TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Ahmet Kırmızı, Türkiye’nin yaşadığı susuzluk sorununun temelini Cumhuriyet’e açıkladı. Kırmızı, 90’lı yıllarda yapılması gereken planlamanın yapılmadığını söyleyerek “Öngörülebilirdi. Bunları öngörüp buna göre hareket etmek yerine şuursuzca su havzalarımızı yapılaşmaya açtık, tarım arazilerimizi bozduk, kentsel düzende çarpık kentleşmeye dikkat etmedik. Mevcut sularımızı iyi değerlendirmedik. Sulu alanlarımızı kuruttuk. Artık susuz bir ülkeyiz” dedi.
İklim değişikliğinin başta AKP iktidarı olmak üzere dünya genelinde tüm sorunlara bahane olarak kullanılmaya başlandığının altını çizen Kırmızı, “Ankara’nın göbeğine Merkez Ankara diye çok katlı bir yapı yaparsanız, jeolojik yapısı çanak şeklinde olan bir bölge için rüzgarın akış yönünü değiştirirsiniz. Değiştirirseniz iklim değişmeye başlar. Yeşil Bursa’nın görüntüsünü bozan TOKİ konutları var. Oraya o TOKİ konutlarını yaparsan mevsimsel dengeyi bozarsın” ifadelerini kullandı.
Türkiye, 2025 yılının yaz aylarından bu yana ciddi bir kuraklık krizi ile karşı karşıya. Uzmanlar, yıllardır Türkiye’nin susuzluk riskiyle gündeme geleceğini anlatıyordu. Dikkate alınmayan uyarıların sonucunda, sularda basınç düşüklüğü veya aralıklı kesintiler yaşanıyor. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Ahmet Kırmızı, ihmalleri ve sorunları Cumhuriyet’e anlattı.
‘ARTIK SUSUZ BİR ÜLKEYİZ’
Kırmızı, Türkiye’nin 90’lı yılların ortasına kadar üretim ve tüketimde dengeli ilerleyen, su onusunda kendi kendine yetebilen bir ülke olduğunu anımsatarak “Sonra ülkemizdeki toplumsal bilinçsizlik ve hunharca sanayileşme kapsamında o zaman yapılması gereken planlamayı atladık. ‘Yağmur yağar, kar yağar, bir şekilde hallederiz’ şeklinde bilimden uzak yaklaşımlarla tüketim ve üretim dengesini bozduk. Öngörülebilirdi. Çünkü nüfusu hızla gelişen, sanayileşen, gelişmekte olan bir ülke olarak tanımlıyoruz kendimizi. O zaman bunları öngörüp buna göre hareket etmek yerine şuursuzca su havzalarımızı yapılaşmaya açtık, tarım arazilerimizi bozduk, kentsel düzende çarpık kentleşmeye dikkat etmedik. Mevcut sularımızı iyi değerlendirmedik. Sulu alanlarımızı kuruttuk. Artık susuz bir ülkeyiz” dedi.
‘İKLİM ZATEN DEĞİŞEN BİR YAPI’
İklim değişikliğinin başta AKP iktidarı olmak üzere dünya genelinde tüm sorunlara bahane olarak kullanılmaya başlandığının altını çizen Kırmızı, “İnsan eliyle olmuş her zararı iklim değişikliğine bağlayarak tüm dünya kendini bu süreçten sıyırmaya çalışıyor. İklim zaten değişebilen bir yapı. İklimin kendi literatüründe değişkenlik noktası var. O yüzden buzul çağı deriz, karaların yerinden oynamasından tutun her şeyde bir değişkenlik var. Sadece biz bu değişkenliği insan eliyle bambaşka bir yere taşıdık” ifadelerini kullandı.
‘İKLİM İNSAN ELİYLE DEĞİŞİYOR’
Susuzluğun “toplumsal suç” olduğunu belirten Kırmızı, “Sadece yağmura bağlayamayız bunu. Ankara’nın göbeğine Merkez Ankara diye çok katlı bir yapı yaparsanız, jeolojik yapısı çanak şeklinde olan bir bölge için rüzgarın akış yönünü değiştirirsiniz. Değiştirirseniz iklim değişmeye başlar. Yeşil Bursa’nın görüntüsünü bozan TOKİ konutları var. Oraya o TOKİ konutlarını yaparsan mevsimsel dengeyi bozarsın. Rüzgar bazı şeyleri getirir ve götürür. Ağaçlar yağış getirir. Sen bunların her birine engel olursan rüzgar getirmesi gerekeni getiremez. Orman tutması gereken ve aşağıya indireceği yağışı çekemez. Vahşi madenleşiyoruz, ormanları katlediyorsunuz” diye konuştu.
‘OY ALMA ÇABASI DA ETKİLİ’
İktidarın ve belediyelerin yurttaşların oyunu almak amacıyla altyapıdan çok üstyapıya önem verdiğini söyleyen Kırmızı, “Yağmur suyu kanallarını ayırıp iyi değerlendirmezseniz, o sene yağmur az yağdığında o suyu kullanamzsınız. O su sizin atık sularınızla birleşir ve kullanılamaz. Arıtmak için de ek maliyet gerekir. Her yeri çiçek bahçesi yaparsanız, bunları sularsanız, şuursuzca yer altı veya şebeke sularını kullanırsanız bu da yönetimsizlik getirir. Hasbelkader şu dönemde az yağan yağmuru yağmur hasadı yaparak değerlendirmezseniz, barajlarınızdaki basınçlar düşer. Çünkü barajlarınızı destekleyici unsurların her birini kirletmiş olursunuz” dedi.
‘CAYDIRICI ÖNLEMLER ALMAK ZORUNDASINIZ’
Kırmızı, “Musluğumuzdan su aktığı sürece toplumumuz bilinçlenmez. Toplumu bilinçlendirmek için de buna benzer sorunlarla alakalı gerekli yaptırımlar öngören caydırıcı önlemler almak zorundasınız. Evimde su aktığı sürece bana bu konuda hiçbir bilgilendirme yok. Ama atıyorum Uşak’ta su kesintisi yapılıyor, belli saatler arasında su kesiliyor. O zaman insanlar hemen ‘bu belediye niye böyle yapıyor’ tepkisi gösterdi. Bu ne demek? Sorunla karşılaştığımızda bilinçlenen bir toplumuz. O suni sıkıntıyı insanlarımıza yaşatmadığımızdan dolayı, kentleşmemize, yapılaşmamıza, yer altı sularımıza özen göstermediğimiz için, sulamayı dikkatli yapmadığımız için böyle oldu” değerlendirmesini yaptı.