Işık Kansu
Işık Kansu kansu@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Gömüte Saygı

30 Aralık 2008 Salı

Gömüt, Ankarada, Cebeci Asri Mezarlığında, üç devrimci Milli Eğitim Bakanının, Reşit Galip, Vasıf Çınar ve Mustafa Necatinin gömütlerinin hemen arkasındadır...

TaşındaAli Rıza kızı Makbule Atadanyazar. Yani, Mustafa Kemal Atatürkün kız kardeşine aittir.

Gömüt ve küçük bahçesi, fotoğraflarda görüldüğü gibi çok bakımsız.

Bakılamaz mı?

Bakılır bakılmasına da, bakan yok.

Utanmak İçin Son Fırsat

Prof. Dr. Bilsay Kuruç, bir yılda iki çeyrek üst üste büyüme hızının gerilemesi halinde, bunun ekonomide resesyontarifi olduğunu anımsattı:

Amerikanın 1930dan bu yana ekonomideki uzun dönemli gelişmeleri izlemekle görevlendirilmiş en ciddi araştırma kurumlarından biri olan NBR bundan bir ay kadar önce resesyonun 2007 Aralık ayında başladığını açıkladı.”

Kuruça göre bu saptama ABDdeki bunalım, finans balonu patladı da o yüzden çıktıdiyenleri yalanlıyor. Bunalım denen şey daha derin yani:

Bunalım, bir yıl önce zamanında teşhis edilememiş çaresiz bir hastalık gibi başlamış oluyor böylece. Yapısal bir olgu. Sıkıntı yapısal olunca, bu temizlik olacak anlamına gelir. Kapitalizmin özelliği, bir sıkıntıda kendi içinde temizlik yapıyor olmasıdır. Yıkılan yıkılır, kalan sağlar ayakta kalır.

ABDdeki şimdiki uygulama ise biraz da değil, epey farklı ama:

Bunalım geldi, ABDnin üç büyük otomobil ve motor şirketine; Chrysler, General Motors ve Forda dayandı. Bunlara toplam 25 milyar dolar verilecek. Neden? Bu üç büyük şirketin çökme aşamasına geldiği anda ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi bir açıklama yaptı ve dedi ki:

- Bu üç şirketin batma gibi bir seçenekleri olamaz. Otomobil sanayisinin yaşayabilmesi için ne yapılması gerekiyorsa yapılmalıdır.

Pelosinin bu sözlerinin anlamı açık:

- Sistem çökme tehlikesi karşısında olunca, kendi kutsal kitabımızda yazıp başkalarına da okuttuğumuz ne kadar düstur varsa onları bir anda reddedebiliriz.

Bizim de kafamıza yıllardır kakılan O düsturlardan biri neydi hatırlayalım:

- Batan şirketi katiyen kurtarmayacaksın. Hele de devlet şirketiyse, hemen batıracaksın.

ABD bunalıma düşünce düstur müstur kalmadı. Burada bizim Maliye Bakanımız Kemal Unakıtanın Sümerbankı tarihten sileceğimsözünü anımsıyoruz. İşte Madam Pelosi ile Bay Unakıtan arasındaki fark burada.

Bence bizdekilerin utanma duygusuna sahip olabilmeleri için son fırsattır bu. Çünkü, bize belletilmiş olan tüm düsturlar silindi gitti. Devlet daima zarar eder, özel sektör daima kâr edersafsatasını da bu vesileyle saptamak gerek.

 

Çelişkiler

 

Hukukçu dostlarımıza göre, Başbakanın arkasından açıklamayı kapıp koşan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıçın değerlendirmeleri hem etik, hem de hukuksal anlamda yanlışlıklar içeriyor:

- Anayasa Mahkemesinin verdiği kararla ilgili açıklama konusunda çelişki var: Mahkeme heyeti, Özel Tüketim Vergisi Kanunu ile ilgili bir kararın açıklanmasını isteyen Danıştaya, Açıklama benim görev ve yetkim içinde değil karşılığını vermişti. Şimdi Haşim Kılıç, hem de yüksek mahkeme üyelerinin tamamının haberi olmadan bir mahkeme kararıyla ilgili açıklama yapıyor, hem de kararı yorumluyor.

- Haşim Kılıç, açıklamaları hemen Başbakanın açıklamasından sonra yapıyor. Yargı kararına ve uygulamaya müdahale ediyor. Bu müdahale Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkisi içinde değil. Onun görevi anayasaya aykırılığı inceleyip karar vermektir.

- Haşim Kılıçın açıklamaları hukuk devleti yönünden de hatalı, çünkü: Anayasa Mahkemesi kararları kural olarak geriye yürümez. Ancak, hak doğuran kararlar bunun istisnasını oluşturur. Bu da hukuk devletinin gereğidir. Anayasa Mahkemesinin iptal kararıyla ilgili belediyeler yönünden yeni bir hukuksal durum ortaya çıkmış ve onlara yeni dava açma hakkı doğmuştur. Danıştay kararı da bu yönde alınmış ve hukuk devletini korumuştur.

 

Yabancılaşma \tUyarısı

Geçen hafta Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın, bu köşeden Tarım üreticisi özel bankaların önünde kuyrukta. Hayatını döndürebilmek için kredi kartına yükleniyor. Çünkü ürünü para etmiyor, gübre iki katına çıkmış, açık kredi kartı almaktan başka bir çaresi kalmamış maalesef. Bu durum da, üretim araçlarının, tarlasının, traktörünün yakın gelecekte elinden çıkacağı sürecin başladığına işaret ediyoruyarısında bulunmuştu.

Yazar, veteriner hekim Osman Namdar, uyarıya bir uyarı daha ekledi:

Teğet, en fazla da ülkenin tarla sınırlarından geçiyor. Kredi veren bankaların çoğu yabancı banka. Köylüler borçlarını öde(ye)medikleri durumda, yabancılar hacizle ele geçirdikleri tarlaları nakte çevirmek için satamadıkları takdirde devlet mi alacak? Yoksa bankanın, yani yabancının malı mı olacak? Bu duruma, bir de o açıdan bakmak gerekmez mi?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları