Adnan Binyazar

Dünya haykırıyor!

15 Mayıs 2020 Cuma

Kentleri fabrika dumanları sardı, soluk alınacak yerlere çöpler yığıldı... Ağaçlar kökünden sökülüp, doğanın sonsuz müziği kuş ötüşleri, böcek cırlamaları işitilmez oldu... Süt hayvanlarının besini çayır otlarının yerini kuru saman aldı... Ormanlar, parklar yok edilip yeşil alanlar beton yığıntılarına döndü... Sahillere dikilen gökdelenlerle, insanın denizlerden aldığı soluk kesildi.

Bu gerçeği güncel kılan uzay araştırmacıları, karanlık odalara kapanıp yaşamını insan sağlığına adayan hekimler, doğa sevdalısı şairler yakındıklarıyla kaldılar...

Haykırış!

Öner Yağcı geçen haftaki “Doğadan mektup” başlıklı yazısında yakınmakla yetinmiyor, dengesi bozulan dünyamızın yerine kendini koyarak haykırıyor:

Perişan ettiniz beni. Oydunuz dağlarımı altın, gümüş dediğiniz madenler için. Denizlerimi, ırmaklarımı, göllerimi kirlettiniz. Balıklarım nefes alamıyor denizlerimde. Ağaçlarımı kestiniz, yağmursuz kaldınız. Üzüntümden kurudum, kuraklık deyip geçtiniz. Öfkemden dolup taştım, doldurduğunuz denizleri aldım elinizden, anlamadınız. Avcılığa spor dediniz. Eğlenmek için av partileri yaptınız. Vurdunuz kuşları, geyikleri, ayıları. Şahmeran’ı bile yok ettiniz. Dağlarımda, ormanlarımda yaşayan hayvanların yaşam alanlarını aldınız ellerinden. Sirklere, hayvanat bahçelerine, dükkânlara hapsettiniz onları.

Olasılıklar

İnsan, hayvan, bitki; canlıların yaşamını önde tutan düzenlemelerin yerini plansız uygulamalar aldıkça, dünya bizim olmaktan çıkacaktır.

Belgesellerin çoğu, toprak üstü, sudibi dünyasındaki yaratıkları tanıtmaya yöneliktir. Kimi belgeselde, iplikten ince, kristal gibi saydam bir yaratık görüldüğünde, yaşamını sürdürmek için onun da öbür canlılar gibi yiyip içtiği, üreyip ürettiği, hazlarla donanmış olduğu düşünülür.

Canlı olmadığı söylenen, ancak çok gelişmiş mikroskoplarla görülebilen koronavirüsün, dünyada yayılmadığı uzaklık kalmadı. Varlığında ne tür gizil güçler taşıyor olmalı ki, Amerika gibi buluşların kaynağı bir ülkenin bilim insanları onu ortadan kaldırmaya güç yetiremiyor. Onların arasından, koronavirüsün, dünyayı kendi keyfine göre biçimleyen insanlıktan intikam aldığını savunanlar bile çıkıyor.

Dünyanın ünlü mikrobiyologları koronavirüsü etkisiz kılmak amacıyla işe giriştiklerine göre, belli ki, sorunu yine bilim çözecektir. Diyelim çözüm bulundu, virüsün değişime uğrayarak ileride daha büyük sorunlar yaratmayacağını bilen var mı?

Değişimler

Doğa nasıl bir değişimden geçiyor ki, güneş, buzulları eritti. Çölünden ormanına, iklim değişikliği yaşanıyor yeryüzünde. Avustralya’da aylarca süren yangınlar, neredeyse oraya özgü kanguru, koala türünün sonunu getirecekti. “Kara delik”in derin boşluğunda ne bulundu da uzay bilimciler birbiriyle yarışmaya girdiler?

Önceki salgınlar, bölgelerle sınırlı kalırdı. Koronavirüs, anakaralara yayılarak yüz binlerce insanın ölümüne yol açtı. Hangi yıkımlara yol açacağı ileriki yıllarda anlaşılacaktır. Virüsün, ABD, Rusya, Çin gibi küresel ülkelerde daha çok can almasının nedenini bilen, ortaya çıksın! Çaba gösterilmesine karşın virüsü ortadan kaldıracak somut bir gelişme olmamıştır henüz. Salgının önü alındı diyelim; insan, onun yıkımının yarattığı umutsuzluğu içinden söküp atma gücünü bulabilecek midir?

Altta yer mi delinir, üstte gök mü çöker, dibinden sarsılıp depreme mi uğrar dünyamız. Elbette, bilim insanları salgınlıkların önünü alıp daha aydınlık bir dünya yaratmanın yolunu bulacaktır. Ama böyle giderse dünyanın başına kim bilir daha ne belalar gelecek...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ağıt toplumu 13 Aralık 2024
Anılar yumağı 6 Aralık 2024
Fotoğrafı buzlamak 29 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları