Türkiye, bu eylül ayında kalıcı yaz saatinin 10. yılına girecek. 2016 yılında "tasarruf" gerekçe gösterilerek yaz-kış saati sisteminin kaldırılmasıyla başlayan uygulama, çocuklar yeni eğitim-öğretim yılına hazırlanırken yeniden gündemde. Geride kalan 9 yıl boyunca özellikle çocuklardaki olumsuz etkileriyle eleştirilen uygulamada, iktidar ısrarını sürdürüyor. Konuyla ilgili Cumhuriyet’e konuşan Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Seher Akçı Bektaş, sabit yaz saati uygulamasının yalnızca bir zaman ayarı değil, çocukların uyku düzeninden psikolojisine, bağışıklık sisteminden akademik başarısına kadar geniş yelpazede etkiler doğuran bir halk sağlığı meselesi olduğunu ifade ederek, “Gelişim çağındaki çocuklar sirkadiyen ritim denilen bir biyolojik saatle yaşar. Bu ritim uyku uyanıklık açılık ve hormon salınımı gibi birçok hayati işlevi düzenler. Ancak bu uygulamayla çocukların biyolojik saati ile dış dünya saati arasına bir uyumsuzluk girer. Bu da çocuklarda uyanma güçlüğü, okula geç kalma eğilimi ve yetersiz uyku sebebiyle gün içinde dikkat dağınıklığı ve öğrenme güçlüğü, bağışıklık sisteminde zayıflama ve hastalıklara yatkınlık gibi sonuçlara yol açar” dedi.
BİRÇOK OLUMSUZ ETKİYE YOL AÇIYOR
Bektaş, ayrıca bu uygulamanın D vitamini ve uyku eksikliklerine de sebep olabileceğinin altını çizerek “Yaz saati uygulaması uyku ihtiyacın karşılanmasında zorlaştırmakta. Uyku düzeni bozulmuş ve gün ışığından yeterince faydalanmayan çocuklarda, huzursuzluk öfke kontrolünde güçlük dikkat eksikliği ve hiperaktivite belirtilerinde artış, depresif duygu durum, motivasyon kaybı ve kemik gelişiminde sekte gözlemlenebilir” açıklamalarında bulundu.
‘KARANLIKTA OKULA YÜRÜYEREK GİDEN ÇOCUKLAR TEHLİKEDE’
Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der) Ankara Şube Başkanı Hülya Daran Deveci ise bu uygulamanın çocuklar için güvenlik risklerine yol açtığını vurguladı. Deveci, “Çalışan ve çok erken saatte işe giden aileler, çocuklarını okullarına bırakamıyorlar. Karanlıkta yürüyerek okula giden birçok çocuk var ve sokak köpeklerinden tutun, çevredeki pek çok tehlikeyle karşı karşıya kalıyor. Bu da hem velilerin kaygısını artırıyor hem de çocukların psikolojisini bozuyor. Bu hiçbir faydası olmayan uygulamanın hükûmet tarafından ısrarla devam ettirilmesi mantıklı değil. Bunun artık düzeltilmesi gerekli” diye konuştu.
‘ÜLKENİN BÜYÜK BİR KISMI KARANLIKTA’
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Başkanı Mahir Ulutaş ise, uygulamanın ülkenin toplumsal ve sosyal gerçeklerine uygun düşmeyen bir tercih olduğuna dikkat çekti. Ulutaş, “İlkesel olarak sabit saat uygulamasının kendisinde bir sorun yok. Ancak Türkiye açısından seçilen saat dilimi yanlış. Türkiye’nin en doğusuna göre seçilen bu saat dilimi, ülkenin büyük bir kısmını karanlıkta bırakıyor. Ülkenin endüstrisinin ve nüfusunun çoğunluğunun ülkenin batısında olduğu düşünüldüğünde, sabit saat diliminin Ardahan’a göre seçilmesi herhangi bir rasyonalite taşımıyor” açıklamalarında bulundu.
‘YA ESKİ SİSTEME DÖNÜLMELİ YA DA KIŞ SAATİ SABİTLENMELİ’
Ulutaş, son olarak sabit yaz saati yerine diğer seçenekleri değerlendi: “Yapılan işin, enerji tüketimi üzerinde olumlu etkisi olmadığı ve sosyal olarak da yanlış bir saat diliminin tercih edildiği görülüyor. Bugün, çocuklarımız karanlıkta uyanıp karanlıkta okula gidiyor, bu durum insanların uyku düzenlerinde ve performanslarında birçok olumsuz etki yaratıyor. Dolayısıyla ya eski uygulamaya dönülmesi ya da sabit saat uygulaması yapılacaksa yaz saati yerine kış saatinin tercih edilmesi gerekir. Veya ülkenin coğrafi gerçeklerine daha uygun olarak, Greenwich’e göre +1,5 saatlik bir ayarlama yapılarak, yani ülkenin ortasından geçen bir sabit saat uygulaması yapılabilir.”