AKP bütün gemileri yaktı mı?

03 Mayıs 2022 Salı

Kartaca örneğindeki gibi acaba bütün gemiler yakıldı mı? Gezi olayları bahane edilerek AKP’nin kutuplaştırma ve ötekileştirme çıtasını inanılmaz biçimde yükseltmesi, geriye dönüş yollarının tamamen kapatılması anlamına geliyor.

Bunu gören kimi AKP üst yöneticilerinin de işin “vahametinden” çekindiklerine tanık oluyoruz! Bugün ülkede sağcısından solcusuna, liberalinden devletçisine çok geniş kesimden büyük tepki gelmesi: çok büyük bir toplumsal muhalefetin sanatçısından akademisyenine, iş çevrelerinden emekçi örgütlere ortaya çıkması AKP için büyük bir çelişki doğurdu: Gezi benzeri bir hareketin ortaya çıkmaması için baskıyı ve hukuk dışılığı tırmandıran AKP iktidarı, benzer bir toplumsal muhalefeti kendisi üretmiş oldu(*):

- Mahkeme kararlarının hukuk boyutunun tartışılması artık “abesle iştigal” sayılır hale geldi. Bir hukuk öğrencisine söyleseniz size, “Bu saçmalıkların hukuki tartışmasına ne gerek var” diye yanıt verirdi.

- AKP üst yönetimi kendisini, “geri dönemeyeceği bir noktaya sürüklemiştir”. Yükselttiği çıta, kendi boyunu da aştı.

- AKP yönetimi, bu köşede en azından 15 yıldır yazdığım “sürdürülebilir üstünlükler kuramı”nın tuzağına düştü: “bir yanlışı örtmek için daha büyük bir yanlışın uygulanması” kaçınılmaz hale geldi. Bu yığımlı örtüşmeler, “güçlenir ve yükselirken, aynı zamanda ters yönde çöküş ve gerilemenin meydana gelmesine yol açmıştır”. Kimi yandaş şirketlerin dünya sınıflamasında en öne çıkmalarının bedeli, yalnız ülkeye değil, AKP’ye de ödetilir hale gelmiştir. Bu “ironi” tarih boyunca, demokrasiden uzaklaşan birçok ülkede yaşandı ve halen de yaşanmakta.

ABD, İSRAİL VE SUUDİ ARABİSTAN’A ‘DÖNÜŞ’

Ulusal çıkarlar ile iktidarda kalma hesapları çatışınca bu sonuçlar zaten kaçınılmaz olur. Siyasal İslam ve emperyalist odaklar son iki yüzyılda olduğu gibi işbirliğine başladılar. Tek adam rejimleri, bu girdaptan kendilerini kurtaramazlar. Demokrasiye ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Atatürkçü değerlerine karşı çıkmaya başladığınız zaman kendinizi emperyalizmin kucağında bulursunuz.

Gezi davası sonuçlarını getiren rejim (ve iktidar) artık bölgede ABD, İngiltere, İsrail ve Körfez Arap ülkeleri ile yakınlaşmak durumundadır. Demokrasiye dönüş yolları antidemokratik uygulamalar ile kapatılırsa ülkenin Iraklaşma, Suriyeleşme ve Afganistanlaşma süreci de başlar.

İktidar, ekonomik ve siyasal olarak çok zayıflayan konumunu, Körfez, İsrail ve ABD’ye yaklaşarak kurtarmak istemektedir. Bu eğilimin Türkiye’nin ulusal çıkarları ile bağdaşmadığına, ülkedeki büyük çoğunluk inanıyor.

İktidarın Gezi’ye ilişkin son dayatmaları, önümüzdeki seçimlerin nasıl bir “kader seçimi” olacağını da gösteriyor.


(*) Benim Gezi Parkı anılarım çocukken bile başlamıştı: 10 yaşımda iken Gezi Parkı’nda çift kale top oynardık. (Fatih’ten Beyoğlu’na Benim İstanbul’um, Tarihçi Kitabevi, 2022, s.66.)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları