Bir sihirli değnek, bir mucize! İşler sarpa sardığında hep bir ‘küllerinden doğmak’, bir destan yaratmak arzusu var hepimizde. Söz konusu futbol ve Galatasaray ise bununla en özdeşleşen isimse şüphesiz Fatih Terim! Çok da şaşırmamalı. Sonuçta ne bir teknik ne de bir taktik olan ‘come back-geri dönüş’ü, Türk futbolunun ‘alametifarikası’ haline getirmiş bir isimden bahsediyoruz! Haliyle Tudor’un Malatya faciasının ardından G.Saray’ın fazla da bir arayışa girmeden ‘sine-i Terim’e dönmesi çok da sürpriz değil. Fatih Terim’in gelişinin sahadaki en önemli yansıması ‘reaksiyon.’ Henüz 8. dakikada Maicon’un faulü sonucu verilen ve Jahovic’in ağlara yolladığı bir penaltı nedeniyle geri düşen G.Saray, sezon başından beri belki de ilk kez hızlı tepki veriyor. 10 dakika boyunca oynamasına izin verdiği Göztepe’yi bu dakikadan itibaren sahasından çıkmamaya mahkûm ediyor. Hızlı ve temposunu düşürmediği bu oyunun meyvelerini de önce 19. dakikada müthiş bir Gomis - Rodrigues işbirliği sonucu gelen Rodrigues’in golüyle; ardından da 53. dakikada Feghouli’nin asistini ustaca tamamlayan Yasin’in kafa golüyle topluyor. 70’te de Maicon’un serbest vuruştan gelen mükemmel golü ekleniyor. Burada bir parantez açıp yediği 3 gole rağmen Göztepe’nin ‘kaderine razı’ takımlardan olmadığını belirtelim. Hem verilen taktiği hatasız uygulamaya hem de G.Saray’ın boşluklarını yakalamaya çalışıyorlar. Ancak yeterlilik sınırları, G.Saray’ın tutkulu ve tempolu oyununun başladığı noktada bitiyor. Daha imzayı atar atmaz artık aurasından mıdır, ayağının uğurundan mı bilinmez, ezeli rakiplerin toplam 5 puan kaybetmesiyle işbaşı yapan Fatih Terim, bu ilk galibiyetle yönetime ‘Tamam, bende!’ güvenini veriyor.