Adnan Binyazar

Bilim insanları

19 Haziran 2020 Cuma

Yalnızca insan ölçü alındığında bile, doğada salt iyilikten de kötülükten de söz edilemez. İhanete dönüşen iyilikten kötülükler üreyeceği gibi, kötülüklerin iyilikle sonuçlandığı da oluyor.

Dünyayı başkalaşıma uğratacağından korkulan Covid-19 salgını yayıldıkça, başkalaşıma yönelik bu varsayım, neredeyse gerçekleşecek.

Başkalaşım ilk adımını, toplumu bilim insanıyla yüz yüze getirerek attı. Örneğin TV ekranlarında aklı eren ermeyen laf cambazlarının yerini; söyleyeceklerini mantık tartımından geçiren sanatçı, düşünür, profesör gibi kültür insanlarının almasından bellidir bu.

Bilimsellik

Bilim, evrenin, evrendeki olayların, olguların, oluşum değişmelerini ele alıp birtakım yöntem, deney yolları kullanarak gerçeğe dönüştüren bilginin yoludur. Bilim insanları bu yolda canlarından olsalar da, bilgiyi bilimsel kılarak kendi iradesiyle düşünen insanı yaratmışlardır. Gerçeklik duygusunu beyinlere kazıyanlar da onlardır.

Alanında, depremleri önceden sezecek denli uzmanlaşan yerbilimci Prof. Dr. Naci Görür, bir konuşmasında İstanbul’u nelerin beklediği sorusunu yanıtlarken, yönetim sorumluluğunu taşıyanların gönlünü okşamamış, nesnel veriler ışığında, kenti harabeye çevirecek gerçekleri dile getirmiştir.

Covid-19

Covid-19’un yayılımı ilk üç ay içinde, 5 bine yakın yurttaşımızın ölümüne yol açtı. Bütün dünyayı sarsan salgının ilk savaşımcısı olarak adı tıp tarihine geçen Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu’yla birlikte, nice ünlü profesörün de aralarında bulunduğu 23 hekim, 43 sağlık çalışanı canından oldu.

TV’lerde, geniş bilgi alanlarının yanında, bilim insanı sorumluluğuyla salgına karşı halkı moral çöküntüsüne karşı güçlü kılmaya çalışan Prof. Dr. Tevfik Özlü, Prof. Dr. Ateş Kara, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca gibi bilim insanları, temizliğe, araya mesafe koymaya, kalabalık oluşturmamaya, maske kullanmaya yönelik önerileriyle ekranların ağzı olmuştur.

Prof Özlü’nün yalnızca şu uyarıları bile Covid-19’a karşı savaşımın kaçınılmaz ilkesi sayılsa ölüm oranı sıfıra iner:

“ ‘Bana bir şey olmaz’ demeyin. Herkese olan size de olabilir. Hiçbirimiz güvende değiliz. Virüs içimizden birilerinde dolaşmaya devam ettikçe, hepimiz tehdit altında olacağız. Bu kolektif bir mücadele. Birbirimizi uyaralım.

Memleketinize, köyünüze, baba ocağınıza döndüğünüzde eski alışkanlıklarınızı tekrarlamayın. Akrabalarınız, büyükleriniz, komşularınızla temas, el öpme, sarılıp, kucaklaşmaktan sakının. Ortak yemek, kahvaltı ve partilerden kaçının. Onları ve kendinizi tehlikeye atmayın.

Nişan, söz, sünnet, taziye, asker uğurlama gibi törelerimizi eskisi gibi değil, yeni durumlara göre yapalım.

Vaka” sayısının artması, virüssüz günlerde bile uyulması gereken bu uyarıların tam yerine getirilemeyişinin sonucudur.

Yenilik arayışı

İnsanın mizahla, ironiyle kendini yenileme arayışına girmesi, çözüm arayışının belirtisidir. Berlin sokaklarında dolaşan gençlerin yüzünde iskeletlerin, şarkıcıların, oyuncuların, cadıların, adları çoktan unutulan tek kollu kaptanların, çizgi film farelerinin, şeytan figürlerinin, tabancalı kovboyların resmi işlenmiş gülünç görüntülerini yansıtan maskeler görüyorum.

Alışveriş yerlerinde, metroda, trende herkes geniş bir arayı boş bırakıp ellerini virüsü yok edici sıvıyla ıslatıyor, içeriye maskeleri takılı giriyor.

Bilim insanları çözüm arayışında birbirleriyle yarışırken, Başkan Trump, “Eee, öleceksek ölelim; tüketelim, harcayalım, ölelim! Covid-19 yüzünden ekonomiyi tatil edemeyiz!” demeyi çözüm sanıyor!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ağıt toplumu 13 Aralık 2024
Anılar yumağı 6 Aralık 2024
Fotoğrafı buzlamak 29 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları