Alev Coşkun

2019’da Neler Oldu?-2

02 Ocak 2020 Perşembe

Dünkü yazımızda 2019 yılındaki iç politika gelişmeleri üzerinde duruldu. Bugünkü yazımızda dış politika konuları ile ilgili gelişmeler ve Kanal İstanbul projesi ele alınacaktır.

Dış politika

2019 yılında kimi zaman ağır eleştiri alan dış politika kısaca şöyledir. 

Bölgemiz, Ortadoğu, Doğu Akdeniz, Ege hatta Karadeniz çok sıcak bir süreçten geçiyor.

Suriye’de İdlib bölgesi ve Türkiye-Suriye sınırında ve Doğu Akdeniz’de Türkiye ateş hattındadır.  

Ortadoğu süper güçlerin bir satranç tahtasına dönüştü. Suriye sorunu aslında bir yandan “Suriye’nin istikrarsızlaştırılması” öte yandan Suriye petrollerinin paylaşımı sorunudur.

Suriye’nin petrol alanları, bölgenin doğu ve kuzeydoğusundadır ve temel olarak ABD’nin denetimi altındadır. ABD burada PKK/PYD güdümünde siyasal özerk bölgeler kurmak için yıllardır çalışıyor.

ABD, bölgedeki petrol sahalarında üretim için Suudi Arabistan ve Mısır’dan da yardım almaya başladı.

Rusya da petrol konusuyla çok ilgilidir. Nitekim aralık ayının son haftasında bu konuda Suriye-Rusya ortak girişimi olan Doğu Akdeniz’de petrol ve gaz arama çalışmaları başlatıldı.

Ortadoğu, ABD, Rusya, AB ülkelerinin çıkarları için yapılan mücadelelerin sahnelendiği bir arenaya dönüşmüş bulunuyor.

Üçlü gövde gösterisi

Aralık ayının son haftasında, Çin, Rusya ve İran ortak deniz tatbikatı başladı. Tatbikat, Aden ve Basra Körfezi’ni birbirine bağlayan Umman Denizi’nde düzenleniyor. Bu bölge petrol ve doğalgazın özellikle Çin’e yönelik geçiş merkezinde bulunuyor. Çin, Rusya ve İran’ın üçlü gövde gösterisi son derece önemlidir ve ABD’ye karşıdır. 

Doğu Akdeniz

Doğu Akdeniz, 2019’da en hızlı ısınan bir bölge oldu. Bu bölgede petrol ve doğalgaz yatakları üzerindeki sondaj ve paylaşım savaşı en etkin bir biçimde sürüyor.

Bu konuda ilk girişim Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) tarafından başlatılmıştı. İsrail, Lübnan, Mısır, Yunanistan’ın katıldığı bir koalisyon Kıbrıs’ın güneyinde münhasır bölgeler ilan ederek bu paylaşımda ilk girişimleri başlatmışlardı. Doğu Akdeniz 2020 yılının en önemli dış politika konusu olacak gibi görünmektedir.

Libya konusu

Türkiye bu konuda epeyce geç kalmakla birlikte 2019’un yaz aylarında Deniz Kuvvetleri’nin destek ve koruması altında Doğu Akdeniz’de sondaj çalışmaları yapmaya başladı.

Hemen ardından aralık ayında BM’nin Libya’da meşru hükümet olarak tanıdığı Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (Serrac Hükümeti) ile “deniz yetki alanları” anlaşmasını imzaladı. Kuşkusuz bu hareket Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de varlığını sürdürme girişimidir.

Ancak bu konu tartışmalıdır. Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti, Libya topraklarının sadece yüzde 6’sında egemenliğini kurmuş bulunmaktadır. Diğer taraftan General Hafter ise ülkenin yüzde 76’sını denetliyor.  Hafter, Kaddafi’nin eski komutanlarından olup uzun yıllar CIA’nın koruması altında ABD’de yaşadı.

Libya iç savaşında birçok ülke müdahil olarak bulunmaktadır. Ortadoğu ülkeleri, Suudi Arabistan, BAE, Mısır, Hafter’i destekliyorlar. AB içinde de Libya konusunda bölünme var. Fransa Hafter’i, İtalya Serrac’ı destekliyor.

Rusya’nın Hafter’i eylemli olarak desteklediği bilinmektedir. Kremlin’in desteklediği Wagner adını taşıyan özel bir güvenlik şirketinin keskin nişancılarla Hafter’in yanında olduğu biliniyor. Ancak Putin iki tarafla da temas içinde olduklarını açıkladı. 

Libya’ya askeri destek

2020 yılının ilk haftasında Libya’ya asker gönderme tezkeresinin Meclis’ten geçeceğine kesinleşmiş gözüyle bakılıyor. 

Bu konuda en önemli eleştirel görüş, Türkiye’nin Libya’daki iç savaşa müdahil olmaması gereği üzerinde toplanmaktadır.

Fiilen üçe bölünmüş olan Libya’da “İhvan” ya da “Müslüman Kardeşler” düşüncesine yakın olan General Serrac’a destek verilmesinin yanlış bir politika olduğu belirtiliyor. 

Rusya’nın tutumu 

Rusya, Libya’da yıkarıda belirtildiği gibi Hafter hükümetini destekliyor nitekim AKP’nin Libya’ya asker gönderme hazırlığına karşı, Rusya ilk tepkiyi Suriye’de gösterdi. Suriye merkez güçlerinin İdlib’de ilerlemesine yeşil ışık yaktı. Rusya, adeta satranç tahtasının en zayıf noktasından Türkiye’ye yüklendi. 

Kremlin Sözcüsü Peskov, 26 Aralık’ta “Türkiye’nin askeri müdahalesinin Libya’daki krizin çözümüne katkı sunmayacağını” açıkladı. Bu arada Erdoğan, Tunus’a giderek ortak bir girişim başlatmak istedi. Ancak Tunus Libya’da iç savaşa taraf olmayacağını açıkladı. Ocak ayında Türkiye’ye gelecek olan Putin’le bu konuların ayrıntılı olarak görüşüleceği kesindir. 

Bölge ülkeleriyle barış

AKP siyasal iktidarı sıkıştıkça yeni yollar aramaya çalışıyor. Dış politikada ideolojik yönelme yerine ulusal çıkarlar doğrultusunda hareket etmek gerekir. Ortadoğu ve Doğu Akdeniz satrancında yapılacak en doğru hareket, Suriye’de Esad ile Mısır’da Sisi hükümeti ile bir an önce anlaşmaktır.

Kanal İstanbul

Bir diğer tartışmalı konu Kanal İstanbul projesidir. 

10 yıllık geçmişi olan bu proje, özellikle 2019 Aralık ayında tekrar ısıtılarak siyasal gündemin ön sırasına getirildi. Kanal İstanbul teknik yönden, deprem yönünden, toplumsal, ekonomik ve siyasal yönlerden tartışılıyor ve eleştiriliyor. Ulusal çıkarlar açısından Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin kurallarını deleceği ifade ediliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu projeyi kendi prestij  projesi olarak görmektedir. Erdoğan bu projeye karşı çıkan İBB Başkanı İmamoğlu’nu da “görevini yapmayan hukuken hesabını verir” diyerek hedefe koydu. 

Erdoğan’ın bu konudaki söyledikleri şunlardır:

İstanbul seçimlerini AKP kazandı, çıkmış kanal gereksiz diyor. Bunun kararını vermek sana düşmez. Bu karar bize ve İBB Meclisi’ne aittir.

Projenin sahibi devlettir. Kurumların görevi üzerine düşeni yapmaktır. Görevini yapmayan hukuka hesap verir.

Bu sözlerin anlamı, konunun epeyce sertleşeceği noktasında düğümlenmiş olmasıdır. 

Tüm bu iç ve dış politika gelişmeleri 2020 yılının ülkemizde çok sert tartışmalara gebe olduğunu gösteriyor. 

Tüm halkımız için 2020 yılının sağlık ve esenlikler getirmesini diliyoruz. Hukuk devletinin ve katılımcı demokrasinin ve çağdaşlaşmamızın temel direği laiklik ilkesinin gerçekleşmesi dileğiyle.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Atatürk ve karşıdevrim 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları