Konumuz yine İzmir’in şirin ilçesi Karaburun.
Sorun ise aynı; çevre ve doğa.
Daha önce Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilen yarımadadaki RES’lerin lisans ve ÇED olumlu kararları defalarca iptal edilmişti.
Şimdi sıra GES'lere geldi.
Sanırım bu inatlaşma bitmeyecek.
Rüzgâr Enerjisi Santralleri'nin tartışıldığı Karaburun'da bu kez de Güneş Enerjisi Santralleri’nin kurulumu tepki çekmekte.
Düşünsenize Karaburun yarımadasında inşaat faaliyetleri bile sınırlı şekilde yürütülürken, mera alanında bulunan yaklaşık 120 hektarlık saha rüzgâr ve güneş enerjisi yatırımcılarına tahsis edildi.
Bakın!
İlçe sınırlarında kurulu RES projeleri 331 megavat kurulu güce ulaşmış durumda.
Türkiye sınırları içinde bir ilçede bu kadar yoğun santral inşaasının örneği yok.
Şu an RES projelerine tahsis edilen alanların Karaburun yarımadasının yüzölçümünün yüzde 71’ine ulaştığı söyleniyor
Soruyorum sizlere:
Şu koca ülkede Karaburun yarımadası dışında rüzgar esen, güneş açan başka yer yok mu Allah aşkına?
Yatırımcılara RES projesinin yapıldığı sahalarda, hibrit santral adı altında GES yatırımı için de lisans verilmesi ile santral kulelerinin altlarındaki meralar da kullanım dışı kalacak.
Peki ya sonra?
Sonrası tufan elbet...
RES’ler, GES’ler doğaya ve çevreye zarar vermediği müddetçe yenilenebilir enerjiye neden karşı çıkalım?
Lakin doğa harikası ilçemizin RES ve GES istilasına uğramasını, adeta santraller arasında boğulmasını gözardı edemeyiz.
Bölge halkının yoğun tepkisi yarımada yüzölçümünün yüzde 71’ine karşılık gelen RES’ler vb. projeler ile ilgili.
Neden sadece Karaburun? sorusunu soruyorlar.
Şunu AKP olarak niye anlamak istemiyorsunuz?
Bu projeleri yerel yönetimler ve STK’ların görüşlerini dikkate almadan gerçekleştiremezsiniz.
Her nedense bir inatla sürekli aynı hataya düşüyorsunuz.
Karaburun halkı, kendi toprakları üzerinde dönen bu santraller hakkında bir görüş ifade edemeyecek mi?
Bu mudur demokrasi?
Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi Türkiye’de faaliyet gösteren her 5 RES’ten 1 tanesi İzmir’de bulunuyor.
İzmir’deki her 4 RES’ten biri tanesi ise Karaburun’da.
Böyle birşey olabilir mi?
Türkiye’nin her bölgesinde, yerleşim birimlerine uzak alanlarda, özellikle de Hazine arazilerine bu santraller kurulabilir.
Neden sadece Karaburun?
Farklı bölgelere özellikle de yerleşim alanlarına uzak yerlerde bu RES’leri ya da GES'leri yapmak bu kadar mı zor?.
“Ben yaptım oldu” anlayışı ile bir yere varamazsınız.
Bu oldu bittiler nedeniyle Karaburun yarımadası ekosisteminin gördüğü zarar ve yıkım ortadadır.
Yenilebilir-temiz enerji adı altında doğanın, yaban hayatının, tarım ve turizm alanlarının kısacası Karaburun’da yaşamın yok edilmesine karşı tüm yurttaşlar dik duracağız.
Bu santrallerin tüm lisans ve izin süreçleri kimler elinden ilerliyor, acil kamulaştırma kararları nasıl alınıyor biliyoruz.
Çevreyi, doğayı yok eden, mülkiyet hakkını hiçe sayan, yerel yönetimlerle ilişki kurma gereği bile duymayan yatırım ve yatırımcılar ile mücadelemiz sürecektir.
Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Ve sonunda kazanan yine insan ve doğa olacaktır...
