Mine G. Kırıkkanat
Mine G. Kırıkkanat kirikkanat@mgkmedya.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kayıp Sicil (25.06.2014)

25 Haziran 2014 Çarşamba

Tarih unutmaz...
Erdoğan hakkında ne yazacak peki? Yalancı mı, cahil mi ya da ne?
30 Mart 2014 seçiminin Yenikapı mitinginde, CHP İstanbul adayı Mustafa Sarıgülün 2006’da Zaman gazetesine verdiği röportajdan alıntılar yaparak dalgasını geçti.
Mustafa Sarıgül, “mekruh”a “metruk”, “namahrem”e “nemehram” , “arife tarif gerekmez” deyimine “âlime tarife gerekmez” demişti.
Erdoğan, mitingde bu hataları dile getirirken çok keyifliydi; “Tam bir komedi, karikatür” dedi.
Fakat...
Telefon kayıtlarında ortaya çıkan; Egemen Bağış’ın “Bakara-Makara”sından söz etmedi.
Telefon kayıtlarında ortaya çıkan; Egemen Bağış’ın her cuma bir ayet sallamasından söz etmedi.
Egemen Bağış’ın “Google İslamı”ndan söz etmedi.
Evet...
İslamı bilmediklerini biliyorduk.
Alay ettiklerini yeni öğrendik.
İslamı bilmediklerini söyleyince kimi insanlar şaşırıyor.

***

Parantez açayım:
Tarih, 14 Nisan 2013. Erdoğan, Kürt açılımı yapacaklarını açıklarken Kevser Suresi’ni okudu: “Biz sana gerçek Kevser’i (cenneti) verdik. Sen de rabbin için dua et ve kazancından harcama yap. Gerçek ebder (nesli devam etmeyecek olan) olanlar sana düşmanlık edenlerdir.”
Kevser Suresi, Mekke döneminde ve peygamberliğin ilk yıllarında indirildi. Kuran’ın en kısa suresidir ve üç ayetten oluşur. Hz. Muhammet’in zor durumda kaldığı ve üzüntülü olduğu zamanda inen bu surede, ona kevser (çok hayır ve nimet) verildiği müjdelenir.
Şimdi... Söyler misiniz, Kevser Suresi’nin Kürt açılımı ile bir ilgisi var mı? Erdoğan’ın dini bilmediğini göstermez mi?
Bilirsiniz...
Hz. Lokman Hekime sorarlar; “Edebi kimden öğrendin?”
Şöyle yanıt verir: “Edepsizlerden!”

***

Hata insana mahsustur.
Erdoğan, Sarıgül’ün dil sürçmelerinden keyifle bahsederken kendi gaflarını unutuyor mu?
Tarih, 26 Ağustos 2003. Malazgirt Savaşı yıldönümünde Erdoğan, Romen Diyojen batarya batarya, gülle gülle saldırırken; Sultan Alpaslan’ın askerleri, Allah Allah diye saldırıyordu” dedi.
İyi de... O tarihte top daha icat edilmemişti, savaşlarda yer almasına 250 yıl daha vardı!
Tarih, 5 Şubat 2009. Türkiye yine bir yerel seçime gidiyor. Erdoğan CHP’nin İstanbul belediye başkanı adayı Kılıçdaroğlu için şöyle dedi: “Ama şimdi bakıyorsunuz CHP İstanbul’a ithal bir aday koymuş. İstanbul’da çamurlu sokak arıyor. Herhalde inşaat şantiyesinde dolaşıyor, ondan sonra da ‘Bak çamur burası’ diyor. İnşaat şantiyesine girersen çamur tabii. Şimdi yani böyle mercekle Romen Diyojen gibi dolaşılmaz.”
Hangisini düzelteceksin?
1) Romen Diyojen, Malazgirt Savaşı’nda Alpaslan’a esir düşen Doğu Roma İmparatoru.
2) Elinde fenerle dolaşan Sinoplu filozof Diyojen.
3) Mercekle dolaşan ise Sherlock Holmes!..

***

O kadar çok ki...
Erdoğan, 20 Ekim 2008’de katıldığı dil kurultayında, Fazıl Hüsnü Dağlarca’yı anmak için onun bir şiirini okuyacağını söyledi. Okudu. Ama okuduğu “Sanat” başlıklı şiir, Dağlarca’ya değil, Faruk Nafiz Çamlıbel’e aitti!
Erdoğan -maşallah- edebiyatla çok ilgili bir başbakan; şöyle demişti konuşmasında: Ziya Paşa’nın dediği gibi, eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri.” Bu özdeyiş de Mehmet Akif Ersoy’a aitti!
Kahramanmaraş’ın yiğit ismi Sütçü İmam’ı, “Sütçü Nine” yapıvermişti. Şüphesiz Erzurum’u savunan “Nene Hatun” ile karıştırmıştı.
Örnekler çoğaltılabilir...
“Bunlar insani hatalardır. Bunlar üzerinden siyaset yapmak düzeysizlik olur” mu diyeceğiz? Fakat...
Tarihi çarpıtıyor!(*)

(*) Soner Yalçın’ın ‘Kayıp Sicil, Erdoğan’ın Çalınan Dosyası’ başlıklı kitabından alıntıdır. Kırmızı Kedi Yayınları, 2014

“Hayranlık, cehaletin kızıdır.”
CHEVALIER DE MERE

GNOKTASI
Türkiye’nin en verimli ve değerli araştırmacı gazetecilerinden Soner Yalçın, hangi konuyu nasıl bir açıdan ele alırsa alsın, okura bulaşan bir heyecanla yazar. Savunduğu anafikri, vardığı sonucu ister paylaşın, ister paylaşmayın ilgiyle okutur kitaplarını.
Odatv davasında tutuklanmadan önce şahsen tanımaz, ama gazeteciliğini takdir ederdim. Kendisini kişisel anlamda, mahpusluk sürecinde yakından izledim, insan olarak tanıdım, artık dostum. Ve diyebilirim ki Soner Yalçın bir buçuk yıl yattığı hapisten, iradesi katlanmış, mücadelesi bilenmiş, kısaca daha cesur olarak çıkan ender mağdurlardan biri. Bunu başarmak kolay değildir. O başardı.
Karşımıza hem çok önemli hem de bir solukta okunan bir kitapla çıktı. “Kayıp Sicil/ Erdoğan’ın Çalınan Dosyası”, müthiş çarpıcı ve dört dörtlük bir araştırma eseri.
Recep Tayyip Erdoğan’ın gerçek ve yalan dünyasını ayrıntılarıyla anlatan kitap, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin kimler tarafından nasıl bir komploya kurban edildiğinin de tarihçesi. Kimseye taviz yok, bu tarihçede. Hainler, alçaklar, dönekler, satılmışlar bir bir sıralanmış.
Soner Yalçın’ın kalemi kadar cesaretini de gönülden kutluyorum! 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Buzdolabı sendromu 7 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları