6 Şubat depremlerinde Hatay'ın Antakya ilçesi Odabaşı Mahallesi'nde bulunan Farklı Yaşam Rende Sitesi A ve B bloklarının yıkılması sonucu en küçüğü 5 aylık bebek olmak üzere 121 kişi yaşamını yitirdi, 10 kişi de yaralandı.
Olayla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı, müteahhit Fevzi Yılmaz, şantiye şefi Timur Doğan, yapı denetim firması yetkilisi Ergun Eray, betonarme proje müellifi İnal Büyükaşık, kontrol elemanı inşaat mühendisi Özcan Sökmen, zemin etüt raporu müellifi Salih Zorsu, yapı sahipleri Arif Sami Rende ve Hülya Rende hakkında "taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma" suçundan dava açtı.
Hatay 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek ikinci duruşma öncesinde, depremde yakınlarını kaybeden aileler adliye önünde bir araya geldi.
Hayatını kaybedenlerin fotoğraflarını taşıyan aileler, "Biz enkaz altında kaldık, adalet enkaz altında kalmasın" ve "6 Şubat'ı unutmadık. Ailemiz artık yanımızda değil ama adalet yanımızda olana dek buradayız" yazılı pankartlar açtı.
"ONLAR ZENGİN OLSUNLAR DİYE BİZİM ÇOCUKLARIMIZ ÖLDÜ"
Aileler duruşma öncesinde ANKA Haber Ajansı'na konuştu.
Depremde yakınlarını kaybeden İnci Şenak, iddianamenin 22 ay sonra hazırlandığını, ikinci duruşmanın bugün görüleceğini ancak hiçbir suçlunun yakalanmadığını belirterek, sorumluluğu bulunan kamu görevlileri dahil tüm sanıkların cezalandırılmasını istedi.
Şenak, "Bizim canlarımızın hepsi kıymetliydi. Beş aylık bebeklerimizin ne suçu vardı? Beş yaşındaki oğlumuzun ne suçu vardı? Onlar zengin olsunlar diye bizim çocuklarımız öldü. Onların cezasını çekmesini istiyoruz" dedi.
"BİZE EV DİYE MEZAR SATMIŞLAR"
Depremde kızı, damadı ve üç torununu kaybeden Melahat Altınçekiç, elindeki fotoğrafın depremden bir hafta önce çekildiğini hatırlatarak şöyle konuştu:
"Beşini birden kaybettik. İkizler ve kızım beşinci gün, damadım ve diğer torunum altıncı gün enkazdan çıktı. Yazık değil mi? Bu insanların ne günahı vardı? Bize ev diye mezar satmışlar. Haberimiz yoktu. Kolonun kesildiğini bilseydik, onları oraya oturtur muyduk? Bilmiyorduk. Mahkemeye verilmiş ama olayı kapatmışlar. Niye? Para güçleri var. Zenginler. O kazandıkları para onlara haram zıkkım olsun. Bizim bu çocuklarımızın kanı yerde kalmasın. Biz çocuklarımızı bayramlarda, doğum günlerinde mezarına, toprağına gidip seviyoruz. Her gece dua ediyorum, benim çocuklarım rüyama girsin diye. Yazık değil mi bize? Çocukların mezarına oyuncak koyuyoruz. Sık sık gidiyoruz. Ne yapalım?
Bizim içimiz yandı. Allah hiçbir anneye, babaya, evlat acısı göstermesin. En kötü şey; her şeyden acı. Benim kalbim tir tir titriyor. Ben ölene kadar bunlardan davacıyım, arkasındayım. 'Olası kast'tan yargılanmalarını istiyorum. Yurt dışına bile kaçmışlarsa, bunlar kırmızı bültenle getirilsin. Neredeler bunlar? Kaçak, nefes alıyorlar. Biz nefes almıyoruz. Yaşayan ölüyoruz artık. Yaşayan ölüyüz. Yazık değil mi bize? Ne diyelim? Adalet istiyoruz. Burada 'Adalet Sarayı' yazıyor. İçeride 'Adalet mülkün temelidir' diyor. Biz sadece adalet istiyoruz."