ABD merkezli Smithsonian Enstitüsü ve bazı paleobiyologların yürüttüğü teorik araştırmalara göre, dinozorlar ile insanların aynı dönemde yaşaması durumunda gezegenin ekolojik ve sosyal yapısı kökten farklı olabilirdi.
YIRTICI TEHDİT: İNSAN YERLEŞİMLERİ MÜMKÜN MÜYDÜ?
Araştırmalar, özellikle etçil dinozor türlerinin (örneğin Tyrannosaurus rex ve Velociraptor) büyük yıkımlara yol açabileceğini öne sürüyor. Bu tür canlıların varlığı, insanların savunma odaklı yaşam alanları kurmasını zorunlu kılardı. Bilim insanlarına göre, modern şehirlerin kurulması neredeyse imkânsız olurdu. İnsanlar, muhtemelen mağaralarda ya da yeraltı yapılarında yaşamak zorunda kalırdı.
TARIM VE EVCİLLEŞTİRME SÜRECİ SEKTEYE UĞRARDI
Ziraat ve hayvancılığın gelişimi, insanlık tarihinin dönüm noktalarından biri olarak kabul ediliyor. Ancak otçul dev dinozorların (örneğin Brachiosaurus) yoğunlukta olduğu bir dünyada, tarım arazilerinin korunması çok daha güç olabilirdi. Bitki örtüsüne olan yoğun ihtiyaçları nedeniyle tarım alanları sürekli tehdit altında olurdu. Ayrıca, büyük hayvanların varlığı evcilleştirilebilir türlerin azalmasına yol açabilirdi.
EKOSİSTEM DENGESİ NASIL DEĞİŞİRDİ?
Ekosistemdeki besin zinciri dinozorların ağırlıkta olduğu bir yapıda dramatik şekilde farklılaşırdı. İnsanların avcı-toplayıcı dönemleri çok daha uzun sürer, teknolojik gelişmeler gecikebilirdi. Öte yandan bazı uzmanlar, insanların dinozorları zamanla gözlemleyerek savunma stratejileri geliştirebileceğini ve belirli türleri “evcilleştirmese de yönlendirebileceğini” savunuyor.
BİLİM KURGU DEĞİL, BİLİM TEMELLİ ÖNGÖRÜLER
Cambridge Üniversitesi'nden evrimsel biyolog Prof. Laura Stegner, “Bu senaryo bilim kurgu gibi görünse de, aslında ekolojik yapıların anlaşılması için verimli bir düşünce deneyidir. Dinozorlarla birlikte evrimleşen bir insan türü, bugünkünden çok farklı olabilir, hatta hiç var olmayabilirdi” diyerek tartışmanın teorik boyutuna dikkat çekiyor.
