İstanbul’un fethinden İstanbul’un seçimlerine
Hikmet Altınkaynak
Son Köşe Yazıları

İstanbul’un fethinden İstanbul’un seçimlerine

23.05.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

İlk adımın 100. yıldönümü coşkuyla kutlandı. Türkiye, Mustafa Kemal oldu, ayağa kalktı. Gençlik görevini anımsadı. Ne güzel!
İstanbul’un fethinin 566. yıldönümü de 29 Mayıs’ta kutlanacak! İstanbul’un fethi deyince Muhteşem Süleyman ve Fatih kitaplarının yazarı André Clot (1909- 2002), İstanbul’un seçimleri deyince de seçilmiş belediye başkanı Ekrem İmamoğlu geliyor aklıma.
Clot’la 1995’te İstanbul’da tanışmıştım. Gazeteci olarak bir süre Türkiye’de yaşamış, eşi Ankara Devlet Konservatuvarı’nda müzik hocalığı yapmıştı. “Türk edebiyatından kimleri okudunuz” diye sormuştum. Nâzım Hikmet, Yaşar Kemal, Sabahattin Ali, Bedri Rahmi Eyüboğlu adlarını saymış, Abidin Dino en yakın arkadaşım” demişti. Evinde yirmi kadar tablosu varmış. Eşiyle birlikte sık sık onları ziyarete, Paris’e geldiklerini söylemişti.
Bir Fransız yazarının tarihimizle, edebiyatımızla bu denli ilgilenmesi mutlu etmişti beni.

İstanbul seçimleri
Dünya kenti İstanbul’un en çok oyla seçilmiş belediye başkanı Ekrem İmamoğlu, 21. yüzyılın en büyük mağdurlarından! Çünkü görevini yaptırmıyorlar!
Seçimin yenilenmesi eski İstanbul’la günümüz İstanbul’unun nüfuslarını, İmamoğlu’nun aldığı oy sayısını ve İstanbul’un doğasını akla getiriyor.
İstanbul’un fetih öncesi nüfusu Andre Clot’a göre, 30 bin, kimi tarihçilere göre de, 30-50 bin arası. Fetih sonrası ise göçlerle artıyor, eksiliyor. 1477 yılı nüfusuna ünlü tarihçimiz Halil İnalcık, 100 bin diyor. İstanbul 1919’da 1, 2019’da 16 milyona yükselmiş. 1922’de polis sayımına göre nüfusun yüzde 60’ı Ermeni, Rum, Musevi, kalan yüzde 40’ı Müslümanmış. Milli Mücadele başlarken Anadolu’ya geçişler yaşanmış, Cumhuriyetin ilanında ise İstanbul nüfusu 600 binmiş. Bugün sadece Beşiktaş’ın nüfusu 200 bin, yani fetih yılındaki İstanbul nüfusunun en az dört katı.
İstanbul’u alan Fatih Sultan Mehmet, bilime, sanata, insana önem veren, kenti yağmalatmayan bir sultan olduğunu daha fethin ilk gününde gösteriyor. Ayasofya’ya girer, Patrik ve halk yerlere atılarak ağlaşırken, o elleriyle susmalarını ister, Patriğe, “Ayağa kalk. Ben Sultan Mehmet sana ve arkadaşlarına ve bütün halka söylüyorum ki, bu günden itibaren artık ne hayatınız ve ne de hürriyetiniz hususunda benim gazabımdan korkmayınız” der. Sonra, ordusunun kumandanlarına dönerek, askerin halka hiçbir fenalık yapmamalarını emretmelerini ve herhangi birisi bu emre itaat etmezse ölümle cezalandırılacağını bildirir.
Sultanlık budur! Üstelik de bunu ortaçağda insan haklarının gelişmediği, demokrasinin olmadığı, karanlık bir çağda, yüzde 60’ı farklı etnik yapıdan olan halk için söylüyor! Kendini Türkten çok Osmanlı gören, Osmanlı’ya hayran kimi yöneticilerin bilmesini isterim. Özellikle seçim ortamında kendi gibi düşünmeyen seçmenlere o kadar çok hakaret edildi ki, söylenenler düşmana bile söylenmeyecek sözlerdi demek yanlış olmaz. Umarız yenilenen bu seçimlerde bu nefret dili bırakılır. Bırakılmazsa da zaten tüm İstanbul, Ekrem İmamoğlu olur, ayağa kalkar.

Ekrem İmamoğlu
İstanbulluların verdiği 4 milyon 171 bin 118 oyla başkan seçildi, 25 yıl sonra belediye yönetimi CHP’ye geçti, “Atatürk benim ışığım” diyen İmamoğlu, 16 milyon için görev yapacağını söyledi, belediye çalışanlarına şöyle seslendi: “Bana, kişilere, partilere, kurumlara, derneklere, vakıflara, cemaatlere bunlara hizmet yok. Kendi özelinizde hizmet ediyorsanız, bu sizinle orası arasında. Beni ilgilendirmez. Ama burada çalışanların emeğiyle elde edeceğimiz bir sürecin tek amacı olacak, İstanbul şehrine hizmet etmek.”
Dünyanın ve İstanbul’un en başarılı belediye başkanı olmaktan başka isteği olmayan İmamoğlu’nu engellemek niye? Üstelik tarihin en yüksek oyunu aldı. Adil, yeşil, yaşanabilir bir İstanbul’u herkes özlüyor. Çünkü İstanbul yağmalandı, doğası, yeşili katledildi. Orhan Duru’nun İstanbulin (YKY, 1995) adlı kitabındaki “İstanbul’un Düş Kırıklıkları” şiirindeki gibi:

Sıraselviler’de selvi yok.
Sıracevizler’de ceviz yok.
Topağacında ağaç yok.
Söğütlü Çeşme’de söğüt yok.
Elmadağ’da elma yok.
Ihlamur’da ıhlamur yok -oralet var-
Çamlıca’da
çam yok.
Anadolu ve Rumeli Kavağı’nda kavak yok.
Asmalımescit’te asma yok.
Bostancı’da bostan yok.
Bahçekapı’da bahçe yok, kapı da.
Fındıklı’da Fındıkzade’de fındık yok.
Acıbadem’de badem yok... Narlıbahçe’de nar yok.
Tarlabaşı’nda tarla yok... Laleli’de lale yok.  

Yazarın Son Yazıları

Dayanışmak yaşatır...

Dayanışmak yaşatır...

Devamını Oku
09.02.2023
Kitap da okumalı, dergi de...

Kitap da okumalı, dergi de...

Devamını Oku
02.02.2023
Okullar tatildeyken...

Okullar tatildeyken...

Devamını Oku
26.01.2023
Dünya Âşık Veysel’i hatırlayacak

Dünya Âşık Veysel’i hatırlayacak

Devamını Oku
19.01.2023
Yeni yıl buluşmaları...

Yeni yıl buluşmaları...

Devamını Oku
12.01.2023
Yeni yıl günlükleri

Yeni yıl günlükleri

Devamını Oku
05.01.2023
İnönü deyince…

İnönü deyince…

Devamını Oku
29.12.2022
Aydın Ilgaz’ı uğurlarken…

Aydın Ilgaz’ı uğurlarken…

Devamını Oku
22.12.2022
Okumak...

Okumak...

Devamını Oku
15.12.2022
Büyük buluşma sürüyor...

Büyük buluşma sürüyor...

Devamını Oku
08.12.2022
Kitap şenliği başlıyor...

Kitap şenliği başlıyor...

Devamını Oku
01.12.2022
Alnımızda bilgilerden bir çelenk

Alnımızda bilgilerden bir çelenk

Devamını Oku
24.11.2022
Toplumun pusulası

Toplumun pusulası

Devamını Oku
17.11.2022
Her 10 Kasım...

Her 10 Kasım...

Devamını Oku
10.11.2022
Yazı devrimi

Yazı devrimi

Devamını Oku
03.11.2022
Cumhuriyet özgürlüktür

Cumhuriyet özgürlüktür

Devamını Oku
27.10.2022
Son olsun artık!

Son olsun artık!

Devamını Oku
20.10.2022
Şair eczacılar...

Şair eczacılar...

Devamını Oku
13.10.2022
Ekimde İstanbul...

Ekimde İstanbul...

Devamını Oku
06.10.2022
Sansürlü Hayat

Sansürlü Hayat

Devamını Oku
29.09.2022
Dil Devrimi 90 yaşında

Dil Devrimi 90 yaşında

Devamını Oku
22.09.2022
Tut elimden İzmir

Tut elimden İzmir

Devamını Oku
15.09.2022
Unutulan bir şair

Unutulan bir şair

Devamını Oku
08.09.2022
Yurtta barış...

Yurtta barış...

Devamını Oku
01.09.2022
Oktay Akbal...

Oktay Akbal...

Devamını Oku
25.08.2022
Durmak zamanı geçti...

Durmak zamanı geçti...

Devamını Oku
18.08.2022
Can Yücel Haftası...

Can Yücel Haftası...

Devamını Oku
11.08.2022
Yaz yalnızlıkları...

Yaz yalnızlıkları...

Devamını Oku
04.08.2022
Basının ve edebiyatın işlevi

Basının ve edebiyatın işlevi

Devamını Oku
28.07.2022
Yoksulluk

Yoksulluk

Devamını Oku
14.07.2022
Edebiyat eleştirisi deyince...

Edebiyat eleştirisi deyince...

Devamını Oku
07.07.2022
Mavi Orman

Mavi Orman

Devamını Oku
30.06.2022
Edebiyat rüzgârı Kartal’dan esti...

Edebiyat rüzgârı Kartal’dan esti...

Devamını Oku
23.06.2022
Jules Verne ile İstanbul’da yolculuk...

Jules Verne ile İstanbul’da yolculuk...

Devamını Oku
16.06.2022
Devrim ve karşıdevrim...

Devrim ve karşıdevrim...

Devamını Oku
09.06.2022
Nâzım Hikmet’in yolculuğu...

Nâzım Hikmet’in yolculuğu...

Devamını Oku
02.06.2022
Ecevit, Beşiktaş’ta doğdu...

Ecevit, Beşiktaş’ta doğdu...

Devamını Oku
26.05.2022
Bugün bayram...

Bugün bayram...

Devamını Oku
19.05.2022
Düşünün. Çünkü henüz yasaklanmadı...

Düşünün. Çünkü henüz yasaklanmadı...

Devamını Oku
12.05.2022
Hepimizin Cumhuriyeti...

Hepimizin Cumhuriyeti...

Devamını Oku
05.05.2022