Aslında TFF’nin yabancı sınırlaması kararını incelemek gerek enine boyuna. Her ayrıntıyı dikkate alsak 300 sayfalık kitap olur; Nihat Özdemir yönetiminin kararı kime danışarak aldığından başlayıp, kısıtlama ile altyapının nasıl canlanacağı, pandemi ile dibe vuran futbol ekonomisinin nasıl ayağa kalkacağı satır başları bile TFF’nin, “yasakçı” zihniyetini kevgire çevirir. Bu kararda kimlerin imzası var bakılmalı. Kulüpler Birliği Vakfı böyle bir kısıtlamayı istemiyor, teknik direktörler artılı uygulamalara karşılar, çünkü Türk mü girdi, yabancı mı çıktı hesabının kaçacağı, milyonlarca Avro ödenen isimlerin mecburen kulübede tutulacağının farkındalar. Yayıncı kuruluş hepten karşı, artık kimsenin vasati isimleri izlemek için para vermeyeceğini biliyorlar. Peki kim istedi sınırlamayı? TFF’nin profesyonel futbolcu kökenli yöneticisi Hamit Altıntop mu? Selim Soydan mı? Kim mi istedi? Ayağı topa değmemiş müteahhit, politikacı, yatırım danışmanı uzmanlar! Ya da karar sonrası, “Her şey güzel olacak” mesajı atan Türk futbol tarihinin en pahalı yerlisiyken Adana Demirspor’da 2324 TL’ye imza atan Tarık Çamdal istemiş olabilir sınırlamayı.

***

Konumuz bu değil, burada kast edilen 60’ı aşkın spor federasyonun nereye koştuğu? Yasa gereği seçilerek işbaşına gelen federasyonlar 4 yıllık görev süresini bitirmek üzere olduklarından genel kurula gitmek zorundalar. Ancak yasa yapıcıların zamanında kaleme aldıkları, “4 yılda bir yapılan olimpiyat oyunları sonrası 3 ay içinde seçim yapmak zorundadır” ifadesi Spor Bakanlığı, Spor Genel Müdürlüğü ve federasyonları belirsizliğe itmiş durumda. Pandemi nedeniyle bu yıl olimpiyat yok, ama federasyonların seçim zamanı geldi. Kimi seçim olur diyor, kimi olmaz.

Hatta Bakan Muharrem Kasapoğlu, danışman ve uzmanlarından, “Seçim yapılsın mı, yapılmasın mı” diye rapor istemiş. Bakanlık ve genel müdürlük de 2 rapor vermiş. Sandığa gidilsin diyen de var, gidilmesin 2021 olimpiyatlarına şimdiki ekipler gitsin diyen de.

Sanıyorum Sayın Kasapoğlu da Cumhurbaşkanı’na danışacak. Çünkü seçim yapar, 2021 olimpiyatlarında madalya beklenen dallar topu atar bu kez Sayın Bakan suçlanır, olmadı olimpiyatı bekleyelim der, bu kez Tokyo, “Bu şartlarda olimpiyat olmaz” der, o zaman da “Vay niye yapmadın” olur. Çık çıkabilirsen işin içinden; tabii yapılması halinde kimlerin devam edeceği konusu da sıkıntılı. 2016 seçimlerinde kriter sportif başarıyken başarısız federasyon başkanlarının yüzde 80’i devam etti; şimdi de öyle olur mu sanmam. Bakan Bey, “Eğer haklarında dava yoksa, benim kriterim başarıdır” demiş. O yüzden yüzme, masatenisi, tenis, tekvando, bedensel engelliler federasyonları görevlerini sürdüremezler, diğerlerini Tanrı bilir!