Kazanırken kaybetmek

10 Mart 2024 Pazar

Nelson Mandela’nın meşhur bir sözü var, “Ben ya kazanırım ya da öğrenirim” demiş. Yenilginin çok öğretici olduğunu bundan güzel anlatan bir başka cümle yoktur herhalde... Hep söylüyorum, sporda kazanmak, hele kötü oynayıp şans faktörüyle veya rakibin ufak tefek hatalarıyla kazanmak uzun vadede büyük bozgunlara yol açabilir. Hepimiz insani zaaflara sahibiz. Kazanınca seviniriz, havalara uçarız. Ayaklarımız yerden kesilir, gerçeklerden uzaklaşırız. Dolayısıyla hatalarımızı görmeyi, onlardan ders çıkarmayı ihmal ederiz. “Zafer sarhoşluğu” diye bir deyim vardır mesela... Ama yenilginin sarhoşluğu olmaz. İçine oturur insanın... “Nerede yanlış yaptım?” diye döner döner sorarsınız. Antrenörseniz kaybettiğiniz maçları daha çok seyredersiniz. Hatalar oradadır, düzeltilmeyi bekler. Bir sonraki maç, gelecek hafta, gelecek ay...

Dikkatle izleyince görürsünüz; benzer hatalar kazanılan maçlarda da yapılmıştır aslında. Fakat galibiyet kocaman bir yorgan gibi örter bütün yanlışların üstünü.

İzlanda ile oynadığımız ve son saniye basketiyle galip geldiğimiz Eurobasket eleme maçı, bunun en canlı örneği. Yeni devşirmemiz Tarık sağolsun, o günü kurtardı (hakkını yemeyelim, kaybettiğimiz İtalya maçında da çok iyi oynamıştı). Skorborda bakılırsa kazandık ama bugün serin kanlı düşününce “Acaba kaybetsek daha mı iyi olurdu, belki aklımızı başımıza devşirirdik” diyorum. Son saniyede gelen o galibiyet, yönetici koltuklarında oturanların bütün ciddi sorunları bir kez daha halının altına süpürmesine neden oldu. En basit soruları bile cevaplamadan yine gidip yattılar kulaklarının üzerine... Nedir o sorular?

  • Izlanda’nın nüfusu kaç? (370.000)
  • Ligi var mı ? (12 takımlı amatör bir lig) Avrupa kupalarında tur geçebilen takımı var mı?
  • Uluslararası alanda tanınmış kaç basketbolcusu var ve hangimiz bu oyuncuların isimlerini sayabiliriz?
  • Izlanda takımındaki en pahalı oyuncunun yıllık kazancı nedir?
  • Böyle bir takımı son topla yenmek aslında sevinilecek değil, utanılacak bir durum değil midir?

Bu sorulara bile doğru dürüst cevap veremeyenlerin, Türkiye gibi 85 milyonluk bir ülkede basketbolu yönetmesini, sorunları çözmesini umut edebilir miyiz?

Bu arada hafta içinde kulüplerimiz Avrupa kupalarında çok iyi sonuçlar aldılar. Kadınlarda Çukurova ve Beşiktaş, erkeklerde ise Fenerbahçe Beko, Anadolu Efes ve Beşiktaş kazanarak yollarına devam ettiler. Federasyonumuzun katkısını (!) inkâr edemeyiz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Nefes nefese 5 Mayıs 2024
Final Four'un anahtarı 24 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları