Bağış Erten

Yap - boz

16 Ekim 2016 Pazar

Oynamak isteyenle oynatmak istemeyen arasında mücadele yapboza benzer. Tam olarak iç içe oturan parçaları bulursanız manzara nefis olur. Ama Türkiye’de geçerli olmaz pek. Çünkü oynatmamak bir tarz değil bir kapan gibi kullanılır. Ve neredeyse 18 takımın 10’unun genel karakteri budur. Diğer takım didinir, çabalar ama genelde dayak yer. Sonra bir gol olur. Her şey çözülür. Keçiboynuzu liginin önemli hassasiyetlerinden biridir bu.
Ama dün onlardan birini izlemedik. Tersine yer yer yapboz gibi birbirine oturan bir dinamik vardı sahada. Mücadele görmek isteyen de, hızı sevenler de, pas trafiğinden hoşlananlar da mutsuz olmadı. Tamam bize özgü aksaklıklar yüzünden arada oyun çok sündü. Kontrollü olma kaygısı tempoyu çok düşürdü. Ama olsun. Buna da şükür.

Oyunu dikte etmek
Maçın akışı bu iki karakter arasında salındı durdu. Tartıyı belirleyen oyunu kimin dikte ettiğiydi. Önce Galatasaray istediklerini yaptı. Ligin en zor pozisyon veren takımını ilk 12 dakikada 3 kere salladılar. Birisi de gol oldu zaten. Bu bölümde Sarı - Kırmızılılar pas yollarında hızlı, akışkanlıkta son derece başarılıydı. Ama ikinci golü atamadılar ve bu yüzden ritim sazlarda gevşeme oldu. O zaman da sahneye ev sahibi çıktı ve maçta mücadele kipine geçildi. Artık Gençlerbirliği ısırmaya başlamıştı. Karşımızda bir Bundesliga takımı inatçılığı ve takipçiliği vardı. Ama yaratıcılıkları son derece kısıtlı olunca pek bir imkan bulamadılar.
İkinci devre ilk devreden kaldığı yerden bağlandı. G.Birliği güç musluklarını iyice açtı. Oyuna hükmetmeye de başladılar ama biraz verimsizlik biraz beceriksizlik, ama en çok da Muslera yüzünden gol gelmedi. Son bölümde sonunu iyi bağlama mücadelesi izliyorduk artık. Bunu başaran konuk ekip oldu. Böylece Galatasaray bu sezonun kıymetli puanlarından birini daha aldı. Bu tip maçları kazanmayı da öğrendiklerine göre belli ki eylemleri sürecek.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bu sezon o sezon değil 2 Eylül 2018
Herkes biliyor 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları