Belki bir kasırgada, belki kaybolan bir zamanın içinde, çok derinlerde...\n

Belki lacivert sularda, sonbahar soğuğunda...\n

Yağmurlu bir havada, iki duvar arasında.\n

Oturup düşünürken, yalnızken, hüzünlüyken...\n

İçimde ince bir sızı...\n

Yaşamı özgürce sürdürememek, ölüm korkusu, gece baskınları, top sesleri...\n

Sis ovaya inerken...\n

Gün batarken, akşam erken olurken...\n

Bir sabah uyandığımızda, bulutların üzerinde gezindiğimizde, güneşin parlaklığı sızarken gözlerimize...\n

Senin, benim, hepimizin yüreklerinde sevda ateşi, özgürlük, temel insan hakları...\n

Bir ses duyarken:\n

“Akan kan dursun, çocuklarımız ölmesin!”\n

Dağlarda karakollar basılırken, yollara mayınlı ve bombalı tuzaklar kurulurken, bir köhne minibüse polisler bindirilip Bingöl’den Muş’a giderken.\n

Uzaktan kumandalı bir bomba...\n

Kaç şehit?\n

Sekiz mi, on mu, kaç?\n

Takdiri ilahi!\n

Vatan sağolsun...\n

***\n

Adları iki günde unutulan yoksul halkın çocukları onlar...\n

Kimisi sınır boylarında, kimisi yollarda, vadilerde, dağlarda...\n

Karşı karşıya vuruşurken PKK’yle...\n

Sabahın seherinde bir telefon çalar:\n

“Elif’im operasyondayız, hakkını helal et!..”\n

Elif, pencereyi açar, bakar gökyüzüne...\n

Şafak sökmek üzeredir...\n

Ağlar... Ağlar... Ağlar...\n

İki çocuğuna sarılır yatakta...\n

Genç yaşta şehit düşmek herkese nasip olmaz.\n

Bir kuş öter...\n

Bir dal kımıldar...\n

Umutlar yitip gitmiştir, hayatlar parçalanmıştır, zaten varlıklarıyla yoklukları hiç bilinmemiştir.\n

Halkımızın çocuklarıdır onlar.\n

Yoksulluğun içinde gezinmişlerdir.\n

Yazar düşünür; dünü, bugünü, yarını...\n

Tershaneleri, o ölüm makinelerini, maden ocaklarını, göçükleri...\n

Kölelik düzenini, özelleştirmeyi...\n

Güzel güzel öldüler işte...\n

Sigortasızlardı boş verin, sömürülüyorlardı aldırmayın...\n

Takdiri ilahi!..\n

Vatan sağolsun!\n

Sizler sağolun...\n

***\n

Riyakârlık, ikiyüzlülük...\n

Soygun, vurgun, talan...\n

Padişahım sen çok yaşa! Haydi savaşa!..\n

Demokrasi ve özgürlük, gelecek sonbahara...\n

Ergenekon, KCK, Devrimci Karargâh, Odatv, Balyoz, şu bu...\n

Uzun süren tutukluluk, hukukun üstünlüğü, adalette eşitlik...\n

Geçin efendiler geçin.\n

Birkaç Mehmet, Mehmetler, Mehmetçik.\n

Geride kalan bayrağa sarılı tabutlar...\n

Bir ufuk çizgisi, yarı aydınlık bir gece.\n

Afyon-Kara-Hisar!\n

Korumasız, güvensiz bir cephanelik.\n

25 askerimizin parçalanan bedenleri...\n

Anaların çığlıkları, babaların gözyaşları.\n

Akıp giden yıllar, kanlı ırmaklar...\n

Ölümler, yıkımlar, kıyımlar, faili meçhuller...\n

Yolumuz o bildik yerlere düşer...\n

Sivas, Gazi Mahallesi, Kahramanmaraş, Çorum, Balgat, Bahçelievler...\n

Kontrgerilla, derin devlet, çete, mafya, itirafçı, JİTEM...\n

Uğur Mumcu, Musa Anter...\n

Hizbullah, PKK...\n

Takdiri ilahi!..\n

Vatan sağolsun!..\n

***\n

Zamanın sapağında yitirdiğimiz bir yaşam ve karanlık dehlizler...\n

Sancılı yıllar...\n

Tırmanılan yamaçlar, uçurumlar...\n

Yağmalanan dağlar, ovalar...\n

Kaz Dağları, Kaçkarlar, Kışladağı, Erzincan...\n

Yok olan güzelim bitki örtüsü...\n

İntikam, nefret, kin...\n

Sınır boyları...\n

Ölümler!\n

Bu memleket bizim mi Nâzım Hikmet Ran usta söylesene...\n

Sevgi bizim mi, aşk bizim mi?\n

Zamanın içinde, günün aydınlığında koşmak, çiçeklerle donatmak her yeri bizim hakkımız değil mi?