Ayşe Emel Mesci

Gün ağardı ağaracak

20 Haziran 2016 Pazartesi

Altı yıl olmuş... 21 Haziran 2010’da İlhan Selçuk’u kaybettiğimizden bu yana altı yıl geçmiş. Ama çok daha uzun bir zaman olmuş gibi geliyor düşününce. Belki de 2010’dan 2016’ya kadar yaşanan altüstlükler zaman aralığını öylesine doldurmuş ki bu yoğunluk süre olarak yansımış.
Bendeki resimlerini, imzalı kitaplarını karıştırıyorum ara sıra. “Yüzbaşı Selahattin’in Romanı”nı imzalamış bana: “Kuvayı Milliye aşkına...” demiş.

Karanlığa karşı
Keşke şu oyunu görseydi diye geçiriyorum içimden o sözcüklere bakarken. Müjdat Gezen Sanat Okulu’ndaki öğrencilerimle İKSV İstanbul Tiyatro Festivali’nin Yeni Dalga bölümü için hazırlayıp sunduğumuz oyunu. Nâzım Hikmet ve Kuvayı Milliye Destanı... Ne kadar değerli ve günümüz açısından mutlaka dikkate alınması gereken bir birliktelik bu.
Bugün karanlığa karşı aydınlık diye ayağa kalkan liseli gençlerin bildirilerinin hemen hepsinde Nâzım Hikmet’in dizelerine yer vermeleri ve aynı anda aydınlanmadan, laiklikten yana tavır almaları bir rastlantı mı?

Finaldeki sözler
Eminim İlhan Ağabey de “Kuvayı Milliye Destanı”nın gençlerle, öğrencilerle yapılmış olmasından etkilenirdi en çok ve oyunun finaline giden sözleri tekrarlardı bizlerle birlikte:
“Dağlar aydınlanıyor/Bir yerlerde bir şeyler yanıyor/Gün ağardı ağaracak/Kokusu tütmeye başladı:/Anadolu toprağı uyanıyor.”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Buzdağının altı 4 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları