Yüzyılın ayılgancı

19 Şubat 2023 Pazar

Günlerdir tek kelimeye kilitlendik:

Enkaz..

Enkaz deyip geçemeyiz.

Altına üstüne iyi bakmalıyız.

Enkaz Arapça, yıkıntı demek. Ama daha derin anlamları olan bir kavram.

Pek kullanmasak da “tenakuz” (yani çelişki) enkaz kökünden türeme bir sözcük.

Ülkenin yerleşik kurumlarını, ekonomisini, toplumsal, kültürel dengelerini ve gündelik yaşamları altüst eden de iktidarın tenakuzları, çelişkileri.

Yirmi yıldır yaşatılan çelişkiler Elbistan ve Pazarcık faylarını tetiklemedi elbette. Ama o çelişkilerin yarattığı yönetsel ve fiziksel ortam yüzünden, on binlerce bina yıkıldı, binlerce insanımız enkaz altında kaldı.

*

Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Sözlük (Ferit Devellioğlu) “enkaz” kökünden türeme “tenakuz”u şöyle tanımlıyor:

“İnsanın bir sözünün öteki sözünü çürütmesi-bir sözünün ötekine uymaması”.

Örneği sözlükten değil, daha güncel, daha yüksek bir kaynaktan vermek gerek:

- “Ormanları betona çevirme gayretinde olanlar var.” ( RTE 2019).

- “Deprem kader planımızda olan bir gerçek” (RTE 2023).

*

Enkaz altında kalan bebekler, çocuklar anne-babaları gibi, 21 yıllık bu dönemin tenakuzları, çelişkileri de bir bir gün ışığına çıkıyor.

Bir an önce enkazı ortadan kaldırma telaşı da bu yüzden.

*

Deprem ve enkaz gerçeği, yere göğe sığdırılamayan ama anayasada adının anılmasından çekinilen (utanılan mı, denilse acaba?) cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ipliğini pazara çıkardı.

Yine de kâr kârdır diye seçimi bir yıl daha uzatmak için tezgâh açma uğraşı bundan.

*

Enkazın altında o kadar çok şey kaldı ki..

Daha bir kaç hafta önce içişleri bakanının, ABD büyükelçisine söylediği “O pis ellerinizi o maskeli sırıtan yüzlerinizi Türkiye’nin üzerinden çekiniz” sözlerinden..

“Bir gece ansızın gelebiliriz!” efelenmelerine..

Yetmişi aşkın ülkeyle birlikte yardım ve sağlık ekibi gönderen ülkelerden (çok afedersiniz!) biri de Ermenistan.

Ermenistan ile sınır kapılarımız uzun yıllar sonra ilk kez açıldı.

“Her şerde bir hayır var” atasözünü, Ermeniler de “Her kötülükten bir iyilik doğar. (Çiga çarik, vor cpere parik)” diye söylüyorlar buna da çok inanıyorlarmış.

Tıpkı çok sayıda yardım malzemesi ve ekip ile gelen Türkmenistan Türkmenlerinin afete “apat”, felakete de kafaya tokmak gibi bir sözcük ile “ayılganç” dedikleri gibi.

- “Eğer yaşadığın ayılganç, seni ayıltmadı ise felaket sen kendinsin!” demektir.

Yüzyılın Ayılgancı bizim iktidarı ayıltacak mı?

Gençler yine de umutsuz değil gibi.. Sosyal medyada iktidarı uyarıp durmaları bu yüzden:

“İmama AFAD’ı teslim ederseniz, daha çok cenaze namazı kıldırır ve sela verir durursunuz!”

*

Enkaz altında kalan ve zinhar kurtarılması da icap etmeyen bir şey de Diyanet’in “her konuda ‘fetva’ verme gayretkeşliği.”

Depremzede çocuklarını evlat edinmek isteyen birine fetva mı vermiş talkın mı anlamak zor:

“Evlatlığa öz çocuk gibi davranılması doğru değildir. Evlat edinen ile evlatlık arasında evlenme engeli bulunmamaktadır.”

Bu fetva adeta bir sapığın “Depremzede bir çocuğu evlat edinip sonra da onunla evlenebilir miyim” sorusuna yanıttır.

Onu bu yola teşvik anlamına gelecek böyle bir fetva yerine, sapığın isim ve adresini Emniyet ve savcılığa bildirmek ahlaken daha uygun olmaz mı idi?

Sapığa akıl verip sonra da utanıp silmek neyin nesi?

Diyanet’in amacı milleti dinden imandan çıkarmak mı?

Bu tür fetvalar imam hatipli gençler arasında bile artan deizmi teşvik etmez mi?

Yüz binleri aşan Diyanet kadrolarına FETÖ’cü veya nihilist-pedofil-vakıf cemaat ajanları sızmış olabilir mi?

*

Yine de bardağın dolu tarafına bakalım:

Ölü ve yaralı rakamlarını TÜİK’in vermediğine sevinelim..

Ve Ermeni atasözünü yineleyelim:

- Çiga çarik, vor cpere parik!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erdoğannâme... 14 Nisan 2024
At binenin 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları