Terimler üzerine - 1: Dinci ile dindar farkı

09 Kasım 2021 Salı

AKP, oy kaybettikçe ve iktidardan düşeceği belli oldukça Diyanet İşleri Başkanı’nı her konuda öne çıkarmaya ve dini istismar eden eski demagojik söylemlerini yeniden kullanmaya başladı.

Bu konuda geçmişten çok örnek var.

Örneğin AKP yandaşı olarak bilinen Hayrettin Karaman “Tarif ve hüküm bakımından yolsuzluk hırsızlık değildir” dediği 21 Aralık 2014 tarihli makalesinde şöyle yazmıştı:

“Şu halde yolsuzluk da ayıp, günah ve suç olduğu halde tarifi ve hükmü bakımından hırsızlık değildir, hukuki sonuçları ve cezası farklıdır.”

***

Son günlerde AKP’li politikacıların da yeniden dinci (dini değil) söylemleri kamuoyunun dikkatini çekmeye başladı.

Örneğin kaybettikleri İstanbul seçimleri sırasında “Hiçbir şey olmamışsa bile kesin bir şeyler olmuştur” sözleriyle belleklere kazınan AKP Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, Erdoğan’ı iktidarda tutmanın ve onun yaptıklarının bizim sevap hanemize yazıldığı konusunda şöyle konuşmuş:

“20 yıl Recep Tayyip Erdoğan’ı iktidarda tutmak ve onun yaptıkları sebebiyle sevap hanemize bir şeylerin yazılıyor olması çok büyük bir şey.

Bu, liderimizi siz ve biz oylarımızla orada tutmasaydık olmazdı.

Biz de oylarımız ile Tayyip Bey’e destek verdiğimiz için hanelerimize sevap yazılmaya devam ediyor.”

***

Aslında eski bir tarihte verilmiş olan sözde bir fetva(!) da tam bu sırada yeniden gündeme geldi:

İnternet sitesinde, kızının Alevi bir delikanlı ile evlenip evlenemeyeceğini soran bir anneye verdiği yanıtta, dini inançları AKP’nin çıkarlarına uygun olarak yorumlayan Hayrettin Karaman, “o genç” için “Sünni bir kız evlenemez” demiş:

“Eğer bilerek Aleviliğini koruyorsa, Alevilere ait olup İslam ile bağdaşması mümkün olmayan inançları ve uygulamaları muhafaza ediyorsa o genç ile Sünni bir kız evlenemez.”

***

Sanıyorum, dini inançları siyasette, iktidar için istismar eden politikacıları ve sözde din adamlarını(!) gerçek dindarlardan ayırmanın en iyi yolu “dinci” ile “dindar” arasındaki farkları vurgulamaktır.

***

Dinci için siyaset, sadece din açısından önem taşır...

Dindar için siyaset, bağımsızlık, demokrasi, adalet gibi kavramları da içerir.

Dinci için din, siyasette araç olarak kullanılmalıdır.

Dindar için din, siyasette araç olarak kullanılmaz.

Dinci, tüm devletin din esaslarına göre örgütlenmesini bekler...

Dindar, devletten tüm vatandaşların inançlarını korumasını bekler.

Dinci, farklı inanç ve düşünce sahiplerinin “katlini vacip görür”...

Dindar için, tüm inanç sahipleri ve hatta inanmayanlar bile saygındır.

Dinci, nefret ve kin doludur...

Dindar, sevgi doludur.

Dinci, katıdır, bağnazdır, peşin yargılıdır...

Dindar, hoşgörülüdür.

Dinci, ne kul ne insan ne de vatandaş olarak makbuldür...

Dindar, hem kul, hem insan, hem de vatandaş olarak makbuldür.

Dinci, işine gelirse şiddeti bile destekler...

Dindar, her durumda, kesinlikle öşiddete karşı çıkar.

***

Dini inançları kötüye kullanan, istismar eden demagog politikacılar, güya “dindarlara”, ama aslında “dincilere” yönelirler...

Kullandıkları “nefret söylemleri” “dindarları” “dinciliğe” teşvik eder...

Toplumu böler...

Demokratik Rejimi tahrip eder.

Bütün mutekit, mütedeyyin insanlar yani dindarlar, bu dinci demagogların tuzaklarına karşı dikkatli olmalıdırlar.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yumuşama aldatmacası 5 Mayıs 2024
1 Mayıs 2024 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları