Para hırsı, yaşama saygının önüne geçerse...

Para hırsı, yaşama saygının önüne geçerse...

09.02.2023 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Türkiye nefesini tutmuş bir şekilde enkazların altından yükselen -ya da yükselemeyen- feryatların acı hikayesini izleyip can kurtarmaya çalışıyor. “1939 Erzincan depreminden bu yana Cumhuriyet tarihinin en büyük felaketi” deniliyor. Ben ömrümde, ana deprem kadar güçlü artçılar yaşandığını hiç duymadım. Zaten doğada artık bildiklerim yanıldıklarıma yetmiyor, mesela son iki yıla kadar gök gürültüleri ile gelen kar yağışı da hiç görmemiştim! Bunları görüyorum, duyuyorum, öğreniyorum; birden enkazların altında bekleyen belki yüz binlerce insan olduğunu düşünüp kahroluyorum, korkudan nefesim kesiliyor. Şu anda gerçekleri konuşmaya korkuyoruz. Binlerce enkaz demek aylarca sürecek bir yıkım kaldırma çalışması ve kaybettiklerimizin sayısını sürekli yukarıya taşıyacak aylarca sürecek bir felaket demek… Şu anda anneler, babalar, kardeşler, eşler, çocuklar, yeğenler, yakın arkadaşlar herkes içi kan ağlayarak birbirini kurtarmaya çalışıyor. İnsanlar bilgisayar karşısında, cep telefonu elinde birbirlerini haberdar ederek enkazlar bölgesine vinç, iş makinesi yollamaya çalışıyor. Kim bilir maalesef şu anda birbirlerini enkaz altından çıkarabilmek için uğraşan kaç kişi var… Ben bu makaleyi yazarken neredeyse 66 saat geçti depremin üzerinden... ve enkaz altında geçirilen korkunç dakikaların, saatleri üstüne bir de sert kış şartları ekleniyor, her an daha da zorlaşıyor her şey…

Ben bu satırları yazarken, canım kardeşim, dayanışma ortağım, Sanatçılar Girişimi’nin sözcülerinden Orhan Aydın, Hatay’da hala enkaz altında olan kızına ulaşamadı. Orhan ile belki on kez konuştuk; güzel kızı Eylem’in bekleyişte ve direniyor olması için dua etmekten başka bir şey gelmiyor elimden… Ben bu satırları yazarken Orhan kızının göçen binasına ulaşmış ve onu kurtarma operasyonunu yerinde takip ediyordu. Umarım en kısa zamanda güzel haberlerini alacağız.

Duyduğumuz şeylere inanamıyor ama maalesef şaşırmıyoruz da… Özel kişiye ait vinç veya iş makineleri üstünden alınan paralar, yurtdışından gelen yardım ekiplerinin bürokrasiye takılarak zaman kaybetmeleri, enkaz altında canıyla uğraşan, canlarını merak eden kişilerle dalga geçen ahlaksızlar… Tabii biliyorsunuz bir de Ankara’da hükümet kararı ile alınan Twitter’ı yavaşlatma veya durdurma kararı var. Emin olun şu yaşadığımız son kritik saatlerde insanların birbirine yüksek sesle yaşam ve göçük ikazları, bilgileri geçebilecekleri en önemli mecrayı kapatan zihniyet, çok merak ediyorum kendisini nasıl savunmayı tasarlıyor? Bu olayı da yine bir can kurtarma sahasında, tarihte alınmış en kabul edilemez kararlar arasına koyuyorum. Allah akıl fikir versin.

Ayrıca yakın geçmişimize dönersek, mesela, mahallelerde yer alan deprem toplanma alanlarının levhalarının kaldırılıp imara nasıl açıldığına ben anlam veremiyorum, kimler bunu yapmaya cesaret ediyor bilemiyorum! Dün yine gündeme geldi, 17 Ağustos 2022 tarihli TMMOB açıklamasında “17 Ağustos Depremi'nin üzerinden 23 yıl geçmesine rağmen iktidar rant ve talan politikalarına hız kesmeden devam ediyor. Bütünlüklü olmayan, bilim ve tekniği dışlayan politikalar nedeniyle afetler cinayete dönüşmeye mahkûmdur. İktidar ise bilim ve meslek çevrelerince ortaya konan risk ve afet yönetim planlarına ilişkin görüşleri dikkate almamaya devam ediyor. Önlem almak bir kenara dursun imar aflarıyla riskli ve kaçak yapılara meşruiyet kazandırılmaya devam ediliyor. Denetim hizmetleri piyasa koşullarına terk ediliyor” demişti, ne değişti?

AFAD’a yüklenmek kolay, ama AFAD’ın imkânları ne kadar acaba? Mesela bu ülkede AFAD’ın bütçesini 2.3 milyar TL olarak saptamışız ama Diyanet’in bütçesi 36 milyar küsur! Yani cenaze kaldırma işlemlerimize, cenazeyi engelleme yani insan kurtarma işlemlerinden 16 misli daha çok fon ayırmışız. Peki, AFAD’ı emanet ettiğimiz kişinin kurtarma sahalarında ve operasyonlarında ne kadar deneyimi var, bir de ona bakmak lazım değil mi? Ben size söyleyeyim: AFAD’ın başındaki kişi imam hatip lisesi çıkışlı, üniversitede temel İslam bilimleri bölümünden mezun, Türkiye Diyanet Vakfı genel müdürlüğü ve Diyanet İşleri Başkanlığı müşavirliğinden geliyor. Şimdi lütfen siz oturup karar verin, Türkiye gibi yalnız deprem değil her türlü felaketle iç içe yaşayan bir ülkede, sizce bu uygun bir geçmiş oluşturuyor mu? Hatay Belediye Başkanı sevgili dostumuz Lütfü Savaş defalarca röportaj vermiş ve her an deprem olursa neler yaşanacağına anlatmış, ama hiç kimse bir diyalog veya yardım eli uzatmamış. İnşaatlar nasıl yapılıyorsa artık, hastanelerimiz depremlerde duvarları ilk çökenler arasında olabiliyor, gözlerimize inanamadan bunları okuyoruz.

Deprem sonrasında hemen kullanılması gerekli binaların (Hastaneler, dispanserler, sağlık ocakları, itfaiye bina ve tesisleri, PTT ve diğer haberleşme tesisleri, ulaşım istasyonları ve terminalleri, enerji üretim ve dağıtım tesisleri; vilayet, kaymakamlık ve belediye yönetim binaları, ilk yardım ve afet planlama istasyonları) bina önem katsayısı 1.5 yani en yüksek derecededir. Hastanenin bile inşa malzemesinden çalan müteahhitler var da, devletin denetimi nerede!

Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Dairesi, Devlet Su İşleri, Kandilli Rasathanesi ile Fırat Üniversitesi işbirliğince hazırlanan raporun haricinde, TMMOB ve Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şükrü Ersoy’un tüm uyarılarına rağmen Hatay Havalimanı’nı yapanlar şimdi anladılar mı acaba bilimin önemini! Çöken yollar ve oluşturdukları sürrealist uçurumlar yüzünden yardım kamyonları giremiyor şehirlere!

Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu, Halk TV’de açıklıyor, "Yeni gelişen teknolojiler var. Hatay’da hastaneler ciddi hasar görmüş. Yeni teknolojiler var böyle durumlarda hizmet vermeye devam etmesi için. Deprem yalıtımı diyoruz. Maliyet artışı cüzidir. Hatay Dörtyol, Osmaniye Merkez, Elbistan Merkez hastaneleri. Buralara deprem yalıtımı yapıldı. Buralarda hiç hasar yok çalışmaya devam ediyorlar. Bunun gibi yeni teknolojiler yapılmalı. Bizim bunlara ihtiyacımız var. Riski azaltmamız gerekiyor. Yönetmelik kullanarak bina yapmayı beceremiyoruz. Kentlerde yaşamayı öğrenemedik. Risklerin farkına varacaksanız."

Mesela, Japonya bildiğiniz gibi en büyük deprem bölgesi. 2008 yılında Japonya’yı ziyaret ettiğimde evinde kaldığımız arkadaşımızın binası zangır zangır sallanıyordu… Bu, ne onun ne de diğer misafirlerin umurunda değildi, içkilerini içmeye devam ettiler. Çünkü bina dayanıklı bir taş gibi yapılmış, 8.0 Richter ölçeği bile hiçbir şey yapmıyor. Peki biz de deprem kuşağındayız, harpte yıkılmış mahvolmuş Japonlardan bu konuda 80 yıldır bir ders alamadık mı?

Özetle para hırsınızdan arınıp inşaat bütçenizi yüzde 5-10 arttırsanız, bu kadar canın vebalini taşımayacaktınız! Para hırsınız, yaşama olan saygınızın katbekat önünde, yazıklar olsun size!

Yüksek inşaat mühendisi Mustafa Raşit Özmen ise “1999 deprem sonrası yapılan yönetmelikten önce de deprem şartnamesi vardı. 99 sonrası yönetmelik, öncesine göre çok daha sıkı kurallar içeriyor. Buna rağmen, 99 öncesi şartnameye uygun yapılan binalardan ayakta kalanlar olduğu gibi, 99 sonrası yönetmeliğe uygun olması gereken binalardan yıkılanlar var. Yani asgari kurallara uyulan binalar, en azından ayakta kalıyor” diyor. Dönüyoruz TMMOB’nin açıklamasına, yönetmelik çıkarmakla olmuyor, denetlemek lazım, bilime saygı duymak lazım!

Ateş düştüğü yeri yakıyor! Aklım Orhan Aydın’da, aklım akrabaları veya en yakın arkadaşları enkaz altında olanlarda…

Ayrıca bir diğer arkadaşım Haluk Levent’le ne kadar gurur duysam azdır, o ve ekibi en önemli yerlerde en derin yaraları sarmaya devam ediyor.

Ne olur biraz şans, biraz direnç, biraz umut... Şimdi doğru odaklarla organize olma, yardım taşıma, vinç yollama zamanı…

Yazarın Son Yazıları

CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025
Tarih nedir, ne değildir?

Tarih nedir, ne değildir?

Devamını Oku
06.03.2025