Işıl Özgentürk
Işıl Özgentürk isilozgenturk@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Ölmemek için direniş önerileri!

30 Mayıs 2021 Pazar

Son günlerin gündemine düşenler konusunda ironi yapma, dalga geçme dönemi Tayyip Erdoğan’ın bizzat kendisi tarafından sonlandırıldı: “Bunlar iyi günleriniz...” diyerek Cumhurbaşkanı tüm muhaliflere meydan okudu. Ve Sedat Peker’in ifşa ettiği, bazı muhaliflerin çok iyi bildiği mafya yöntemleriyle elde edilen servetlerin ve faili meçhul ölümlerin araştırılması, Meclis’te AKP-MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.

Sonunda ölümlerin de olacağı bir döneme girmek üzereyiz. Ben bir yurttaş olarak hâlâ iyimserliğimi korumak istiyorum. Bu nedenle hâlâ Meclis’te bir işe yaradıklarını düşünen muhalif partililere bazı direniş önerileri sunuyorum:

 Cumhurbaşkanı alaycı bir dille “Gelin Hanım” diyerek sadece bir parti başkanını aşağılamamıştır, ülkenin tüm kadınlarını aşağılamıştır. Bu, bir insan hakları ihlalidir ve binlerce kadın ellerinde dilekçelerle savcılık kapısında suç duyurusunda bulunabilir. Diyeceksiniz ki hangi savcı bu davayı açmayı göze alır? Almasınlar ama ellerinde dilekçe sıra bekleyen kadınlar, hepimize güç verir.

Dilekçelerden devam edelim, partili olmak sadece esnaf ziyareti yaparken milletvekillerine eşlik etmek ya da sosyal medyadan tozu dumana katmak değildir. Partili olmak, her haksızlığa mutlaka ve mutlaka bir direniş yolu bulmak demektir. Şimdi artık herkes biliyor bir zamanların başbakanı Binali Yıldırım’ın oğullarının on yıl içinde aldıkları gemi sayısı otuza yaklaşıyor. Bu gemilerin ne taşıdığı da biliniyor. Partililer ellerinde dilekçelerle Binali Yıldırım’ın oğullarının nasıl böyle zengin olduğunu sormak zorundadır. Avukatlar böyle bir suç duyurusunun nasıl yazılacağını bilirler. Ve ellerinde suç duyurusu olan binlerce partili, ülkenin her yerinde savcılıkların önünde sıraya girebilir. Evet, polis müdahale edecektir. Hatta gerçek kurşun kullanılacaktır. Ama zaten Cumhurbaşkanı “Bunlar iyi günleriniz” dedi. Bu durumda bizim de gelecek ölüm günlerine şimdiden hazırlıklı olmamız gerekir.

Aklıma şimdi geldi, yüzlerce genç uyuşturucu bataklığında debeleniyor. Aileler perişan, bu dilekçe işine çocukları uyuşturucudan ölen ailelerin öncülük etmesi gerekiyor. Tek tek çıkıp konuşmaları gerekiyor. Bu aileleri bulmak o kadar zor iş değil. Bu arada hazır istinaf mahkemesi Ağar’ın da içinde bulunduğu suç çetesinin davasını bozdu. Şimdi hepimizin çocuklarının kemiklerini arayan Cumartesi Anneleri’nin yanında yöresinde olup Ağar’ın cinayetlerini sorma zamanımız geldi. Şu tuğla bir çekilsin!

CHP Milletvekili Gamze İlgezdi, Arkeoloji Müzesi’nden Atatürk Havaalanı’na taşınmak istenilen tarihi eserlerin neden taşındığını, neden Kültür Bakanı’nın bu konuda sessiz kaldığını sorgulamış: Teşekkürler ama yetmez! Bir yurttaş olarak benim aklıma IŞİD’in uyguladığı bir yöntem geliyor. IŞİD işgal ettiği bölgelerdeki geçmişin anısı heykelleri patlatmış ve tüm dünyaya bu patlamaları seyrettirmişti. Ancak daha sonra anlaşıldı ki IŞİD’in patlattığı heykeller sahte, asılları dünyanın çeşitli yerlerine satılmış ve bu yolla epey bir para elde etmiş. Şimdi neden Arkeoloji Müzesi’nin depolama alanındaki heykeller Atatürk Havaalanı’nın kargo bölümüne taşınıyor? Bu alana sadece Tayyip Erdoğan’ın uçakları ve çeşitli ülkelerin izin verilen kargo uçakları geliyor. Benim de aklıma kötü şeyler geliyor, bu ülkenin plastik sanatçılarını, arkeologlarını bir araya getirip ne olupbittiğini öğrenmek çok mu zor? Yüzlerce sanatçının bu işe koşacağını şimdiden söyleyebilirim. Otur otur nereye kadar!

Şaşırdığım, yazlıklarının dibindeki deniz ölürken, midyelerin üstü deniz salyası tarafından boğulurken, balıkların oksijeni tükenirken hepimizin suspus oturuyor olması. Deniz ölürse balıkçılık biter, midye satanların ekmeği kesilir ve yazlıkçılar bataklık gibi bir denize mahkûm olur. Turist de gelmez. Evet, Marmara Denizi ölürken hâlâ Bursa’da, Mudanya’da, İzmit’te, İstanbul’da yüzlerce sanayi tesisi atıklarını boşaltmaya devam ediyor. İşte muhalif partililer için bir direniş alanı. Neden kimse bu işe ön ayak olmuyor, anlamak mümkün değil; denizler ölürken biz de mi ölüm uykusuna yattık? Bırakın esnaf gezmelerini, işiniz deniz olsun!

Cumhurbaşkanı’nın “Bunlar iyi günleriniz” dediği bir ülkede korkmamak mümkün değildir. Çünkü elinde Kalaşnikovla emir bekleyen epey bir çoğunluk var, insanın aklına bir gecede, bir milyon muhalifin öldürüldüğü Endonezya geliyor. Hepimiz korkuyoruz ama bilinen bir şeydir; korkunun ecele faydası yok.

Hadi artık şimdi iş görme zamanıdır. Şimdi artık kendimizi ve çocuklarımızı koruma zamanıdır! Yoksa çok geçmiş olsun!




Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları