Boykota çağrı: Yahu makarna da 800 lira olur mu?
Işıl Özgentürk
Son Köşe Yazıları

Boykota çağrı: Yahu makarna da 800 lira olur mu?

21.04.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Sevgili okurlarım pek çoğumuz dışarıda yemek yiyemiyoruz, serpme kahvaltı modasına uymadığınızı da biliyorum. Tek biletin 750 lira olduğu tiyatrolara da gidemiyoruz. Kitap ise neredeyse ateş pahasına. Çünkü yoksullaştık, yoksullaşmak en çok emeğiyle geçinen milyonlarca yurttaşı can evinden vurdu. Şimdi gelin hep birlikte nasıl yoksullaştığımızın resmini çekelim: 

Efendim, evimin hemen yanında bir türlü bitmeyen bir metro inşaatı var. Artık çalışanlarla ahbap olduk. Öğle saatlerinde oradan çekerken kurdukları sofraya beni de davet ederler. Sekiz saat boyunca yerin altında ağır işçilik yapan dostlarım her gün aynı sofrayı kurar: Koca bir beyaz ekmek, bir avuç zeytin ve kola. Çoğu taşeron olan işçilerin asgari ücret almadıklarını adım gibi biliyorum. Alsalar ne olacak, kuş sütü bile bulunan sofralar mı kuracaklar, iyi ki kola var. Kola mideyi delerken insanı bir süre dinç tutabiliyor. Ve ağır işçi metrocuların en çok tükettiği: Ekmek, zeytin ve kola. 

Mahallenin kahvesinde de kimselerin yüzü gülmüyor ve sigara içenler hangi tütüncü sarma sigarada bir liralık indirim yapmış bunun peşinde. Köpeği ve kedisi olanlar, lüks tüketime giren kedi ve köpek mamalarından, sürekli artan veteriner ücretinden yakınıyorlar. Bizim buralarda bir ara bütün kediler obezdi. Gelen besliyor, giden besliyordu. Bu ansızın kesildi ve tavuk eti karıştırılmış mamaya alıştıklarından kediler açlık çekmeye ve hırçınlaşmaya başladılar. Kedisini üç günlük serum tedavisi bittiği için kucağında getirip kahveye oturan bir kedisever, neredeyse ağlayacak çünkü bir anda 4 bin TL bulmak zorunda. 

Ve tabii mahallenin gediklisi güzelim çingene karısı Nazlı, artık iki çocukla da gezse eski parayı toplayamıyor. Bir zamanlar Nazlı’ya çocukları için mama alanlar şimdi onu görünce yollarını değiştiriyorlar. 

Eskiden apartmanda özellikle belli aylarda aşure dağıtılırdı. Birden bu aşure dağıtımı sona erdi, benim de canım aşure çekti. Pastaneye gittim, aklımda ortalama bir fiyat olduğundan listeye bakmak aklıma gelmedi, bir tas aşure aldım. O da ne! Fişe baktığımda gerçekten acayip şaşırdım: 225 lira! Hemen satın alamayacağımı söyleyip pastaneden uzaklaştım ama şaşkınlık içindeyim, o şaşkınlıkla kahveye gittim, “Bir tas aşure 225 lira olmuş” diye haykırdım. Herkes bana garip garip bakıp, gülerek “Ya bu deveyi güdeceksin ya da bu diyardan gideceksin” dediler. 

Ama bir şey var, ben 225 lira aşureye şaşarken önümde on tane aşure alanlar vardı. Burası bir emekli semti, ne oluyor diye kafa yormaya başladım ve o zaman gördüm ki emekli paralarında aşırı bir sınıf farkı var. Şöyle dört yıl milletvekilliği yapan, aslında yan gelip yatan milletvekilleri emekli olduklarında 230 bin lira emekli parası alıyor. Ömrünü 400 metre yerin altında ölümüne çalışarak geçiren SSK emeklisi maden işçisi en fazla 28 bin lira emekli parası alıyor ama profesörlerin emekli maaşları dereceye göre 69 bin lirayı buluyor. Peki polisler ne kadar alıyor? Ortalama 29 bin 800 lira. Bekçiler, imamlar 22 bin alıyor. Ben eski emekliyim, 13 bin lira alıyorum, çoğunluk benim gibi. Ortada büyük bir haksızlık var. Milletin memur olabilmek için canını dişine takarak uğraşmasının nedenini şimdi anlıyorum. 

Kahveden çıkıp biraz aşağı doğru yürüdüğümde anlı şanlı Bağdat Caddesi’ne varıyorum. Yemek ve kafeler tıklım tıklım. Buradaki kafelerde kahveler 100-250 lira arasında değişiyor. Millet birileri kalsın da oturalım, diye kuyruk olmuş bekliyor. 

Hadi biraz da E-5 üstüne çıkıp İstanbul manzarasını tamamlayayım, diyorum. Vay canına bu bölgelerde yepyeni bir satış stratejileri geliştirilmiş. Marketlerde torbalar içinde az çürümüş meyve ve sebzeleri tarihi geçmiş gıdaları, çocuklar için zararlı ıvır zıvırı yığın halinde tam orta yere konmuş vallahi de billahi de pazarların akşamüstlerine yetişemeyenler oradan alışveriş ediyorlar. Ayrıca tezgâhtaki saca birazcık yağ sürülüyor ve ekmek o kızaran yağa batırılıyor. Böylece oluyor sana yağlı ekmek. Bazıları biraz insafa gelip salça sürüyor. Bu arada etsiz içli köfte acayip satıyor. Neyse ki biraz bulguru var. 

Şimdi bunları neden anlatıyorum. Yapılan taramalarda ülkemizde 6-11 yaş arasındaki çocukların yüzde 89’unda kansızlık ve demir eksikliği tespit edilmiş ve gelişme zorluğu başını alıp gitmiş. Yani etsiz, balıksız, sebzesiz, meyvesiz sadece hamur işiyle beslenme en çok yeni kuşakları etkiliyor. Beyni gelişmeyen, bedeni cılız bir kuşaktan ne bilgisayar uzmanları ne de mühendis, doktor, iş insanı çıkar. Ülkemizde artık anneler çocuklarına hamura hamurun eşlik ettiği börekleri yediriyorlar. 

Ve yoksul yemeği makarna 800 lira. İçinde ne deniz ürünleri ne de kıyma var. Yuh yani!

Yazarın Son Yazıları

Canım şaka yapmışlardır

Sevgili okurlarım, yıllar önce İspanya’nın Endülüs bölgesinde dolanırken nereden aklıma düştüyse yolda gördüğüm Çağlar Boyu İşkence Aletleri Müzesi’ne girivermiştim.

Devamını Oku
30.11.2025
Denize düşen yılana sarılır

Sevgili okurlarım gerçekten bıktım, neden mi?

Devamını Oku
23.11.2025
Müjde! Ölüm kokan parfümlerim var!

Sevgili okurlarım bir an kendimi bir reklam şirketinde çalışırken buldum.

Devamını Oku
16.11.2025
Dünya unuttuğu bir sözcüğü yeniden anımsadı: Sosyalizm!

Geçtiğimiz hafta, uzun zamandır siyasal ve ekonomik belirsizlik, biri biterken öteki başlayan savaşlar ve giderek şiddetini artıran emek sömürüsü karşısında umutsuzluğa kapılan dünya halkları, uzun zamandır egemen güçler tarafından özellikle unutturulan bir sözcüğü yeniden anımsadı: “Sosyalizm!”

Devamını Oku
09.11.2025
Kraldan çok kralcılar

Sevgili okurlarım tarih bize, ülkelerin çökmesine en çok yardım edenlerin kraldan çok kralcılar olduğunu gösterir.

Devamını Oku
02.11.2025
İmecenin muhteşem gücü

Sevgili okurlarım ülkemin içinde bulunduğu belirsizlik durumu, giderek çoğalan çocuk çetelerinden söz etmek, öldürülen yoldaşların ardından ağıt yakmak, her gün bir kadın cinayetiyle yüz yüze gelmek beni hiç olmadığım kadar umutsuzluğa sürükledi.

Devamını Oku
26.10.2025
Hakan Tosun sen gittin gideli

Sevgili okurlarım bu hafta bir vatanseveri, bir doğa koruyucusunu, işi sadece gerçekleri belgelemek olan bir güzel insanı Hakan Tosun’u toprağa verdik.

Devamını Oku
19.10.2025
Düzenin yeni kurbanları: Katil çocuklar!

Bir avukat İstanbul’da kalabalık bir caddede, ofisi önünde maskeli kişiler tarafından Kalaşnikoflarla taranarak öldürülüyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Ah bu ne sevgi bu ne ıstırap!

Sevgili okurlarım insanın tüylerini ürperten. “Bu kadar da olmaz” dedirten bir fotoğrafa bakıp duruyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Adana’nın yolları taştan sen çıkardın beni baştan!

Sevgili okurlarım hepiniz benim Adana sevgimi bilirsiniz.

Devamını Oku
28.09.2025
Kırmızı elbiseli küçük kız

Onun hiçbir şeyden haberi yoktu.

Devamını Oku
21.09.2025
Vahşetin korkunç sularında

Sevgili okurlarım şimdi gelin İtalya’nın Roma kentinde vahşet resimlerinin sergilendiği bir müzeye girelim.

Devamını Oku
14.09.2025
Bir kitap: ‘Sırlarım İpte Asılı Kaldı Balım’

Sevgili okurlarım bugüne kadar hiçbir kitap beni böylesine acıtmamıştı.

Devamını Oku
07.09.2025
Devlet bir sivil itaatsizlik örgütü müdür?

Sevgili okurlarım, sivil itaatsizlik özellikle yasalardan, yönetimden hoşnut olmayanların başvurduğu bir eylemdir.

Devamını Oku
31.08.2025
Bize kim düşe?

Sevgili okurlarım bugün yazıma Leonard Cohen’in “Herkes biliyor geminin su aldığını./ Herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini./ Ve herkes biliyor zarların hileli olduğunu” şiiriyle başlayayım dedim, herkes biliyor da ben neden böyle doktorun az önce biyopsi yaptığı bir hasta gibi endişeyle bekliyorum.

Devamını Oku
24.08.2025
Ah ah beni belediye başkanı yapmadılar!

Sevgili okurlarım iyice kafa sersemi olduk.

Devamını Oku
17.08.2025
Parayı veren düdüğü çalar!

Sevgili okurlarım bu yaz kendimi büyük bir açık hava tiyatrosunda oyun izliyor gibi hissediyorum.

Devamını Oku
10.08.2025
Şu nitelikli ol ne demek? Biri bana anlatsın!

Sevgili okurlarım bir hafta önce ülkemizde her yer yanıyordu.

Devamını Oku
03.08.2025
‘Kolay ölümler ülkesi’

Sevgili okurlarım başlık benim değil, sosyal medyada gördüm, sahibini aradım, bulamadım ama bu başlığa vuruldum.

Devamını Oku
27.07.2025
Asılacak kadınlar ülkesi

Sevgili okurlarım bu hafta yazar Pınar Kür’ü sonsuza uğurladık.

Devamını Oku
20.07.2025
Kavşaktayız yeni sorular sorma zamanı!

Sevgili okurlarım ne yazık ki kavşağa geldik arabayı ya uçurumdan aşağı süreceğiz ya da hepimiz yepyeni sorular sormaya, çözümler bulmaya çalışacağız.

Devamını Oku
13.07.2025
Topyekûn savaştayız!

Başlığım kimseyi şaşırtmadı değil mi? Evet, bu canım ülkede yepyeni bir savaş deneniyor.

Devamını Oku
06.07.2025
Zeytine ağıt

Sevgili okurlarım şimdilik füzelerle, insansız uçaklarla yapılan savaş bitmiş görünüyor, doğrusu ben bittiğine hiç inanmıyorum. Bir yerlerde gene füzeler uçacak, çocuklar ölecek, ölüyor da. Şimdi gelelim bizdeki asıl savaşa. Evet dostlarım ülkemizin zeytinliklerimizi bitirme savaşı bu.

Devamını Oku
29.06.2025
Dünyanın hali gibi halimiz

Sevgili okurlarım meğer bizim bu kadim ülkemizde ne kadar çok savaş uzmanı varmış.

Devamını Oku
22.06.2025
Yeniden Türkiş Dekameron

Sevgili okurlarım, epey bir zamandır yaklaşık 20 yıldır bu köşede neredeyse aynı sorunları yazmaktan bıktım.

Devamını Oku
15.06.2025
‘Bana denizi göster’

Sevgili okurlarım gene bir bayram günü, üstelik pazar. Açık konuşmayı severim bilirsiniz öyleyse açık konuşayım ben bu bayramı hiç sevmem.

Devamını Oku
08.06.2025
Unutma biz Anadolu’yuz!

Sevgili okurlarım bir kentten başka bir kente taşınmak ne kadar zormuş.

Devamını Oku
01.06.2025
Biraz mevzu değiştirelim

Sevgili okurlarım 50 yıldır yaşadığım İstanbul’u bırakıp Kocaeli’nin Değirmendere Mahallesi’ne taşınıyorum.

Devamını Oku
25.05.2025
Cebinde şiirlerle dolaşan bir film yönetmenini uğurlarken

Sevgili okurlarım 25 yıllık hayat ve iş arkadaşım, kızım Dünya’nın babası cebinde şiirlerle dolaşan tüm hayatı boyunca devrime inanan film yönetmeni Ali Özgentürk’ü sonsuzluğa uğurladık.

Devamını Oku
18.05.2025
Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Devamını Oku
11.05.2025
24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivali’nde toplu anılar

24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festival

Devamını Oku
04.05.2025
Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Devamını Oku
27.04.2025
Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Devamını Oku
20.04.2025
Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Devamını Oku
13.04.2025
Boykotun sessiz çığlığı

Boykotun sessiz çığlığı

Devamını Oku
06.04.2025
Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Devamını Oku
30.03.2025
Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Devamını Oku
23.03.2025
Cihatçılar Alevileri ve muhalifleri öldürürken...

Cihatçılar Alevileri ve muhalifleri öldürürken...

Devamını Oku
16.03.2025
Ah ne çok öldük!

Ah ne çok öldük!

Devamını Oku
09.03.2025
Ne oldu barış mı gelecek?

Ne oldu barış mı gelecek?

Devamını Oku
02.03.2025