"Memlekette vicdan mı kaldı, reddi olsun"

28 Kasım 2011 Pazartesi

Bakalım dedim, kendi kendime, “Vicdani Ret” meselesi, çevrede nasıl algılanıyor, kime ne çağrıştırıyor, aklımda da ünlü Fransız yazar, sinemacı ve müzik adamı Boris Vian’ın 1955 yılında Cezayir Savaşı’nı protesto etmek için yazdığı, yazarın kendisinden de ünlü “Asker Kaçağı” adlı şarkı sözleri, bu sözler aynı zamanda dönemin Cumhurbaşkanı’na açık bir mektup, yola koyuldum: “Bay Başkan / Size bir mektup yazdım / Belki okursunuz / Vaktiniz olursa / Çarşamba akşamından önce / Savaşa gitmem için / Askere çağrı kâğıtlarınızı henüz aldım / Bay Başkan / İstemiyorum / Zavallı insanları öldürmek için / O topraklarda olmayı… / Size belirteyim ki / Sizi kızdırmak için değil / Ama… / Asker kaçağı olacağım.

Doğduğumdan bugüne / Babamın ölümünü gördüm / Kardeşlerimin gidişini gördüm / Ve çocukların ağlayışlarını / Annem çok acı çekti / Şimdi mezarında / Orada bombalarla dalgasını geçiyor / Hapisteyken benden karımı çaldılar / Ve tüm sevgili geçmişimi / Yarın sabah erkenden / Geçmiş ölü yılların burunlarına / Kapımı kapatacağım / Yoluma gideceğim.

Brötanya’dan Provansa / Fransa yollarında / Hayatımı dileneceğim / Ve insanlara diyeceğim ki / Askerliği reddedin / Savaşa gitmeyin / Birilerinin kanı dökülecekse / Sizin kanınızı verin / Bay Başkan / Eğer beni takip edecekseniz / Jandarmalarınıza bildirin ki / Silahım olmayacak / Beni vurabilirler…”

Tabii, tahmin ettiğiniz gibi şarkı hemen yasaklanmış, sonuçta devletler birbirine benzer, tekerine taş koyanları ezmek, devletin en önemli işlerinden biridir. Şimdilerde şarkı Fransa’da serbest, askerliği reddetmek de.

Bakalım bizde durum ne, en iyi haberi taksicilerden alacağımı bildiğim için, kendime birkaç iş icat edip, taksilere binmeye başlıyorum, bir iki söz askerliğe, özellikle de bedelliye geliveriyor. Epeyce bir yol gideceğim ilk taksici, orta yaşlarda bir adam, söze “Bizim canımız yok muydu?” diye başlıyor, Çiller döneminde 18 ay askerlik yapmış, “Kuzey Irak’a bile gittim” diyor, ardından ekliyor: “Ne işe yaradı ki?..” Sonra çok kararlı bir sesle “Oğlumu asla askere yollamam” diyor, “kendi yaşadıklarımdan sonra ona kıyamam.” Hemen söze girip, “Oğlunuz vicdani ret yapsın” diyorum. Bir an durup düşünüyor, “O dediğin nedir” diye soruyor, en basit biçimde anlatmaya çalışıyorum, “İnanç ve düşüncelerinden ötürü asker olmayı reddetmek” diyorum. Yani “vatan hainliği gibi bir şey mi?” “Vicdani olarak savaşmayı reddetmek, eline silah almamak” diyorum. “Bize gelmez” diyor, “ben aileme vatan haini diye damga vurdurmam.”

Susuyorum, Boris Vian söylüyor “ve insanlara diyeceğim ki / Askerliği reddedin / Savaşa gitmeyin / Birilerinin kanı dökülecekse / Sizin kanınızı verin...”

Yeni bir taksiye biniyorum. Sözü hemen askerliğe getiriyorum, bu kez muhatabım doğrudan söze giriyor: “Resmen halkı soyuyorlar kardeşim, asgari ücretin 700 lira olduğu bir ülkede, ayda 800 lira kim kredi ödeyebilir? Ne olacak, zenginler yatağa, yoksullar yürü sınır boylarına, artık kim öle kim kala.” “Yoksullar da vicdani ret yapsınlar, gitmiyoruz desinler?” Adamcağız şaşkın şaşkın yüzüme bakıyor ve “Abla yahu, sen nerede yaşıyorsun” diye soruyor “yoksa memlekete yeni mi geldin?” “Böyle bir hakkın var olduğunu düşünelim” diyorum. Gülmeye başlıyor “Yahu abla, sabah sabah benimle kafa bulma, o zaman laf aramızda ülkede asker kalmaz, sen ne diyorsun?” diye sözü burada kesiveriyor. Susuyorum, Boris Vian inatla sözlerini sürdürüyor, “birilerinin kanı dökülecekse / Sizin kanınızı verin…”

Günlerden cumartesi ya, bizim bölgede trafik iyice arttı, kendimi zar zor yeni bir taksiye atıyorum, şimdi anlatacaklarıma oldukça şaşıracaksınız, hatta yok böyle şey, Işıl gene hikâye yazıyor, diyeceksiniz. Ama az sonra anlatacaklarım ayniyle oldu.

Kendimi zar zor bir taksiye attım ya, ilk anda kavrayamadım, arabanın radyosundan, önce öyle sandım, cümle solcu takımının çok iyi bildiği Çav Bella şarkısı çalıyor. Hemen “Bu hangi radyo?” diye soruyorum, genç bir delikanlı “Radyo değil, CD çalıyor” diyor. İçimden seviniyorum, işte nihayet vicdani reddi eline boyuna konuşacak birini buldum. Sözü askerliğe getirip, soruyu soruyorum: “Siz vicdani ret konusunda ne düşünüyorsunuz?” Yüzüme bakıyor, CD’de Çav Bella şarkısı, ona eşlik ederken beni yanıtlıyor: “Memlekette vicdan mı kaldı ki reddi olsun?” Susuyorum. Çav Bella şarkısı sürüp gidiyor.
    



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları