Günlerdir bir tartışma.
Ana muhalefet genel başkanı, dört bakanla ilgili rüşvet aldıkları iddialarını içeren dosyayı neden sonra incelemeye başlayan Meclis komisyonundaki ifadeleri basının yazmasını engelleyen mahkeme kararına -haklı olarak- taktı kafayı.
Gittiği her yerde bu konuya değinen, ufacık bir hatayı hani sen ben yapsak pek önemsenmez ama koskoca bir parti genel başkanı bu hatayı yapınca, insanın, yahu bu adamın partisinden mahkemeye yasak kararını kimin aldırdığını öğrenip başkanını uyaran tek bir Allah’ın kulu yok mu diyesi geliyor.

***

Zira Genel Başkan, Meclis’in haysiyetini korumakla görevli Meclis Başkanı’nı, dört bakanın ifadelerinin basında yer tutmasına mahkemeye başvurup yasak kararı alan kişi diye yerden yere vurdu günlerce.
Başkan Çiçek de dört bakanın sorgusunun basında yer almasını engelleyen mahkeme kararını ben aldırmadım diyen yazılı bir açıklama ile Genel Başkan’ı yalanlamaz mı?
Siyaset dünyamız tabii medyamız olur böyle vakalar diye üstelik içinde haberden çakan gazeteciler de var; hele biri PM’ye basınla ilgilensin diye Genel Başkan’ın seçtiği gazeteci..
Daha daha? Partide, medyada öyle şöhretli olanlar da var ki, seçim geliyor, aman partim daha çok oy alsın diye, tabii illaki vekillik korunsun diye gazetecilik dışında başka alanlarda ter döküyorlar.
Genel Başkan da gazetelerde yer alan, kulağına çalınan yanlış bilgileri essahmış gibi diline doladı ve işte koskoca bir muhalefet partisinin genel başkanı bir mahkeme kararını kimin aldırdığından bihaber yalan yanlış haberlere dayanarak yeri göğü sarsan, TV haberlerinde yer alan öyle konuşmalar yaptı ki... ben hayranlıkla izledim ve ...
...mahkemeden aldığı yasak kararıyla dört bakanın soruşturma komisyonunda verecekleri ifadelerin basına sızmasını engelleyenin AKP’li komisyon başkanı Bay Köylü olduğu; soruşturmanın selameti için yasak kararı aldırdığı ortaya çıkıverince...Genel Başkan’ın gazete haberlerine dayanarak muhalefet yaptığı da kanıtlanıverdi.
Pek çok kez benzeri yanlış bilgileri içeren konuşmalara eh bu kez kurban olmadığına inanarak, Genel Başkan’ın kılıcını çekerek ne yazık ki yanlış hedefi vurmasının yine bende yarattığı hayal kırıklığıyla maalesef bu satırları yazmak zorunda kaldım.

***

Bu iktidar halkın gerçekleri öğrenme özgürlüğünü mahkeme kararıyla yasaklamayı hukuk devletinin gereği sayıyor.
Dört bakanla ilgili yasak kararını soruşturma komisyonu başkanı neden aldırmış?
Dört bakanın rüşvet olaylarını, AKP iktidarının eski-yeni başbakanları, rüşvetin halk indinde parti itibarına vurduğu darbenin izlerini örtmek ve dört bakanı savcılıklardan Meclis komisyonuna uzanan süreçte artık ayyuka çıkan marifetlerini silmek için elinden gelen her şeyi yapıyor.
Savcıları değiştiriyor. Soruşturmanın delillerini toplayan polisleri de susturuyor ve...
...rüşvetin 4 kaynağını sorgulayacak olan komisyonla ilgili vatandaşın haber alma hakkına mahkemeden aldığı yasak kararı ile darbe indirmekle yetinmeyen komisyon başkanı...
...yasak kararına gerekçe olarak “bakanların artık (sokağa düşen ) şöhretlerini korumayı” göstererek siyaset etiğine de, zaten rüşvet ve yolsuzluktan malul partisine onarılmaz tarihi yeni bir darbe daha vuruyor.

***

Bu ülkedeki, sözüm ona demokrasi ne kadar talihsiz bir demokrasi.
Zira şu yıla kadar zaten ülkede her konudaki yasakçı, zorba bir kafayla babasının armağanı bir oyuncak gibi oynayan adamı halkımız başbakanlığında desteklediği yetmiyormuş gibi tuttu cumhurbaşkanı seçti.
Cumhurun başkanı olacağı sanısıyla hâlâ başbakan ve partisinin genel başkanı olan RTE, yine söyledikleriyle içeride ve dışarıdaki geniş ve etkili tepkiyle karşılaşınca kıvırıyor. Kadın erkek fitraten eşit olamazlar, kadın kadına bu eşitlik söz konusudur demeye başladı.
Şimdi de iç ve dünya gündeminde illaki kalayım diye esnaf hem polistir hem yargıç falan demeye başladı.
Hadi kaldırın ellerinizi havaya; bize yıllardır reva gördüğün eziyetten, gece aklına geleni sabah söyleyenden kurtuluş yolunu halkımıza göster, demeyi deneyin isterseniz.
Umut bu ya; belki 2015’te bir sonuç alır, rahatlarsınız!