Devrim tarihçisi Akşener

05 Mart 2023 Pazar

İki üniversitede “inkılap (devrim) tarihi” hocalığı yapmış, yakın tarihin doktorasını yazmış, tarih doktoru.

Devrim, “devirmekten” geliyor. Çok yerli ve başarılırsa çok milli bir kavram.

Üstelik “Yüzyılın Felaketi”nin yaşandığı günlerde bunu başarıyor.

Masayı deviriyor ya da devirirmiş gibi yapıyor.

Felaketin enkazı altında kalacağı belli olan iktidara rahat bir nefes aldırıyor.

“Rüzgârsız havada fırıldak olup dönene” iyi gözle bakılmadığını biliyor.

Mevlevilikte kadın semazen olmadığını hatırlatan da yok.

Aldırmıyor.

***

Risk almadan, tarih yazılamaz.

1990’ların başında yerel siyasete adım attığı günleri hatırlıyor.

Zübeyde Hanım Şehit Aileleri Koruma Vakfı’nı kurup başkanlık yaptığı günleri gözünün önünden geçiyor. Sonra milletvekilliği ve İçişleri Bakanlığı günlerini ve Susurluk sınavını..

Kara bahtımızın kem talihimizin ilk kadın başbakanına, eyvallah etmediği ve istifa edip çekip gittiği dönemi.

Aklına Süleyman Demirel’in “Siyasi partiler iyi ahlak dernekleri değildir” sözü geliyor.

Sağın her anlamda “efsane” liderinin tek söz kırıntısı bile rahat nefes almasına yetiyor.

Ama parti teşkilatlarının deprem için hazırladığı dosyaların zamanı değil.

“Depremde devlete güvenen yanar-Yedi yıl geçti, devlet hâlâ enkaz altında-AKP iktidarı dört yıldır havanda su dövdü. Bu hızla giderse hastaneler 190, yurtlar 55, okullar 33 yıl sonra güçlenmiş olacak. Konutların akıbeti meçhul. Hani neredeyse, güzel güzel yağmalanmakta olan İstanbul’un, bir depremlik canı kalmış gibi, şeffaf bir gerçekçilik...”*(T.Işık-T.Soykan, Radikal, 17.08.2006)

***

Eski enkaza bakarak yeni politikalar üretmenin zamanı değil.

Şimdi tek gerçek var. Masadan kârlı kalkmak.

***

Ne demiş atalarımız, “Korkak bezirgân, ne kâr eder ne ziyan!”

Siyasette risk almak en hızlı yol.

Ama risk alayım derken risk vermek de var.

Yaptığı hamle ile hem Mansur Yavaş’ın hem Ekrem İmamoğlu’nun şansını sıfırladı.

***

Yerli ve milli siyasetimize erkek egemenen.

Ülkenin, seçmenin yarısı erkek.

Altılı masanın beşi erkek.

Kadınlar birbirinin doğal akrabası. Şimdi ülkenin yarısı, “Akrep etmez, akrabanın akrabaya ettiğini” diye dolanıyor.

Kadın lider kazanma hayali bir başka bahara kaldı kalacak..

***

Acıyı tarife gerek yok.

Politik acının tarifi ise çok.

Politik acıyı politikacı temsil ediyor.

Ne kadar çok politikacı, o kadar çok politik acı!

Politikacı olmayınca, politik acı olmaz diye bir kural yok.

Ama yine de politikacı ikna ettiği başların tacı.

Çok partili rejimde seçimlerin tek amacı politikacı seçmek. Ama “raşitik rejimlerde” politik acıyı da çeşitlendiriyor .

Cumhurbaşkanlığı seçim sistemi bir rejim mi yoksa uyduruk bir filmin rejisi mi?

Siyasi lider üst düzeyde ikna becerisine sahip kişi.

“Beceri” ucu açık bir işlemdir.

Kader planını lider politikacılar yapıyor.

Liderin ikna gücü ne kadar güçlüyse, peşinden o kadar politikacı sürükler. (Ama o kadar da politik acıya neden olabilir.)

Lider, zaten “lead” eden, öncülük eden, peşine düşülen demek.

Bizde peşinden sürüklenen hatta peşi sıra süründüren anlamı kazandığı da olur.

Reyiz sayesinde bunu milletçe öğrendik.

Siyaset aynı zamanda yolculuktur. 4-5 yıl sürelidir.

Nereye nasıl uzayacağı ve nerede biteceği belli olmayan bir yolculuğa dönüştüğü de olur.

Ama bu süreç “ittifak pazarlıkları” veya “mebus pazarları” ile sınırlıdır.

Bu arada masanın sofraya dönüşme riski de var.

Ama bu riski almak gerekiyor.

Yoksa kader planımıza risk vermiş olacağız.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Gerçeğin demine Hu 28 Nisan 2024
Erdoğannâme... 14 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları