Barış Doster

Hayat pahalılığı ve vergi sistemi

08 Haziran 2022 Çarşamba

Dolar 17 liraya, Avro 18 liraya yaklaşırken TÜSİAD da zoraki bir açıklama yaptı. Halkın zamların altında ezildiği, yoksulluğun, işsizliğin, pahalılığın dayanılmaz hale geldiği bir süreçte, ekonomi politikalarını tartışırken, vergi sistemini de tartışmak gerekmez mi? Gerekir. Hem de bankaların net kârını bir yılda yaklaşık beşe katladığı bir ortamda, vergi politikalarını öncelikle tartışmak zorunludur.  

Bilindiği gibi,vergi sisteminde ideal olan, kişi ve kurumların gelirleri ölçüsünde vergi ödemesidir. Vergi ödemede de iki yol vardır; doğrudan vergi, dolaylı vergi. Ülkemizde toplanan vergilerin kabaca dörtte üçü, dolaylı vergilerden oluşur. Bu oran, OECD ülkelerinde yüzde 30 dolayında, ABD’de yüzde 20’nin altındadır. Peki, durum buyken, yıllardır ülkemizde gerçek anlamda, köklü bir vergi düzenlemesi niçin yapılmaz?  

Çünkü vergi düzenini kapsamlı olarak değiştirmek, siyasi partilerin işine gelmez. Çünkü dolaylı vergilerle, vergi yükünü geniş halk kesimlerinin, emekçilerin, emeklilerin sırtına yüklemek, sistem partilerinin tercihidir. Çünkü gelir dağılımındaki adaletsizlik, toplumsal eşitsizlik, sınıfsal uçurum, işsizlik, üretimsizlik kökleştikçe, kalıcılaştıkça, kurumsallaştıkça, siyasi partiler bu yapıya hemen ayak uydururlar. Liderleri, vitrinleri, programları, hedefleri, hatta örgüt yapıları, buna göre şekillenir.  

VERGİ POLİTİKALARI VE TOPLUMSAL BARIŞ  

Ülkemizde iktidarlar kaynak arayışına girdiklerinde, akıllarına dış borç almak, özelleştirme yapmak, zamlarla, dolaylı vergilerle faturayı emekçilere, yoksullara, işsizlere kesmek gelir. Bu konuda merkezin sağıyla solu arasında fark yoktur. Vergi politikalarında köklü bir değişime gitmeyi göze alamazlar. Çünkü bunu göze almak, teknik bir tercih değildir. İdeolojik, sınıfsal bir tercihtir. Kimden, nasıl, ne oranda vergi alınacağı; vergi oranlarının nasıl saptanacağı; servet vergisi alınıp alınmayacağı; doğrudan ve dolaylı vergilerin ağırlığının nasıl, hangi sınıflar lehine düzenleneceği; kayıt dışı kişi ve kurumların gelirlerinin vergi sistemine nasıl alınacağı; kaynakların öncelikle hangi sınıflar için harcanacağı; hep ideolojik tercihlerle ilgilidir.   

Vergi kaçırmanın, son yılların moda deyimiyle “vergiden kaçınmanın” önüne nasıl geçileceği, bunlarla nasıl mücadele edileceği sorusu da zor bir sorudur. Çünkü yanıt ideolojiktir. Bu konuda kararlı, tutarlı, yürekli bir mücadele gerekir. Geçmişte, “Nereden buldun” sorusunu soran siyasetçilerin, gazetecilerin, hukukçuların ödedikleri ağır bedeller, belleklerdedir. Türkiye’de kayıt dışı ekonominin üretimde, istihdamda, vergi kaçağındaki büyüklüğü, devlet açısından gelir kaybına, toplumsal açıdan gelir adaletsizliğine, özel sektör açısından rekabette eşitsizliğe sebep olmaktadır.  

Bütçedeki açığı, dolaylı vergileri artırarak kapatmaya çalışmak, vergide adalet ve eşitlik ilkesinden uzaklaşmak, ulusal birliği ve toplumsal barışı da zedelemektedir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları