İstanbul Barosu’nun düzenlediği programda, kadın mahpusların cezaevlerinde karşı karşıya kaldığı hak ihlalleri çok yönlü biçimde ele alındı.
Açılış konuşmalarının ardından belgesel gösterimi ile başlayan etkinlikte, avukatlar cezaevlerindeki mevcut uygulamaları hukuki çerçeve ve toplumsal cinsiyet perspektifinden değerlendirdi. Forum bölümünde ise avukatların saha deneyimleri ve çözüm önerileri tartışıldı.
Etkinliğin konuşmacılarından Avukat İlayda Gedik Saysal ve İstanbul Barosu Genç Avukatlar Meclisi Yürütme Kurulu Üyesi Avukat Lütfiye Nalan Ermiş, kadın mahpusların cezaevlerinde yaşadığı yapısal sorunları örneklerle aktardı.
“KADINLARA ÖZGÜLENMİŞ CEZAEVİ YOK: HİJYEN, SAĞLIK, BARINMA SORUNLARI KRONİKLEŞMİŞ DURUMDA”
Kadın Cezaevlerinde Uygulamalar, Hak İhlalleri ve Mevzuat başlıklı konusuyla Avukat İlayda Gedik Saysal, Türkiye’deki cezaevlerinin kadınlar düşünülerek tasarlanmadığını vurguladı, “Türkiye'de maalesef ki her ne kadar ismi kadın cezaevleri olsa da kadınlara özgülenmiş, kadınlara özel olarak yapılmış cezaevleri mevcut değil. Bakırköy kadın kapalı ya da Gebze kadın desek de bunların hiçbiri kadınların temel ihtiyaçlarına göre düzenlenmiş cezaevleri değil.” dedi.
Gedik, hijyen ürünlerine erişimden ped ve tampon dağıtımına, depolama alanlarının yetersizliğinden ücretsiz ürün verilmemesine kadar birçok alanda ağır ihlaller yaşandığını belirtti. Saysal, “Durumu olmayanlara ped ayda sadece 10 adet verildiğinde mutlu olunan bir durumla karşı karşıyayız. Vitamin desteği dahi yok. B12 eksikliği yaygın ama vitamin verilmediği gibi ücret alınıyor.” diye konuştu.
“KAPASİTELER AŞILMIŞ DURUMDA: 40 KİŞİNİN KALMASI GEREKEN KOĞUŞTA 60 KİŞİ KALIYOR”
Cezaevlerinde kapasite aşımı nedeniyle kadınların yerde yatmak zorunda bırakıldığını anlatan Saysal, bunun insan onuruna aykırı olduğunu söyledi:
“Aynı koğuşta normalde 40 kişinin kalması gerekirken 60 kişi kalıyor. Bu eşittir yerde yatak demek oluyor. Cezaevlerinde yerde yatan kadın mahpuslar vardır.”
HAMİLE MAHPUSLAR VE ÇOCUKLAR İÇİN ÖZEL DÜZENLEME YOK: “ÇOCUK DOSTU ALAN YOK, HAMİLELERE ÖZEL DESTEK YOK”
Saysal, hamile mahpuslar ve cezaevinde doğan çocuklara ilişkin ağır tabloyu şu sözlerle aktardı:
“Hamile kadınlar için özel paketlerin verilmesi, yiyecek içecek düzenlemelerinin yapılması gerekir. Çocuk dostu alanlar yapılmalı. Ancak bunlardan hiçbirine erişim yok.”
Saysal, ayrıca yabancı uyruklu kadın mahpusların daha ağır koşullara maruz kaldığını belirttirek, “Yabancı kadın mahpuslarda telefon görüşleri daha pahalı. Kıyafet kargosu gelmiyor, aileler burada olmadığı için görüş yapılamıyor.” dedi.
“CEZAEVLERİNDE SU BİLE PARAYLA: MANDALA VE BANGKOK KURALLARINA UYULMUYOR”
Uluslararası standartlara uyulmadığını ifade eden Saysal şöyle devam etti:
“Cezaevlerinde içme suyu bile parayla satılıyor. Mandala Kuralları ve Bangkok Kuralları uygulanmış olsa hijyen paketleri ücretsiz olur, hamile kadınlar için özel tedbirler alınır, çocuk dostu alanlar oluşturulur. Kadınlara özgü cezaevleri yapılması gerekir. Yerde yatan kadınlara bir an önce son verilmeli. Kadınların ihtiyaçlarına göre cezaevi inşa edilmesi artık zorunluluktur.”
GENÇ AVUKATLAR MECLİSİ: “KADIN MAHPUSLAR GÖRÜNMEZ KILINIYOR, HAK İHLALLERİ KATMERLENİYOR”
İstanbul Barosu Genç Avukatlar Meclisi Yürütme Kurulu Üyesi Av. Lütfiye Nalan Ermiş, cezaevlerinin görünmezliğinin hak ihlallerini derinleştirdiğini belirterek “Türkiye’de cezaevi meselesi artık başka bir gerçeklik haline geldi. Kadın mahpuslar çok ciddi hak ihlalleri, işkence koşulları ve ayrımcılıkla karşı karşıya. Cezaevlerinin gözlerden ırak olması, erkek egemen toplum düzeninde buralara dair söz üretmemizi de zorlaştırıyor.” dedi.
Ermiş, etkinliğin amacını şu sözlerle özetledi:
“Bu meseleyi görünür kılmak, hukuksal ve siyasal düzlemde kalıcı çözümler üretmek elzem. Genç avukatlar olarak savunmanın yarını için bu meseleler üzerine düşünmeyi önemsiyoruz.”