Arif Kızılyalın

‘Saray sansürü’

02 Mayıs 2022 Pazartesi

Cumhuriyet, 30 Nisan’da okurlarının karşısına, “Saray Sansürü” başlığıyla çıktı.

AKP Sözcüsü Mahir Ünal, ama bilerek ama bilmeyerek, internet haberciliğine getirilecek düzenlemeyi itiraf etmişti.

Çoğu gazete için “kısa”, “sıradan” gibi gözüken bu haberi Cumhuriyet büyütüyordu.

Çünkü sosyal medyayı da kapsayan dijital haberciliğe gelecek “denetim” bir anlamda 2023 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucuna etki edecek, demokrasi açısından ürkütücü bir hamleydi.

Niçin mi?

Öncelikle basılı gazetelere bir değinelim. Değerli meslektaşlar darılmasın, merkez medya kendi havasında. İktidarı kızdırmamak için havadan sudan yayıncılıkla geçiriyorlar günlerini.

Erdoğan’ın kalesi görünümündeki gazetelere gelecek olursak onların görevi, olası cumhurbaşkanı adaylarından Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ı yıpratmak.

Muhalif gazeteler ise reklam ambargosu, fahiş biçimde yükseltilen baskı maliyeti, dağıtım engeli vb. ayak oyunları nedeniyle pes ettirilmek üzere (ki bir gazete basılı yayıncılık hayatından çekildi). Pes etmeyenler için de yalnızca İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin gibi büyük illerde dağıtılacak bir yapı oluşturuluyor.

İnterneti de Sayın Cumhurbaşkanı’nın ifadesiyle, “Adam ettiniz mi”, bundan iyisi Şam’da kayısı...

İşin şakası bir yana, yaklaşan 2023 seçimleri öncesi basılı ve dijital medya büyük tehlike altında. Her ne kadar bu internet sansürü “sosyal medya” ağırlıklı olarak gösterilse de gerçek plan, anahtar sözcükler üzerinden haber portallarına da sansür uygulamak. Yürürlüğe girerse 2. Abdülhamit yasaklarının dijital çağa uydurulmuş hali.

Tarihe biraz meraklılar bilir, Abdülhamit’in gemi azıya aldığı günlerde “hürriyet, vatan, millet, zulüm, adalet” gibi kelimeleri nasıl yasaklattığını.

Sakın kimse çıkıp da Danıştay ve AYM’deki vicdan sahibi hukukçulara güvenmesin. Onların da sayısı hem çok az hem de seçim öncesi aniden “izne” çıkarılabilirler!

Sonuçta bu ülkede atamalar iki dudak arasına sıkışmış durumda.

Başta CHP olmak üzere 7-8 muhalefet partisi sansür tehlikesinin farkında mı bilinmez ama Cumhuriyet, sorumlu yayıncılık görevini üstlenip bu sansür konusunun üzerine gidecek cesurca.

Cumhuriyet’in cesaretle üzerine gittiği bir konu da kurulması geçen ay Meclis’te kararlaştırılan Diyanet Akademisi. Gerçekleşmesi halinde, neredeyse bir yüzyıl sonra hem Atatürk’e hem de Cumhuriyet Devrimlerine karşı bir başkaldırı. Gazetemiz imtiyaz sahibi ve Cumhuriyet Vakfı Başkanı Dr. Alev Coşkun’un yazısıyla yeniden gündeme gelen medrese modeli akademi, laik Türkiye Cumhuriyeti için çok büyük bir tehdit. Atatürk’ü, laikliği ve çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’ni savunan herkes bu Diyanet Akademisi konusunda “taraf”ını seçmelidir.

***

Bu kadar karamsar gündemden sonra gelelim üç günlük Şeker Bayramı’na.

Gerçi hiçbirimizin bayram kutlayacak hali yok ya!

1 Mayıs tarihli gazetemizin birinci sayfa manşetindeki gibi, “Yoksulluğun gölgesinde” bir bayrama merhaba diyoruz.

Öyle bir ekonomi yönetimimiz var ki bazılarımızın otomobil kullanacağını hesaplayıp tam da bayrama bir gün kala benzin ve motorine zam yaptılar.  

Oysa bayramlar sevinç ve mutluluk kaynağı, dostluğun, sevginin doruğa eriştiği günlerdir.

Ama aç karnına bayram da olmuyor seyran da. 

Yine de gelin bir günlüğüne de olsa AKP’nin körüklediği yıpratma stratejisini bırakıp birbirimize sarılalım, özellikle de büyüklerimizin gönlünü alalım.

Cahit Sıtkı’nın, “Bayram Yemeği” şiirindeki gibi kayıplar o kadar yakın ki hepimiz için...

İyi bayramlar.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Onurlu mücadele 13 Aralık 2024
Hesap tutmadı 12 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları