Hepimiz Yalan Makinesi Olduk...

29 Aralık 2014 Pazartesi

Prof. Dr. Nevzat Tarhan “Türklere özel yalan makinesi” yapacaklarını açıklamış. Aslında çok yerinde bir girişim. Çünkü bizim doğru-yalan cetvelimiz Batı normlarına göre hazırlanmış “Yalan Makinesi” yazılımlarına uymaz. Batılının “yalan” kabul ettiği pek çok şey bizim için “doğru”dur. Bizim “doğru” kabul ettiği-miz pek çok şey de Batılı için “doğru kabul edilemez”dir. Örnek pek çok ya.
Hadi bakalım, “yalancı şahit” olayını gel de Batılıya anlat. Boşanma davalarının ısmarlama “yalancı şahitleri” olmasa dava sonuçlanmaz. Yalancı şahit çıkar, herkesin gözüne baka baka yalan söyler, bu yalanlar da doğru kabul edilir de dava sonuçlanır.
Okul müdürü son sınıf öğrencilerine “gidip rapor alın da sınavlara hazırlanın” der. Öğrenciler de gidip “sahte doktor raporu” alırlar. Tayini çıkan memur gidip “doktor raporu” alır, gitmesini geciktirir. “Doktor raporu” cankurtaran simidi gibidir, doktor da ne yapsın alışılmışın dışına çıkmaz, raporu verir.Meşrulaşmış ortak bir yalandır bu.
Öğrencinin kopya çekmesi hiç de sahtecilik sayılmaz, öğrencilik döneminin zekâ belirtisi kabul edilir, yıllar yılı övünerek anlatılır.
Naylon fatura bizim icadımızdır. Ortada hiçbir işlem yokken bir fatura alınıp parası cebe indirilir. Kurnazlıktır, zekâvet sayılır.
Yıllar yılı “hayali ihracat” ile zenginler yaratıldı. Dürüst insanlar düşük gelirlerle artan fiyatlar arasında ezilirken sahtecilerin zenginliği aynı dürüst insanlar tarafından hayranlıkla izlendi.
Böyle böyle sevgili dostlar, “yalancı sahtekâr iş bilir”ler toplumun “akıllı becerikli insanları” sayılırken dürüstlükle işini yapan yurttaşlar “enayi, aptal, beceriksiz” durumuna düştüler. Dahası, kendileri de kendilerini öyle kabul ettiler.
Daha sonrası da artık hepimizin bir “Yalan Makinesine Dönüşmesi” ile tamamlandı.
Artık hepimiz, yetkililerin her demecini, dinlediğimiz her haberi, okuduğumuz her satırı kuşku ile karşılıyoruz, altında ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz.
Artık kimseye, hiçbir şeye, birbirimize bile güvenmiyoruz, inanmıyoruz.
Nasıl güvenelim, nasıl inanalım?
AKP hükümetinin dört bakanı “yolsuzluk, rüşvet, yasadışı işler yaparak gelir sağlama”
ile suçlandı. Sonuç; yalanlandı, yalanlanıyor, yalanlanacak. Tak “Yalan Makinesi”ne, sonuç; iddialar doğru.
Ortaya çıkan para dolu ayakkabı kutuları, para sayma makineleri, konuşma tapeleri. Yalanlandı, yalanlanıyor, yalanlanacak.
Tak “Yalan Makinesi”ne. Sonuç; iddialar doğru.
Böyle yalan makinesi olur mu?
Yapalım bir Türk yalan makinesi. Bakalım sonuçlar ne oluyor? Bakanlar ne diyorsa onlar “doğru”. Başbakan ne diyorsa “dosdoğru”. Cumhurbaşkanı ne diyorsa “en doğru”. Bitti gitti. Bu sonuçlara inanmazsanız kendi “Özyalan Makinesi”ne başvurun.
“Özyalan Makinesi”, kendi vicdanınızdır.
Bakın bakalım, yalanlardan vazgeçerseniz, bu ülkede hayatınız nasıl değişecektir? Bakın bakalım, olan bitene katlanabilecek misiniz? Bakın bakalım, içinde yaşadığınız sistemi içinize sindirebilecek misiniz? Bakın bakalım, ekranda gördüklerinize da-yanabilecek misiniz? Bakın bakalım, rahat rahat yaşayabilecek misiniz?
Eğer bunları yapamayacaksanız,
Siz gelin, yalanları doğru kabul edin,
Doğruları da yalan sayın,
Milyonlar nasıl yaşıyorsa siz de öyle yaşayın.

***

Eğer böyle yaşamak istemiyorsanız, ki istemeyin, Ayağa kalkın, yalanları yalancıların yüzüne
vurun,
Yalancılardan hesap sorun,
Gerçek hayatınızı yaşayın…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çalınan gelecek!... 29 Nisan 2024
Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları