O gemiye kim binse, sanki aşkı bularak inerdi. Elbette bir diziydi; ancak gerçekten de kırk yıl önce aşkın havada olduğu zamanlar yaşanıyordu. Çünkü beklentiler bugünkü kadar yüksek değildi. Ne kariyer yarışı, ne para hırsı, ne güzellik baskısı, ne de sınırsız istekler ön plandaydı.
“Sev beni, ara beni, yemeğe götür, tatile çıkar, benimle ilgilen, bana hediyeler al, sürprizler yap…”
Karşı taraf da aynı taleplerde bulunduğunda ise ilişkide kaçınılmaz bir karmaşa doğuyordu.
Evin içinde soğuk rüzgârlar eser; bu rüzgâr insanın içini üşütür, ruhunu hasta ederdi. İki yorgun ruh, ellerinde görünmez eldivenlerle adeta ringe çıkacak hâle gelirdi.
“Madem uyum yok, ayrı yollara gidin.”
Bu da kolay değildir; çünkü bireylerin beslendiği dinamikler vardır. Kimi ezilmekten, kimi ezmekten güç alır. Görünürde herkes memnunmuş gibi görünse de aslında çoğu insan kaosla büyüdüğü için kaosa tutunur.
Kim bilir nasıl aile yapılarının içinden geçtiler…
Sevilmeden büyüyen çocuklar…
İlgisizliğin gölgesinde kalan ruhlar…
Küçücük bedenlere yüklenen ağır sorumluluklar…
Anne ya da babasını erken yaşta kaybeden kalpler…
Ebeveyn şefkatine dokunamadan büyüyen evlatlar…
Korkudan titreyen, hatta altına işeyen çocuklar…
Çok küçük yaşta çalışma hayatına itilen bedenler…
Eğitimini yokluk yüzünden tamamlayamayan gençler…
Boşanmış ailelerin savrulmuş çocukları…
Anne çalıştığı için yeterince kucaklanamayan, bakımı başkalarına devredilen bebekler…
Ve onlara farkında olmadan verilen duygu: değersizlik.
Oysa sevgi zaman ister.
Sevgi, bütçeden pay ister.
Sevgi, çaba ve emek gerektirir.
Bunları hiç yaşamamış biri, doğal olarak başkasına da veremez. Sahip olmadığını sunamaz. Ondan istemek bile çoğu zaman boşuna bir beklenti olur.
Cahil olan cahili bulur.
Görmemiş olan görmemişi çeker.
Yarım kalan, başka bir yarımla bir araya gelir.
Tam olan ise tamlığını kazanmış biriyle buluşur; yollarına sevgi ve saygı içinde devam ederler.
Benim aşk üzerine yazdığım her satırda şu düşünce yer alır:
Aşk bir kimyadır; fakat asıl değerli olan, bu kimyanın karşılıklı sevgi ve saygıya dönüşebilmesidir.