Beşer, “Nesrin Sipahi: Sahnelerin, Radyoların, Plakların Hanımefendisi” kitabıyla Sipahi’nin yaşamını kayda geçiyor. Yalnızca onun yaşamını değil, bir dönemin ruhunu da miras bırakıyor geleceğe. Beşer’le Sipahi’yi, onun müziğini konuştuk.
- Nesrin Sipahi’nin yaşamını yazma fikri nasıl ortaya çıktı?
2016’da Nesrin Hanım ile bir televizyon programına katılmak için davet edildiğimiz mekânda karşılaştık. Karşılıklı koltuklarda yaptığımız kısa sohbette kendisi hakkında zamanında gazete ve dergilerde hep birbirinin benzeri olan haberler dışında önemli bir şeylerin yazılmadığını ve müzik temelli kaynaklar olmadığını fark ettim. O ana kadar bir kitap düşüncem yoktu ama şayet bunu düşünürse seve seve üstleneceğimi söyledim. Evet yanıtı iki yıl sonra geldi çünkü ilk sorduğumda “Benim anlatılacak neyim var ki?” demişti. Ancak anlattıkça ortaya çıktı ki Nesrin Hanım’ın anlatacak çok şeyi vardı.
- Dolu dolu bir yaşamdan söz ediyoruz. Ne kadarlık bir çalışmanın ürünü bu kitap?
Nesrin Hanım’dan 2018 yılında olumlu yanıt geldikten sonra evime yürüme mesafesinde yirmi dakika süren uzaklıkta bulunan evine düzenli ziyaretlere başladım. Burası Teşvikiye’de cadde üzerinde art-nouveu tarzında büyük bir apartmanın ikinci katında bulunan 200 metrekarenin üzerinde güzel bir daireydi. Evin içi buram buram “eski İstanbul” kokuyordu, anılarla doluydu. Arada bir aksıyor olsa da bir buçuk yıla yakın haftada bir gün çarşambaları öğleden sonra yaklaşık bir iki saatlik ziyaretlerim oluyordu. Salgın başlayınca ziyaretleri bitirmek zorunda kaldık. Bu süreçte ben kaynak taradım ve elimde birikenleri kendime has bir dille okura aktarmaya çalıştım. Araya salgın girmeseydi bu kitap üç dört yıl önce çıkabilirdi.
‘MAGAZİNE İTİBAR ETMEDİM’
- Araştırma safhalarınızı merak ediyorum. Hangi kaynaklardan yararlandınız, tanıklarla görüştünüz mü?
Nesrin Hanım’a yaptığım ziyaretlerde arada bir yaptığı börekler eşliğinde çayımızı içerken laflıyor, sonrasında salondaki büyük masanın üzerinde notlarımı alıyordum. Arada bir de birlikte yaşadığı oğlu Candemir’in evin arka odalarından ya da deposundan getirdiği torbalara ve küçük valizlere konmuş hatıratlara bakıyordum. Kitaba konmak üzere işimize yarayacak olanları taramak üzere emanet alıyordum. Bu sohbetlere Candemir’in de anlattıklarıyla katkıları oluyordu. O evden aldığım malzemelere dışarıdan dahil ettiklerimi de eklediğimde elimde hatırı sayılır bir belge birikmişti. Yanı sıra görüştüğüm insanların tanıklıklarını da aktardım. Ancak elimdeki görüşülmesi gereken tanıklar listesinden hayatta olan çok az isim kalmıştı. Bu arada magazin dergilerinde ya da gazetelerin magazin sayfalarında yer alan haberlerin çoğuna itibar etmedim çünkü onlar tiraj amacıyla şişirilmiş şeyler olduğundan güvenilir değillerdi.
'YURTDIŞINDA MEMLEKETİMDE GİBİ HİSSEDİYORUM'
- Sovyetler Turnesi, İsrail Turnesi... İlginç ayrıntılar var. İsraillilerin hayranlığı oldukça ilgi çekici. Hatta bir konserde Atatürk ile ilgili bir konuşmasından sonra sahneye atlayan bir çocuğun, “Ne mutlu Türküm diyene” demesi de oldukça önemli. Yurtdışında da tanınan, sevilen bir sanatçıymış Sipahi.
Nesrin Hanım ve eşi Aldemir Bey yurtdışı turneler konusunda hayli seçici davranmasına rağmen çok geziyorlar. Öncelikli olarak bu turnelerden elde etmeye çalıştıkları şey maddi menfaat olmuyor. Ülkelerini temsiliyet konusu bilhassa Aldemir Bey’in milliyetçi ve Türkçü dünya görüşü münasebetiyle önemli rol oynuyor. Bu turnelerin bir kısmında para kazanmış olsalar bile, aralarında ülke temsiliyeti ya da yardım amaçlı olanlar daha fazla. Her yurtdışı turnesinde çok ilgi görüyor, bazılarına ek konserler konuyor. Nesrin Hanım bu turnelerdeki konserlerin pek çoğunda kendini adeta memleketinde gibi hissettiğini söylemişti.
‘HER ZAMAN ÜST SEVİYE’
- Böylesine derin bir araştırmanın sonucunda, Sipahi’yi Türk müzik dünyasında tek paragrafta nasıl anlatırsınız diye sorsam, nasıl yanıtlarsınız?
Bilhassa iki özelliğinden bahsetmek gerek. İlki, Nesrin Hanım bir assolist olarak dedikodu, şaibe, sansasyon ya da televolelere malzeme olacak bir dünyada yer almamış, sanatıyla birlikte anneliğini ve eş olma görevini kusursuz yerine getirmiş nadir isimlerden biridir. İkincisi, hem radyoda hem sahnelerde ve yanı sıra plaklarda her zaman üst seviyededir.
- Kitap başlı başına bir Nesrin Sipahi kitabı ancak öyle bir yaşam ki Türkiye’nin siyasi ve kültürel tarihi için de bir seyir defteri gibi... Neler gözlemlediniz?
Bu kitap sadece Nesrin Hanım’ın hayatı değil. Aynı zamanda kendisinin radyoda, sahnelerde ve plak stüdyolarında aktif olduğu zamanları merak edenler için de ufak da olsa bir kaynak ihtiyacına yanıt veriyor. Nesrin Sipahi kitabı, Cumhuriyet tarihimizin yaklaşık 60 yıllık bir zaman dilimi içinde geçiyor. Bu manada kitap yaşanan dönemin havasını, suyunu, ruhunu ve kültürünü de koklatıyor.