Adnan Binyazar

Pülümür’ün yaşsız kadını

08 Temmuz 2022 Cuma

Bülent Ecevit’in “Pülümür’ün yaşsız kadını” adlı şiiri, kadının var oluş tarihidir. Kadın nereden gelmiş, neler yapmış, nerelere varmış, her şey dizelerin içerdiği anlamda yansıyor.

O kadın nerede yaşıyor? Pülümür’de. Pülümür neresi? Tunceli’nin dağlık bölgesinde bir ilçe. Yaşı kaç? 80 mi, 100 mü? Yanıtı ozan veriyor: Giz gibi bir gülüş! Üstü başı nasıl? Giysisi kadifeden... Yanıtı dizede: O Hititli de olabilir, Selçuklu da, belki Ermeni, belki Kürt, Türk. 

Bilinen şu ki, Anadolu toprağında yaşayan kadın, tarih boyunca yerleştiği yere emeğini adamış. O emeği yeni kuşaklara aktaran gücün üretici parçasıdır! 

Bu konuyu öncesiyle merak edenler, Çiğli Belediyesi’nin düzenlediği 2020 Fakir Baykurt Roman Ödülü’ne değer bulunan Turan Ali Çağlar’ın  Amasanga romanını okusun (Literatür Yayınları, 2021). 

Kadının nice savaşımlar vererek aşağılanmaktan, kölelikten, kötülüklerden kendini nasıl kurtarıp çağdaş Türkiye’nin özgür vatandaşı olmasında gösterdiği kutsal direncinin özüne varacaktır.  

Ayrıca, erdem simgesi Ecevit’in dizelerinin anlam derinliklerine de inecektir:

“En soylu yoksulluğun toprak döşeli sarayında / bir taç gibi kondu başıma Türkiyeliliğim...” 

BESER HATUN

Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç da, Ecevit’in şiirine konu olan o bilge kadını çağrıştıran babaannesi Beser Hatun’u şöyle anlatıyor: 

“Beser Hatun, benim hem annem hem babam hem babaannem hem de öğretmenimdir. Hayatımın büyük bir bölümünde bana yön veren bir Anadolu kadınıydı. Bütün torunlarını ısrarla ve inatla okumaya yönelten bir kadın. Köy yaşantısında, erkeklere hükmeden, karar veren, küskünleri barıştıran, kadınların sorunlarını çözmek için çabalayan bir kadından bahsediyoruz. Yaşayan bir üniversiteydi o! 

Şu hikâyesi beni çok etkilemiştir: Babaannemin ağabeyini karşı aşiretten birileri öldürüyor. 1938’de olayları yaratan bu kişiler, çatışmalar nedeniyle dedemin evine sığınıyor. Babaannem gelenlerden birinin kardeşinin katili olduğunu fark edince üzülüyor ama mutfağa giderek ekmek yapmaya başlıyor. Dedem mutfağa girince babaannemin ağıt yaktığını görür ve sorar: ‘Evde bu kadar çalışan varken sen neden ekmeği yoğuruyorsun’ Babaannemin verdiği yanıt benim için çok önemlidir: ‘Bugün Kerbela günü. Ağabeyimi öldürenler evimize bugün sığınmış durumda. Ben bu hamuru gözyaşlarımla yoğurup kızgın ateşte pişireceğim, bizzat ikram edeceğim ki içindeki kin ve nefret ateşini söndürebileyim.’ 

1938’deki köy boşaltmaları nedeniyle ailemiz Isparta’ya sürülüyor. O dönemler Türkçe bilmeyen babaannem tesadüfen Süleyman Demirel’in teyzeleri ile komşu oluyor. Babaannem onlara Zazaca, onlar da babaanneme Türkçe öğretiyor. Aralarında kadın dayanışması başlıyor. ‘Dostluğun vatanı olmaz’ sözü aslında ta buradan geliyor.” 

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ

Türkiye’nin birçok noktasından gelerek 20 Mart gecesi cumhurbaşkanı imzasıyla açıklanan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını önlemeyi amaçlayan kadınlar: “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz!”, “Cehlin yıktığını irfanla yeneceğiz!”, “Anayasa’yı, yasaları, sözleşmeyi uygula!” yazılı  pankartlar taşıyarak İstanbul Maltepe Miting Meydanı’nda bir araya geldi. 

Mitinge CHP, Deva Partisi, HDP, Kadın Meclisleri, DİSK’li, TİP’li kadınlar, Kadın Dayanışma Ağı, İlerici Kadınlar Meclisi, Nar Kadın Dayanışması gibi çok sayıda siyasi parti ve kadın örgütleri de destek verdi.

Atatürk’ün devrimleriyle toplumsal yaşamdaki öneminin bilincine eren kadın, önüne Himalayalar çıkarılsa dağı tam ortasından delip savaşımını sürdürecek gücü gösterir...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ağıt toplumu 13 Aralık 2024
Anılar yumağı 6 Aralık 2024
Fotoğrafı buzlamak 29 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları