Bir şamandan el aldım
Işıl Özgentürk
Son Köşe Yazıları

Bir şamandan el aldım

17.06.2023 03:00
Güncellenme:
Takip Et:

Başlığımı okuduğunuzda şaşıracağınızdan eminim. Biraz açıklama yapmalıyım. Şaman “şifacı” demektir. Ve sadece insanları değil, doğayı, hayvanları, akarsuları, dağlardaki karları kendisi kılan, iyileştiren, yaşamı güzelleştiren insanlara “şaman” denir ve bizim coğrafyamızda hemen her yerde şamanlar iş başındadır. İşte ben iki gündür o şamanlardan birinin oluşturduğu sihirli bir bölgedeyim. Bayburt’ta Hüsamettin Koçan ve eşi sevgili Oya’nın tüm zorluklara rağmen yirmi yılda oluşturdukları resmi açılışı 2010 yılı temmuzunda yapılan Baksı (Kırgız dilinde “şifacı” demek) Müzesi’nde. 

Biraz şaşkın, biraz tutkunun neler başaracağını bir kez daha öğrenerek, inanılmaz bir coğrafyada dolaşıyorum, arada kendime gelmek için kollarımı çimdikleyerek. Ve bir itiraf: ben buralara gelmekte biraz geç kalmışım.

BİR TAVŞAN EL SALLIYOR!

Neyse ki bu şifalı topraklar çok misafirperver. Ayrıca bölgenin şamanı Hüsamettin Koçan da bana el verdi.

Bu sihirli mekâna ulaşmak kolay değil. Uçaktan Erzincan ya da Trabzon Havaalanın’da indikten sonra en az üç saatlik bir araba yolculuğuyla, sonsuz gök altında karlı dağların çevrelediği, yumuşak hatlarıyla, dünyanın yuvarlaklığını bize bir kez daha hatırlatan şamanın ülkesi Baksı Müzesi’ne ulaşıyorsunuz. Ve bir süre donup kalıyorsunuz. Baksı Müzesi’nin terasındasınız ve aşağıda usul usul akan Çoruh Nehri’nin müziği sizi başka bir evrene götürüyor. Acıların bal eylendiği bir evrene. Ve birden artık denizlerinden bıkmış bir denizaltı tam da karşınızda “Ben artık denizlerin değil, gökyüzünün denizaltısı olmak istiyorum!” dercesine sizi selamlıyor. Ardından bir tavşan el sallayıp geçiyor, bir leylek bir taşın tepesinde yorgunluk gideriyor. Şaşırdınız değil mi evet bu heykelleri şaman büyüsüne kapılan ülkemizin heykeltıraşları yapmış. Henüz terastayız. Görüntüsüyle bile beni büyüleyen müze binasına girmedik.

SOFRADA TUZUMUZ OLSUN

Ben en çok Depo Müze’de vakit geçirdim. Çünkü sevdiğim pek çok şey bu müze binasında. Öncelikle Hüsamettin Koçan’ın akademide öğrenciyken dağ bayır dolaşıp topladığı (ne de olsa o 68’li bir şamandır) halk resimleri, şahmeranlar, taş baskılar beni benden aldı ve evimdeki şahmeran koleksiyonunu Depo’ya armağan etmeye karar verdim. Sofrada tuzumuz bulunsun, zaten Baksı Müzesi bir dayanışmanın, bir kardeşliğin, bir dostluğun müzesi, depoda o kadar çok resim, mask, heykel var ki “Yaşasın şamanların dayanışması!” diye haykırmak istiyorum.

Ve hiç bilmeğim yepyeni şeyler öğreniyorum... Meğer Kurtuluş Savaşı sırasında adları bilinmeyen ressamlar Atatürk resimleri yapmışlar, bu koleksiyon Depo’nun bence en değerli parçası, resimler Atatürk’e hiç benzemiyor ama niyet insanı baştan çıkarıyor.

Depo Anadolu’da artık pek bulunmayan halk resmiyle akademik resmin harmanlandığı bir bilgi ocağı. İşte tam bu sırada artık bana el vermiş ya, şaman Hüsamettin  Koçan’a soruyorum: “Bu iş bir tutku işi, nereden geliyor bu inanılmaz tutku?” O gülüyor, “Işıl ben ilerideki şimdilerde adı Bayraktar yapılan Baksı köyünde doğdum, buralarda büyüdüm. Babam bir ağaydı ama ben şu gördüğüm meralarda az hayvan otlatmadım. Buradaki otların kokusunu tıpkı bir şarap tadıcısı gibi gözü kapalı bilirim. Kışın kar yağdığında çok güzel masal anlatan halama, Gümüşhane’ye giderdim. Kardeşimle birlikte yürüyerek şu gördüğün dağları aşardık. Her şey bir masal ülkesi gibi beyazdı ve arada bir kuş başımızdan uçup giderdi. Babam bize uzun bir demir çubuk verirdi, bu çubuğun bir tarafını ben bir tarafını kardeşim tutardık ve tembih edilirdi. ‘Ne olursa olsun birbirinizden ayrılmayın. Ayı görürseniz kımıldamadan durun ve onun geçip gitmesini bekleyin.” 

Burada dayanamayıp söze giriyorum: “Yolda çok arı kovanı gördüm, belli ki ayısı bol bir coğrafyadayız. Arada buraya geliyorlar mı?” 

ANADOLU ÇOK CÖMERT BİR ÖĞRETMENDİR 

Hüsamettin Koçan basıyor kahkahayı, “Burada öyle çok çiçek çeşidi, öyle çok ballı bitki var ki ayısız olmaz. Şimdilerde öldürülmesi yasaklandı, iyi oldu.” Duyduğuma göre yakınlarda bir anne ayı bebesiyle dolaşıyormuş. Ben heyecanlanıyorum: “Ah uzaktan da olsa onları bir görebilsem. Uzaktan ama. Çünkü bebeğiyle dolaşan anne ayıyı yakından görmek tehlikeli olabilir. Ayı uysal bir hayvandır ama annelik içgüdüsü çok kuvvetlidir, yavrusunu korumak için saldırabilir. Kendimi gene çimdikliyorum çünkü ayılardan söz etmeye başlarsam beni kimse susturamaz.”

Hüsamettin Koçan devam ediyor: “Ressamlığımın başından beri ben Anadolu coğrafyasının inanılmaz bir öğretmen olduğunu düşündüm. Her şey bu topraklarda ve bunların bana bize emanet edildiği duygusu tüm yaşamım boyunca beni izledi. Canım sıkıldığında rüyamda hep köyümü görürdüm, bir gün birden artık rüyamda köyümü görmediğimi farkettim. Öyleyse dedim, ben de köyüme giderim. Baksı macerası böyle başladı. Ve gün geldi burayı bulup ilk kazmayı vurduk. Her şey kendiliğinden gelişti. Benimle birlikte bu müzeyi seven, Baksı için çalışan, emek veren tüm meslektaşlarıma, dostlarıma teşekkür ederim.”

PEK AZIMIZ BU SİHİRLİ MÜZEDEN HABERDAR

Depo’dan sonra büyük sergi salonundayım. Müze, Cumhuriyet’in Yüzüncü Yılı nedeniyle bir kadın sanatçıyı ağırlamak istemiş. Ve şimdi kasıma kadar Vuslat Doğan Sabancı’nın “Emanet” başlıklı sergisi, salonun yumuşak  ışığında  bizleri selamlıyor. Vuslat Gümüşhaneli bu bölgeyi, hikâyelerini çok iyi bilen bir sanatçı ve özellikle de ayağına diken batmış serçenin hikayesini ninesinden dinlemiş ve “Bu masal bana emanet” demiş. Sonra bu topraklardaki hepimize emanet edilen kültürel zenginliği herkese göstermek istemiş. Sergideki heykellerinde gümüş kullanmış. Çünkü bölgenin hâkim metali gümüş ve gümüşün en önemli özelliği kir tutmaması ve akışkanlığı. Muskalara bayıldım. Şimdi ne yazarsam yazayım Baksı Müzesi’ni tam anlatamam. Canımı sıkan pek azımız bu sihirli müzeden haberdar. Oysa bu müzenin öyle çok ödülü var ki. Ne yazık ki tıpkı  İslahiye’deki “Yesemek: Hitit  “Açık Hava Müzesi” gibi meraklı yabancılar burayı bizlerden önce keşfetmiş. 

Neyse ki artık doğu turlarını yapan turizm şirketleri, çevre okulları Baksı Müzesi’ni keşfetmiş. Buna gerçekten çok sevindim.


(Kadın ‘şaman’ olmaz demeyin, olur. Çünkü ben Hüsamettin Koçan Hoca’dan el aldım.)

‘TERK EDİLMİŞ BİR KÖY İÇİN AĞLADIM’

Huyum kurusun, müzenin büyüsünden biraz uzaklaşıp hemen yanı başındaki Bayraktar (Baksı) köyünü de görmek istedim. Gittim ve ağladım çünkü köy terk edilmişti. Kahvesi bile yoktu. Yıkık evler canımı yaktı, sokaklarda kimseler yoktu. Caminin önünde iki yaşlı adam oturuyordu. Ben “Evler yıkık, hiç kimse yok, neredeler bu köyün insanları?” diye sorduğumda “İnsan mı kaldı. Herkes şehirlere gitti, işte biz iki ihtiyar burada ölümü bekliyoruz” dediler. Dünyanın en temiz toprağına sahip bu bölgede tarım bitmiş, hayvancılık bitmiş, muhtarın dediğine göre de köy kadınları köyde yaşamak istemedikleri için kentlere gitmişler. Ben ağlamayayım da kimler ağlasın?  

Çünkü burada sadece Baksı Müzesi yok, binlerce dönümlük kirlenmemiş toprak var. Biliyoruz ki doğunun bu kirlenmemiş topraklarını İsrail satın alıyor, Iğdır gitti, Suruç Ovası, Harran Ovası gitti, sıra buralara da gelebilir. Acil köy okullarının yeniden açılması, kooperatifler aracılığıyla yeniden tarıma ve havyarcılığa dönülmesi gerekiyor, acilen!

Bu topraklar bize emanet. Emanete hıyanet olmaz.

Not: Baksı Müzesi’nin ulusal ve uluslararası o kadar çok ödülü var ki üşenmeyin internetten araştırın ve yolculuk hazırlıklarına başlayın. En çok da yönetmenliğini Kadir Saraç’ın yaptığı, Hüsamettin Koçan’ın “Ayağımdaki Diken“ sergisini ve Baksı’yı anlatan 26 ülkeden 55 videonun katıldığı “Museums in Short” yarışmasından birincilikle dönen kısa filmi YouTube’dan izlemenizi öneririm.

Yazarın Son Yazıları

Hereke yolunda

Sevgili okurlarım sevdiğim tahta heykeller diyarı Değirmendere’ye taşındığımdan beri dostlarım, okurlarım beni hiç yalnız bırakmıyorlar.

Devamını Oku
14.12.2025
Boji’yle dünyayı gezdik!

Sevgili okurlarım, son yazdıklarıma bir göz gezdirdim.

Devamını Oku
07.12.2025
Canım şaka yapmışlardır

Sevgili okurlarım, yıllar önce İspanya’nın Endülüs bölgesinde dolanırken nereden aklıma düştüyse yolda gördüğüm Çağlar Boyu İşkence Aletleri Müzesi’ne girivermiştim.

Devamını Oku
30.11.2025
Denize düşen yılana sarılır

Sevgili okurlarım gerçekten bıktım, neden mi?

Devamını Oku
23.11.2025
Müjde! Ölüm kokan parfümlerim var!

Sevgili okurlarım bir an kendimi bir reklam şirketinde çalışırken buldum.

Devamını Oku
16.11.2025
Dünya unuttuğu bir sözcüğü yeniden anımsadı: Sosyalizm!

Geçtiğimiz hafta, uzun zamandır siyasal ve ekonomik belirsizlik, biri biterken öteki başlayan savaşlar ve giderek şiddetini artıran emek sömürüsü karşısında umutsuzluğa kapılan dünya halkları, uzun zamandır egemen güçler tarafından özellikle unutturulan bir sözcüğü yeniden anımsadı: “Sosyalizm!”

Devamını Oku
09.11.2025
Kraldan çok kralcılar

Sevgili okurlarım tarih bize, ülkelerin çökmesine en çok yardım edenlerin kraldan çok kralcılar olduğunu gösterir.

Devamını Oku
02.11.2025
İmecenin muhteşem gücü

Sevgili okurlarım ülkemin içinde bulunduğu belirsizlik durumu, giderek çoğalan çocuk çetelerinden söz etmek, öldürülen yoldaşların ardından ağıt yakmak, her gün bir kadın cinayetiyle yüz yüze gelmek beni hiç olmadığım kadar umutsuzluğa sürükledi.

Devamını Oku
26.10.2025
Hakan Tosun sen gittin gideli

Sevgili okurlarım bu hafta bir vatanseveri, bir doğa koruyucusunu, işi sadece gerçekleri belgelemek olan bir güzel insanı Hakan Tosun’u toprağa verdik.

Devamını Oku
19.10.2025
Düzenin yeni kurbanları: Katil çocuklar!

Bir avukat İstanbul’da kalabalık bir caddede, ofisi önünde maskeli kişiler tarafından Kalaşnikoflarla taranarak öldürülüyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Ah bu ne sevgi bu ne ıstırap!

Sevgili okurlarım insanın tüylerini ürperten. “Bu kadar da olmaz” dedirten bir fotoğrafa bakıp duruyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Adana’nın yolları taştan sen çıkardın beni baştan!

Sevgili okurlarım hepiniz benim Adana sevgimi bilirsiniz.

Devamını Oku
28.09.2025
Kırmızı elbiseli küçük kız

Onun hiçbir şeyden haberi yoktu.

Devamını Oku
21.09.2025
Vahşetin korkunç sularında

Sevgili okurlarım şimdi gelin İtalya’nın Roma kentinde vahşet resimlerinin sergilendiği bir müzeye girelim.

Devamını Oku
14.09.2025
Bir kitap: ‘Sırlarım İpte Asılı Kaldı Balım’

Sevgili okurlarım bugüne kadar hiçbir kitap beni böylesine acıtmamıştı.

Devamını Oku
07.09.2025
Devlet bir sivil itaatsizlik örgütü müdür?

Sevgili okurlarım, sivil itaatsizlik özellikle yasalardan, yönetimden hoşnut olmayanların başvurduğu bir eylemdir.

Devamını Oku
31.08.2025
Bize kim düşe?

Sevgili okurlarım bugün yazıma Leonard Cohen’in “Herkes biliyor geminin su aldığını./ Herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini./ Ve herkes biliyor zarların hileli olduğunu” şiiriyle başlayayım dedim, herkes biliyor da ben neden böyle doktorun az önce biyopsi yaptığı bir hasta gibi endişeyle bekliyorum.

Devamını Oku
24.08.2025
Ah ah beni belediye başkanı yapmadılar!

Sevgili okurlarım iyice kafa sersemi olduk.

Devamını Oku
17.08.2025
Parayı veren düdüğü çalar!

Sevgili okurlarım bu yaz kendimi büyük bir açık hava tiyatrosunda oyun izliyor gibi hissediyorum.

Devamını Oku
10.08.2025
Şu nitelikli ol ne demek? Biri bana anlatsın!

Sevgili okurlarım bir hafta önce ülkemizde her yer yanıyordu.

Devamını Oku
03.08.2025
‘Kolay ölümler ülkesi’

Sevgili okurlarım başlık benim değil, sosyal medyada gördüm, sahibini aradım, bulamadım ama bu başlığa vuruldum.

Devamını Oku
27.07.2025
Asılacak kadınlar ülkesi

Sevgili okurlarım bu hafta yazar Pınar Kür’ü sonsuza uğurladık.

Devamını Oku
20.07.2025
Kavşaktayız yeni sorular sorma zamanı!

Sevgili okurlarım ne yazık ki kavşağa geldik arabayı ya uçurumdan aşağı süreceğiz ya da hepimiz yepyeni sorular sormaya, çözümler bulmaya çalışacağız.

Devamını Oku
13.07.2025
Topyekûn savaştayız!

Başlığım kimseyi şaşırtmadı değil mi? Evet, bu canım ülkede yepyeni bir savaş deneniyor.

Devamını Oku
06.07.2025
Zeytine ağıt

Sevgili okurlarım şimdilik füzelerle, insansız uçaklarla yapılan savaş bitmiş görünüyor, doğrusu ben bittiğine hiç inanmıyorum. Bir yerlerde gene füzeler uçacak, çocuklar ölecek, ölüyor da. Şimdi gelelim bizdeki asıl savaşa. Evet dostlarım ülkemizin zeytinliklerimizi bitirme savaşı bu.

Devamını Oku
29.06.2025
Dünyanın hali gibi halimiz

Sevgili okurlarım meğer bizim bu kadim ülkemizde ne kadar çok savaş uzmanı varmış.

Devamını Oku
22.06.2025
Yeniden Türkiş Dekameron

Sevgili okurlarım, epey bir zamandır yaklaşık 20 yıldır bu köşede neredeyse aynı sorunları yazmaktan bıktım.

Devamını Oku
15.06.2025
‘Bana denizi göster’

Sevgili okurlarım gene bir bayram günü, üstelik pazar. Açık konuşmayı severim bilirsiniz öyleyse açık konuşayım ben bu bayramı hiç sevmem.

Devamını Oku
08.06.2025
Unutma biz Anadolu’yuz!

Sevgili okurlarım bir kentten başka bir kente taşınmak ne kadar zormuş.

Devamını Oku
01.06.2025
Biraz mevzu değiştirelim

Sevgili okurlarım 50 yıldır yaşadığım İstanbul’u bırakıp Kocaeli’nin Değirmendere Mahallesi’ne taşınıyorum.

Devamını Oku
25.05.2025
Cebinde şiirlerle dolaşan bir film yönetmenini uğurlarken

Sevgili okurlarım 25 yıllık hayat ve iş arkadaşım, kızım Dünya’nın babası cebinde şiirlerle dolaşan tüm hayatı boyunca devrime inanan film yönetmeni Ali Özgentürk’ü sonsuzluğa uğurladık.

Devamını Oku
18.05.2025
Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Devamını Oku
11.05.2025
24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivali’nde toplu anılar

24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festival

Devamını Oku
04.05.2025
Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Devamını Oku
27.04.2025
Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Devamını Oku
20.04.2025
Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Devamını Oku
13.04.2025
Boykotun sessiz çığlığı

Boykotun sessiz çığlığı

Devamını Oku
06.04.2025
Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Devamını Oku
30.03.2025
Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Devamını Oku
23.03.2025
Cihatçılar Alevileri ve muhalifleri öldürürken...

Cihatçılar Alevileri ve muhalifleri öldürürken...

Devamını Oku
16.03.2025