LGS sınavında imam hatip liselerinin ortaokul bölümlerinde sağlanan başarılarının ayrıntıları ortaya çıkmaya başladı. Eğitim İş Genel Başkanı Kadem Özbay, bu okulların ortakokul bölümüne sınavla öğrenci alındığını, ilkokullardan özel seçmeyle bu okullara yönlendirme yapıldığını, her konuda ayrımcılık yapıldığını belirterek uygulamanın Anayasa ve temel ilkelere aykırı olduğunu vurguladı.
Özbay, başarılı öğrencilerin yönlendirilmesinin FETÖ’nün eğitim alanındaki taktiklerini anımsattığını vurgulayarak, “Bu öğrencileri hangi okula gönderirseniz zaten başarılı olur. Ama etkin yönlendirme imam hatip ortaokullarına” diye konuştu.
LGS tartışmalarında Trabzon Mahmut Celaleddin Ökten Anadolu İmam Hatip Lisesi bünyesindeki ortaokul örneği ön plana çıkıyor. Bu ortaokuldaki öğrencilerinden 4’ü sınavdaki tüm soruları doğru yanıtlayarak 500 tam puan aldı. Okuldaki 274 öğrencinin yüzde 96’sı, Türkiye genelindeki yüzde 10’luk başarı dilimine girdi. Ortaokullardaki öğrenciler adres kayıt sistemine göre yerleştirilirken; imam hatip ortaokullarının sınavla öğrenci seçebilme yetkisinin olması ise yeni bir tartışmaya yol açtı.
Millî Eğitim Bakanlığı’nın 22 Şubat’ta Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmeliğinde, “Bünyesinde ortaokul bulunan merkezi sınav puanıyla öğrenci alan okulların ortaokul kısmına öğrenci alımı, okul yönetimince yapılacak yazılı ve/veya sözlü sınav sonucuna göre de yapılabilir” hükmü yer alıyor. Bu düzenlemeden faydalanılarak ilkokul öğrencilerine sınav yapılabiliyor.
LGS sonucu ortaya çıkan durumu Cumhuriyet’e değerlendiren Eğitim İş Genel Başkanı Kadem Özbay, 10 yaşındaki bir çocuğu sınava sokmanın, aynı yaş grubundaki çocukları farklı okul türlerine ayırarak onları “başarılı-başarısız” diye kodlamanın; eğitim biliminin, çocuk haklarının ve cumhuriyetin temel ilkelerini açıkça ihlal ettiğini söyledi.
Özbay, “Bu, çocukları daha ilkokuldan itibaren ayrıştırarak geleceğini etiketlemektir. Bu yaş grubundaki çocukları sınavla seçmek ve ‘Sen bu okula layık değilsin’ duygusunu hissettirmek; Anayasaya ve çocuk haklarına aykırıdır. Erken yaşta çocukları mühürlemeye kimsenin hakkı yoktur. Zorunlu eğitim tamamlanana kadar sınavla öğrenci ayrıştırmaya, öğrencileri başarı etiketiyle kategorize etmeye, sınav odaklı eğitim dayatmasına derhal son verilmelidir. Eğitim; sınavlar için değil, her çocuk için hak temelli ve eşitlikçi bir anlayışla düzenlenmelidir” diye konuştu.
‘İKTİDARIN İDEOLOJİK LABORATUVARLARI!’
Bu yıl LGS’de 719 birinci, binlerce ikinci ve üçüncü çıkmasının ve Trabzon Mahmut Celaleddin Ökten Anadolu İmam Hatip Lisesi ortaokulunda yüzde 96 başarı oranı sağlanmasının; gerçek bir başarı hikâyesi ve tesadüf olmadığını vurgulayan Özbay, bu sonuçları “Bilinçli bir projenin ürünü” olarak yorumladı.
İktidarın imam hatip liselerini “ideolojik laboratuvar” olarak gördüğünü belirten Özbay, “İlkokuldan başlayarak sınavla öğrenci seçilmesi, özel programlar ve özel çalışmalar yürütülmesi, sınavda çıkacak benzeri, hatta yer yer aynı soruların önceden çözdürülmesi, Devletin bu okullara ilave kaynak, en iyi fiziki ortam ve akademik destek sağlaması sayesinde yapay başarı hikâyeleri üretilmektedir. Bu tablo açık bir adaletsizliktir ve eğitimde eşitlik ilkesinin tamamen yok edildiğini göstermektedir” dedi.
‘SINIFSAL UÇURUMU DERİNLEŞTİREN MEKANİZMA’
Eğitimdeki fırsat eşitsizliğinin derinleşmesine tepki gösteren Özbay, “Devlet okulları Tevhid-i Tedrisat’ın ruhuna aykırı şekilde ayrıştırılmıştır. Ortaokul düzeyinde başlayan bu ayrıştırma şimdi ilkokullara kadar indirilmeye çalışılmaktadır. Şehir merkezlerindeki devlet okullarında sınıf mevcutları 40’ı aşarken, imam hatiplerde 15 kişilik sınıflar açılmakta; en iyi fiziki koşullar, materyaller ve ek kaynaklar bu okullara yönlendirilmektedir. Bu eşitsizlik sadece LGS’de değil, üniversite sınavı sonuçlarına da birebir yansımaktadır. En yüksek başarı oranları özel okullar ve ayrıcalıklı imam hatip liselerinde yoğunlaşırken, devlet liselerinde okuyan milyonlarca öğrenci kalabalık sınıflar, materyal ve öğretmen eksiklikleri nedeniyle yarışa baştan yenik başlamaktadır. Eğitim, sosyal adaletin en güçlü aracı olması gerekirken, sınıfsal uçurumu derinleştiren bir mekanizmaya dönüştürülmüştür” ifadelerini kullandı.
‘HUKUKİ SÜREÇ BAŞLATACAĞIZ!’
Ortaokulların ilköğretim kurumlarının bir parçası olduğunu ve ilkokuldan ortaokula geçiş için sınav yapılamayacağını ifade eden Özbay, “İlköğretim ve Eğitim Kanunu’nun 7. maddesi açıkça; ‘İlköğretim, dört yıl süreli ve zorunlu ilkokul ile dört yıl süreli ve zorunlu ortaokuldan oluşur’ demektedir. 10 yaşındaki çocuklar sınavla ayrıştırılamaz. Bu ayrıma son vermeli. Bu ayrıştırıcı uygulamaya karşı hukuki süreç başlatacağız” dedi.