Klinik Psikolog Enise Öziç, yaz tatilinde çocuklara sorumluluk duygusunun kazandırılmasının önemine dikkat çekerek, ebeveynlere önemli tavsiyelerde bulundu. Yaz tatilinin, çocuklara hiçbir sorumluluk verilmemesi gereken bir dönem olarak görülmesinin yanlış olduğunu belirten Öziç, yaşa uygun sorumlulukların çocuk gelişimi için büyük katkı sağladığını vurguladı.
YAZ TATİLİ SORUMLULUKLARDAN MUAF OLMA ZAMANI DEĞİL
Psikoloji Bölümü’nden Klinik Psikolog Enise Öziç, yaz aylarında çocuklara verilebilecek sorumluluklar konusunda aileleri bilinçlendirdi. "Yaz olduğu için hiçbir sorumluluk vermiyoruz, okul dönemi zaten yorucu geçti" gibi düşüncelerin yanlış olduğunu ifade eden Öziç, şunları söyledi:
“Sorumluluk, çocuğun yaşıyla uyumlu olacak şekilde her zaman var olmalı. Bu, bardağını mutfağa götürmek ya da gereksiz yanan ışığı kapatmak gibi basit görevler olabilir. Sorumluluk vermek, çocuğu yormaz; aksine günlük yaşamda neleri başarabileceğini görmesine yardımcı olur.”
SOHBET EDİN, AMA YARGILAMAYI
Ebeveynlerin çocuklarıyla kaliteli vakit geçirmesinin önemine de değinen Öziç, eleştirmek yerine yapıcı iletişim kurulması gerektiğini belirtti. “Sohbet edin, ama yargılamayın. Eksik ya da yapmadıklarını yüzüne vurmayın. Bunun yerine, onun sevdiği konulardan bahsedin. Ortak yapmaktan keyif alacağınız etkinlikler planlayın,” dedi.
Öziç, ekran süresi konusunda da aileleri uyararak, çocukların tamamen ekrandan uzak tutulmasının gerçekçi olmadığını, ancak ekran süresinin sınırlandırılması ve yerine alternatif aktivitelerin birlikte belirlenmesi gerektiğini söyledi. “Zaman zaman sıkılıyorsa, sıkılmasına izin verin. En yaratıcı keşifler genellikle can sıkıntısından çıkar,” diye ekledi.
EVDEKİ OTORİTE EBEVEYN OLMALI
Yaz döneminde çocuklara tamamen serbest bir alan tanınmasının da doğru olmadığını vurgulayan Öziç, evdeki otoritenin anne ve baba olduğunu hatırlattı:
“Tüm kararları çocuğun vermesi doğru değil. Kendi yaşına uygun bazı kararları alabilir ama henüz her konuda olgun bir seçim yapma kapasitesine sahip değildir. Yaz boyunca ailece bir rutin belirleyin. Bu rutini sadece kendi isteğinize göre değil, ortak bir fikirle oluşturun.”
SÖZLE DEĞİL, DAVRANIŞLA ÖĞRETİN
Çocuğun kitap okumamasından şikâyet eden ebeveynlere de önerilerde bulunan Öziç, örnek olmanın önemine dikkat çekti: “’Kitap okumuyor’ bahanesinin arkasına sığınmayın. Siz de kitap okuyarak ona örnek olun. Okuma saatleri planlayın. Sözle değil, davranışla öğretin.”
BOL BOL SARILIN, HATIRALAR BİRİKTİRİN
Son olarak ebeveynlere çocuklarıyla güçlü duygusal bağ kurmaları çağrısında bulunan Öziç, “Sevginizi dile getirin, bol bol sarılın. Sevmediğiniz bir davranış sergilediğinde çocuğa değil, davranışa tepki gösterdiğinizi net şekilde ifade edin. Mümkün olduğunca birlikte en az bir öğün yemeye özen gösterin ve bu anlarda herkesin ekransız olmasına dikkat edin. Yoğun iş temponuzda bile çocuğunuzla özel zamanlar yaratın. Unutmayın, çocuklukta biriktirilen hatıralar ömür boyu taşınır,” ifadelerini kullandı.
