasında durmayı ekrana taşıyor.”