Hiç Yeri miydi Açmak Kalbi (*)

18 Eylül 2011 Pazar
\n

Hiç yeri miydi açmak kalbi / Bu çiğ ışık altında”. Günlerdir Behçet Necatigilin bu dizeleri dilimden düşmüyor. Hiç yeri miydi açmak kalbi / Bu çiğ ışık altında.Şu dünyanın en şanslı insanları şairler. Bir dize söylerler, bir roman olur, bir nehir olur, bir deniz olur ve ruhumuzun en kuytu köşelerine dokunurlar, sadece kendimize sakladığımız o en kuytu köşeye.

\n

Öyledir hemen herkesin içtenliğinin cezalandırıldığı anlar, durumlar vardır. O zaman kendimize lanet ederiz, Neden böyle içten davrandım! Neden ruhumu çırılçıplak bir başkasına sundum!Sonra usul usul maskeler edinmeyi öğreniriz ve yıllar içinde bu maskelerin sayısı artar. İş maskelerimiz olur, aşk maskelerimiz olur, dostluk ve arkadaşlık maskelerimiz olur. Anne-baba maskelerimiz olur, öğretmen maskelerimiz olur, genel müdür maskelerimiz olur. Devrimci maskelerimiz olur, kadın maskelerimiz olur, erkek maskelerimiz olur.

\n

Bir gün bir de bakarız, bu maskelerin altında bize ait hiçbir şey kalmamıştır. Bunu hissettiğimizde artık acı bile çekmeyi unuttuğumuzdan, geriye bizden sadece bir büyük boşluk kalır. O zaman biraz deli olanlar, tüm gemileri yakıp yeni bir hayata geçerler, diğerleri için söylenecek pek bir söz kalmamıştır.

\n

Allah Allah memleketin derdi bitmiş gibi bir dizenin peşine takılmış, kendimce bir pazar yazısı yazmaya çalışıyorum. Üstelik limonata içtiğim kafede tam karşımda çok genç bir kız gözyaşlarından hiç utanmadan ağlıyor. Yüzünde öyle derin bir acı var ki, hani elimi uzatsam o acıya dokunabilirim. Gözlerimi ondan alamıyorum, ayıp oluyor biliyorum ama elimde değil. Neredeyse kalkıp masasına oturacağım ve ona, Şimdi çektiği acının zaman içinde geçeceğini, ama asla, yeni acılardan korkmaması gerektiğini, bu acıların onu büyüteceğini, zenginleştireceğinisöyleyeceğim. Güzin Ablalık oynayacağım yani.

\n

Evet, bütün bunlardan Behçet Necatigil sorumlu. Dizeleri insanın canını acıtıyor ve en olmadık şeyler düşündürtüyor. Benim kaç maskem var? Ya da çok yakın dostlarımın; bilmediğim, görmediğim ne tür maskeleri var? Bunu neredeyse bir oyuna çevirebilirim. Ressamlığın, yazarlığın, sinemacılığın en güzel yanı bu olsa gerek. Bütün maskeleri bir anda aşağı çekebilirsiniz? Gene de inmemiş bir maske takılı kalır.

\n

Böyle devam ediyorum ya, birden gene haftanın en aile günüpazar gününde olduğumu anımsadım. Konuyu aşk bahsine çeksem iyi olacak. Evet, şimdi maskesi en bol alandayım.

\n

Beyim, siz hangi maskeden almak istiyorsunuz? Cool, herkese tepeden bakan, karşısındakini devamlı küçümseyen ve ağzından dirhemle laf çıkan bir maske mi istiyorsunuz? Buyrun.

\n

Hanımefendi, hâlâ bir tercih yapamadınız mı? Görmüş geçirmiş, dünyanın anasını satmış bir maske mi istiyorsunuz? Ama o gerçekten size uygun değil. Size uygun olanı hanım hanımcık bir maske. Beyaz atlı prensini bekleyen ağzı ayran budalası gibi bir karış açık, bir maske. Çünkü niyetiniz öyle özgür filan olmak değil, siz evlenip çoluk çocuğa kavuşmak istiyorsunuz. Size uygun maske bu.

\n

Bayım, şu anlayışlı dost maskesi yüzünüze pek yakışmış. Arkadaşınızın sevgilisini şimdiden ele geçirdiniz bile. Kız da biraz saf, bütün sırlarını tek tek anlattı. Bravo vallahi! Çenemi kapatmamı mı istiyorsunuz? Tamam, iyi şanslar.

\n

Tanrım, bu ne muhteşem bir oyunculuk, bu ne muhteşem bir maske! Sizi canı gönülden kutluyorum. Evet, evet çok kalabalık, çok başarılı bir davet bu. Davetliler arasında bulunan ve kocanızın iki yıldır birlikte olduğu o kadına karşı takındığınız bu hiçbir şeyden haberi olmayan eş maskenizin bir örneğini alabilir miyim? Bazı arkadaşlarım var, bu gibi durumlarda bir türlü gerektiği gibi bir maske edinmeyi öğrenemediler. Onlara birer tane yaptırıp vermek istiyorum. Bu çok rastlanılan bir durum da...

\n

Hay Allah bu ses ne böyle, ses ne! Herkes o tarafa koşuyor, tabii ben de. Yan yolda on sekizinde bir delikanlı elinde tabanca, yerde kanlar içinde yatan genç bir kızın üstüne kapanmış hıçkırıklarla ağlıyor. Çevredeki herkes donmuş gibi, kimse bir şey yapmıyor ve delikanlı hep aynı sözü yineleyip duruyor: Seni seviyordum ben. Seviyordum!

\n

Donup kalıyorum. Oğlanın yüzünde hiçbir maske yok. Öylece kalabalığın içinde çırılçıplak duruyor. Ona bakmaya devam edip içimden kendi kendime fısıldıyorum: Mutlaka ama mutlaka yoksuldur. Çünkü artık maskesiz aşk sadece onların olabilir. Onların! Zincirlerinden başka kaybedecek hiçbir şeyi olmayanların!

\n

* Behçet Necatigilin bir dizesi.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları