Eski TBMM Başkanvekili Uluç Gürkan; PKK terör örgütünün açıklamasında silah bırakmaktan bahsedilmediğini belirterek; “PKK bırakın silahlarını teslim etmeyi, silah bırakmaktan dahi söz etmiyor. Silahlı mücadele yöntemini sonlandırdık diyor. Türkiye çok uluslu bir devlet olacak, biz de kendi özerk yapımızı kuracağız demeye getiriyorlar. Bu, Lozan’ın yerine Sevr’in 62 ve 64’üncü maddelerini yaşama geçirme hayalidir” dedi.
PKK terör örgütünün; “kendini feshetmesi” ve “silah bıraktığını” açıklamasının ardından isminde uzlaşılamayan çözüm süreci kapsamında tartışmalar arttı. Terör örgütünün açıklamasında Türkiye Cumhuriyeti’nin tapusu Lozan Barış Antlaşması ve cumhuriyetin ilk anayasası 1924 Anayasası’na karşı adeta savaş açması kamuoyunun tepkisine neden olurken; eski TBMM Başkanvekili Uluç Gürkan’dan dikkat çeken bir noktaya değindi. Gürkan; aslında terör örgütünün açıklamasında silah bıraktığını ifade etmediğini söyledi.
SEVR'İ ÇÖZÜM GÖSTERDİLER!
Konuya ilişkin gazetemiz Cumhuriyet’e açıklamalarda bulunan Gürkan; “PKK’nin açıklamasına her kim olumlu yaklaşıyorsa, en iyimser ifadesiyle okuduğunu anlamamıştır” dedi. “PKK bırakın silahlarını teslim etmeyi, silah bırakmaktan dahi söz etmiyor” diyen Gürkan; “Silahlı mücadele yöntemini sonlandırdık diyor. Bunu da bir zafer edasıyla açıklıyor. Türkiye’nin tapu senedi olan Lozan inkar ediliyor. Lozan ve 1924 Anayasası ile Kürt halkına ‘soykırım uygulandığı’ ithamı yapılıyor. Lozan ve 1924 Anayasası öncesi referans olarak Kürt-Türk halklarının kurucu öge olduğu ‘Ortak Vatan’ vurgusu yapılıyor. Açık anlatımıyla Türkiye Cumhuriyeti hedef alınıyor ve ‘Lozan öncesi’ denilerek Birinci Dünya Savaşı’nın galibi sömürgeci devletlerin Türkleri Anadolu’dan kovmak hayaliyle Osmanlı Devleti’ne dayattıkları Sevr’in referansı yapılmış olunuyor” ifadelerini kullandı.
‘KABUL EDİLEBİLİR Mİ?’
PKK’nin açıklamasına karşı çıkışlara yönelik “Terörsüz Türkiye’ye karşı mısınız?” tepkisine ilişkin Gürkan; “‘Terörsüz Türkiye’ tanımı PKK açıklamasının 5’inci paragrafında şöyle yapılmış: ‘Halkımızın kadınlar ve gençler öncülüğünde, yaşamın her alanında öz örgütlerini oluşturması, dilleri, kimlikleri ve kültürleriyle kendine yeterli olma temelinde örgütlenmesi, saldırılar karşısında kendini savunur hale gelmesi ve seferberlik ruhuyla komünal demokratik toplumu inşa etmesi hayati önemdedir.’ Açıkçası, Türkiye çok uluslu bir devlet olacak, biz de kendi özerk yapımızı kuracağız demeye getiriyorlar. Bu, Lozan’ın yerine Sevr’i yaşama geçirme hayalidir. Kabul edilebilir mi?” değerlendirmesinde bulundu.