Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Biyolojik Pasaport
Aslında her şey, 1988’in Mayıs ayında, Fransız polisi ile gümrük görevlilerinin, Fransa Bisiklet Turu’na katılan takım doktorlarının çantalarında sporcuların kullanımına yasak maddeler bulmasıyla başladı. Avrupa Konseyi’nin Anti-Doping İzleme Grubu devreye girdi. IOC’den bağımsız WADA kuruldu. UNESCO ile sözleşme imzalandı. Dopingle mücadelenin üye ülkelerce kabulü için ‘Kopenhag Deklarasyonu’ yayımlandı.
\nZaman içinde yaşanan gelişmeler, bisiklet sporunun gözde yarışlarına sponsor olan büyük şirketler ile televizyon yayıncılarını da rahatsız etti. Kirli sporu ve sporcuları desteklemek istemediklerini sıklıkla dile getirmeye başladılar. Gelirlerini ve marka değerini düşürmek istemeyen Uluslararası Bisiklet Birliği (UCI-Union Cycliste Internationale) yapıldığı bilinen ancak tespit edilemeyen kan dopingi üzerinde araştırma başlattı.
\nBilim insanları, vücuttaki dengeden yola çıktı. Kandaki 12 parametrenin parmak izine benzer kişisel farklılık yarattığını belirledi. Değişik tarihlerde alınmış örneklere ait değerlerin (Hemoglobin, retikülosit değerleri gibi...) belirli bir denge içinde seyretmesi gerektiğini tespit ettiler. Dengenin ancak dış etkenlerle değişebileceğini yüzde 99 oranında ispatladılar. Ardından yüzlerce atlete ait binlerce örnek topladılar, analiz sonuçlarını kayıt altına aldılar. Her sporcuya ait bilgi ve değerleri içeren dosyaya ‘Biyolojik Pasaport’ adını verdiler. Sonuçta, 2008’den günümüze kadar geçen sürede kan dopingi yapan sporcuları belirlemeyi başardılar.
\nAlemitu Bekele de incelenen atletlerden biri. 2009-2010 yılları arasında alınan kan örneklerine ait değerleri karşılaştırılmış ve dışarıdan bir müdahale olduğu saptanmış. Savunması, rutin prosedüre uygun olarak birbirlerinden habersiz ve bağımsız üç ayrı uzman tarafından okunmuş; reddedilmiş. İncelemenin kanındaki değerler üzerinden yapılıyor olması nedeniyle Avrupa şampiyonu olduğu sırada ve o dönemde verdiği idrar analizlerinin negatif sonuçları önem taşımamış.
\nSorun; Bekele’nin ceza almasıyla çözülmüyor. IAAF, o yıllarda kazanılmış bütün madalya ve ödüllerin iadesini bekliyor. Bu durumda sporcumuzun yanı sıra onu antrene edenler ile yönetmelik kapsamında nemalananlar da aldıkları para ya da altınları iade etmek zorundalar. Yani durum başta federasyon yetkilileri olmak üzere emeği geçen(!) herkes için karışık.
\nBu arada, kısa bir süre içinde idrar ve kan analizlerinin yanı sıra hormon değerlerinin de inceleme ve takip altına alınacağını belirtmekte yarar var. İşler zorlaşıyor. El âlem dopingle mücadeleyi ciddiye alıyor. Bilimsel bazda çaba harcıyor.
\nArtık yapılması gereken, dopingle mücadelede atılan adımları ve yapılan çalışmaları komedi olarak nitelemek ya da insan haklarından dem vurmak yerine Türk sporunun ve sporcusunun da aynı safta, benzer kararlılıkla yer almasını sağlamak. Belirtelim, bu hizmette kimseye para pul dağıtılmıyor; temiz sporculara sahip olmanın onuru ülkeye mal ediliyor.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi