Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Ormanları da Biz...
Biliyorsunuz, tren yolundan tutun eğitime kadar her alanda tarihi yeniden yazıyor AKP...
\nPursaklar’da “AK Kadın Ormanı” açılışında, ağaçlandırma tarihinin de onlarla birlikte başladığını Recep Tayyip Erdoğan’dan öğrenmiş olduk:
\n“2008’de cumhuriyet tarihinin en büyük ağaçlandırma hamlesini başlattık. 2008-2012 yıllarını kapsayan milli ağaçlandırma seferberliği kapsamında 2 milyon 300 bin hektar alanı ağaçlandırma taahhüdünde bulunduk. Ağaçlandırmada 2 milyon 420 bin hektara ulaşılmıştır. Türkiye olarak, hükümetimizin çabalarıyla orman varlığını artıran nadir ülkelerden biri olduk.”
\nOrman dostu Yücel Çağlar’a kulak verirseniz, bu savların doğru olmadığını duyarsınız:
\n- 2008-2012 dönemini kapsayan Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberliği Eylem Planı’nda yalnızca 252 bin hektar alanda ağaçlandırma yapılması öngörülmüştür.
\n- Ülkemizde 1944-2010 döneminde yapılan orman ekosistemi oluşturma amaçlı her türlü çalışmanın toplamı 3.6 milyon hektardır ki, bunun da yalnızca 2 milyon hektarı ağaçlandırma sayılmaktadır. AKP döneminde ise yalnızca 326.7 bin hektar alanda ağaçlandırma
\nyapılmıştır.
\n- En son 2004 yılında sonuçlandırılan orman envanteri çalışmasına göre ülkemizde orman sayılan yerlerin genişliği, 1972 yılı verilerine göre 989 bin hektar artmıştır; ki bunun önemli bir kısmı kendiliğinden oluşmuştur. Daha açık bir söyleyişle, ülkemizde orman sayılan yerlerin genişliğinde saptanan artış son 32 yılda gerçekleşmiştir.
\nŞeyh Yasası
\nMühendis ve mimarlar, odalarının neden değiştirildiğini 1 Aralık tarihli Sabah gazetesinden öğrendi:
\n“Hükümet, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) neşter vurmaya hazırlanıyor. Tüp geçit projesi, 3’üncü köprü, nükleer santral, Dubai Şeyhi El-Maktum’un Levent projesi, İzmir otoyolu, Galataport ve kentsel dönüşüm başta olmak üzere 150 milyarı geçen yatırımlara engel olmak amacıyla dava üstüne dava açan TMMOB’un yapısı değişiyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, TMMOB Kanunu’nun değiştirilmesi için harekete geçti. TMMOB bugüne kadar 150 milyar lirayı geçen proje ile özelleştirme kararlarına karşı dava açmış ve birçok yatırımı engellemişti.”
\nHalkın çıkarlarını savunan davalar açılınca da ister istemez saygın Arap şeyhlerinin, değerli peşkeş şıhlarının narin itibarları zedeleniyor...
\nŞeyhlerin, şıhların itibarlarını geri vermek yeni moda olduğuna göre, gereği yerine getirilmeli, tüm varlıklarımız ortaçağ bezirgânlarına, yedim yuttumculara bedelsiz dağıtılmalıdır.
\nOnlara karşı yapılan büyük saygısızlığı ancak böyle düzeltebiliriz...
\nLozan’ı va Anayasayı Delen Tasarı
\nSoruları biz soralım, yanıtını Türk Hukuk Kurumu versin:
\n- Anadilinde veya bir başka dilde savunma, uluslararası hukukta temel hak olarak kabul edilmiş midir?
\n- Ne Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) adil yargılanma hakkını düzenleyen 6. maddesinin 3. fıkrasında ne de Lozan Antlaşması hükümlerini göstererek çekince koyduğumuz 1966 tarihli Birleşmiş Milletler Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin 14 ve 26. maddelerinde hak biçiminde sayılmıştır.
\n- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), AİHS hükümlerinin anlam ve kapsamını genişletme eğilimi dil konusunu da kapsar mı?
\n- AİHM içtihatları, mahkemenin adil yargılanma konusunda ana dilinde savunma yapılın yapılmaması sorunu ile değil “silahların eşitliği” ve “yargılamanının çekişmeli” niteliği ile ilgilendiğini göstermektedir. Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın ve BM İnsan Hakları Komitesi’nin içtihatları da aynı yöndedir. Gerek mahkeme ve gerekse divan ile komite kararları, yargılama yapan mahkemenin resmi dili dışında -sanık bu dili biliyorsa- başka bir dilin kullanılmasına izin verilmemesini, adil yargılanma hakkına ve ayrımcılık yasağına aykırı bulmamaktadır. Hukukumuzda yer alan düzenlemeler, uluslararası sözleşmelere uygundur ve herhangi bir eksikliği yoktur.
\n- Bir başka dilde savunma tasarısı yasalaşırsa ne olacak?
\n- Lozan Antlaşması’nın 39. maddesinin, azınlıklar yönünden koyduğu ilkeler tartışmaya açılacak ve tek taraflı değişiklik, diğer akit üyelerin söz hakkı ve taleplerini gündeme getirebilecektir. Tasarı ile tanınan, beyana bağlı başka dilden savunma olanağının kötüye kullanılması, yargılamanın sürüncemeye bırakılması amacına bağlanmıştır. Siyasi amaçlarla yapılacak istismarlara karşı hiçbir önlem alınmamıştır. Tasarı, bu haliyle ayrıca anayasanın 3. maddesinde yer alan, devletin bölünmez bütünlüğü ve resmi dili ilkelerine aykırıdır.
\nDevrim İlkokulu
\nAntalya’daki “Devrim İlkokulu”nun adı önce Mehmet Akif Ersoy İlkokulu olarak değiştirilmişti. Şimdi de imam hatip lisesine dönüştürülmesi için hazırlık yapılıyor.
\nOkulun yeni adı büyük olasılıkla şimdiden bellidir:
\n“Karşıdevrim İmam Hatip Lisesi.”
\nSonbahar
\nMısır’da işbirlikçi Arap Baharı tersine döndü.
\nMüslüman Kardeşler’in bizdeki ikizlerinden ses yok.
\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- Colani’nin arabası
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Erdoğan'dan Suriyeliler açıklaması