Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Onların Bir Mezarı Dahi Yok!
Bir pazar günü canınızı sıkmak istemem hele de yazsa. Ama nerede olursak olalım, ister dalgalı bir denizin dalgalarıyla boğuşalım, ister yemyeşil bir alanda mangal keyfi yapalım, hayat durmuyor ve gelip sizi buluyor. Bana da öyle oldu.
\nNispeten sakin bir günde, canımın hiçbir şeyle sıkılmasını istemediğim bir zamanda o telefon geldi. Kahvedeydim, gazetelerimi okuyordum, Umur Talu’nun 30 Haziran yazısını yeni bitirmiştim, Umur Talu, yeni kurulacak Meclis’in milletvekillerine sesleniyordu. Yazı adeta Çemişgezek’te bir çadırda 21 gündür, bugün 24 gündür, 1997’de vurularak ölen ve toplu mezara gömülen oğul Ali Yıldız’ın cenazesini almak için açlık grevine yatan anne Sakine ile diğer oğul Hüsnü Yıldız’ın bir dilekçe metni gibiydi.
\nO sırada telefonum çaldı ve arayan Çemişgezek’te ölüm orucuna yatan Hüsnü Yıldız’dı. Bir an dehşetli şaşırdım, oysa hayatın tesadüflerine alışmış bir kişiydim. Donup kaldım. Hüsnü Yıldız, annesinin de selamını söyleyerek söze girdi:
\n“Kardeşim 14 yıl kayıptı. 2 Şubat 2001’de Çemişgezek’te bulunan toplu bir mezar için suç duyurusunda bulunup açılmasını talep ettik. Dosya savcılıklar arasında dolaştı. Aylar geçti. Bir türlü ölümüze ulaşamadık. Bu nedenle biz de Dersim Yeraltı Çarşısı üstünde açlık grevine başladık. Neden derseniz, benim ve ailemin tankı, topu, yasalar çıkarma, kararlar verme gücü yok. Sadece bedenlerimiz var.”
\nTelefonu kapadım, bu konuşmadan sonra Meclis’te olup bitenler, akıl veren bir yığın kalabalık bana anlamsız gelmeye başladı. Bir ülkede bir yurttaş, 17 yıldır kayıp evladının peşine düşmüş ve ona sadece bir mezar edinmek, o mezarda dua etmek için açlık grevine başlamışsa, o ülkede artık öyle yamama, yalapşap yöntemlerle yeni bir anayasa yapamazsınız. O ülkede çok ciddi, çok sorumlu davranmak gerekir.
\nBir anne çocuğunun cesedini istiyor. En yüreği donmuş olanlar bile, bir annenin
\nçocuğu için mezar isteme hakkına karşı olamaz! Belki de başucuna bir gül fidanı dikecek, her gün gelip onu sulayacak, o gül fidanına hikâyeler anlatacak.
\nToplu mezarın açılması için onca aile, onca hukukçu, temsilciler, milletvekilleri girişimde bulunmuşlar ama bir türlü kapak kaldırılmamış, neden? Yoksa utançtan mı?
\nOysa tersi olmalı, özellikle yeni Meclis öncelikle geçmişin utançlarının üstüne gitmeli. Utançların üstüne gidilmeli ki, hep birlikte kutsal bir ayindeymişçesine kendi utançlarımızla yüzleşelim. Ancak o zaman, geçmişin bizi esir almasından kurtulabiliriz. Kendimiz için, ülkemiz için yeni bir beyaz sayfanın açıldığını hissedebiliriz. Yeni sularda yürüyüp, yepyeni şarkılar ve aşklar hissedebiliriz.
\nDenizin dalgaları o zaman hırçınlıklarını bırakıp bizi yumuşacık kucaklar, o zaman torunlarımıza en güzel hikâyeleri anlatabiliriz, en güzel sabahlar bizim olur.
\nAma hâlâ orada değiliz, hâlâ denizin dalgaları hırçın, hikâyeler can acıtıcı. Çünkü Ali’nin annesi 75 yaşındaki Sakine Hanım, bir çadırda, çocuğunun cesedini almak için açlık grevinde.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Evlenebilmek için lokum dağıtarak dua istedi
- 8 Haziran'da uzaya gidecek
- Aziz Yıldırım'dan Acun Ilıcalı hakkında şoke eden suçlam
- İstanbul'da termometreler 32 dereceyi gösterdi!
- 31 Mart rüzgarı devam ediyor
- Gıda takviyeleri nasıl kullanılmalı?
- Kızı devlet korumasına alınmıştı!
- Yuvarlak ekmek alınınca evi terk etti...
- Pazara giden eli boş dönüyor!
- Uzmanlar uyardı!
En Çok Okunan Haberler
- Akşener oğlu için Erdoğan’dan ne istedi?
- Valilik, Burcu Köksal'ı ifadeye çağırdı
- İYİ Parti'den ikinci 'Akşener' açıklaması
- İznik'te hasat erken bitti: Kilosu 35 liraya düştü
- Belediye başkanına soruşturma!
- Amik Ovası'nda zorlu hasat: Kilosu 8 TL
- Özgür Özel'den erken seçim açıklaması
- İşte Ceren Karakoç'un aldatma hikayesi
- Erdoğan'ı üzecek son anket paylaşıldı
- İnternet fiyatlarına dev zam!