Türk dizileri yıllar boyunca milyonları ekran başına topladı. Ancak bazı sahnelerden çok, o sahnelerdeki eşyalar hafızalara kazındı. Kimi bir aşkın, kimi bir karakterin simgesine dönüştü. İşte, Türk televizyon tarihine iz bırakan o unutulmaz 7 eşya…

BEHLÜL’ÜN PARİS TABLOSU – AŞK-I MEMNU
Behlül’ün odasındaki tablo, karakterin iç dünyasını yansıtıyordu. Paris manzarası, yasak aşkın ve kaçışın simgesine dönüştü.

GAFFUR’UN PİJAMASI – AVRUPA YAKASI
Gaffur’un pijamaları, karakterin sevecenliğiyle bütünleşti.

SILA’NIN TOKASI – SILA
Basit bir toka, Sıla’nın iki dünya arasında sıkışmışlığını anlattı. Hem modernliğin hem gelenekle mücadelenin sessiz simgesiydi.

LEYLA İLE NECLA’NIN PEMBE MONTU – YAPRAK DÖKÜMÜ
Pembe mont, “Yaprak Dökümü”nde kopan aile bağlarının sembolüydü.

FERİHA’NIN 1000 LİRALIK AYAKKABISI – ADINI FERİHA KOYDUM
Feriha’nın gözünü diktiği o ayakkabılar, sınıf farkını tek karede özetledi.

HÜRREM’İN ZÜMRÜT YÜZÜĞÜ – MUHTEŞEM YÜZYIL
Zümrüt yüzük, Hürrem’in iktidar tutkusunu simgeliyordu.

FATMAGÜL’ÜN KOLYESİ – FATMAGÜL’ÜN SUÇU NE?
Fatmagül’ün kolyesi, adalet arayışının en sade sembolü olarak izleyicide iz bıraktı.