Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Alım garantisini ÇUŞ’lara değil, çiftçiye verin…

09 Nisan 2020 Perşembe

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, koronavirüs salgını işgalinin Türkiye’yi de sarmaya başladığı günlerde, 18 Mart’ta şu demeci verdi:

Temel gıda ürünlerinin üretim, stok ve tedarik zincirinde sıkıntı yok.

Bakan sıkıntı yok dedi, ama Türkiye’nin pek çok yerinden sıkıntı haberleri geliyor. Şu tür haberleri daha sık görmeye başladık:

65 yaşını geçtiği için tarlasını süremeyen çiftçiye jandarma yardım etti...

Geçen gün Ödemiş’ten sevgili Hikmet Güriş’le konuşurken “Asıl mesele bugün değil, yarın” dedi, devam etti:

Şu sıra domatesten bibere pek çok sebzede fideleri üreticiye ulaştırma zamanı. Eğer dikemezlerse haziranda bu sebzeler yok...

Bugüne kadar kaç bakan eskittiğini sayamadığımız tarım yazarı sevgili Ali Ekber Yıldırım’la konuşurken, atılan adımların taksit taksit gelmesine işaret etti:

“Salgından sonra pek çok ülkenin ilk el attığı işlerden biri gıda güvenliği oldu. Rusya buğday ihracatını sınırlandırdı. İngiltere işsizleri kırsal alana gönderme adımları attı... Bizde açıklanan 100 milyarlık pakette tarımın T’si yok. Destek dediklerinin çoğu zaten var olanlar...”

***

Bakan Pakdemirli’yi bunları konuşmak için aradım. Özel kalemi, "Konu neydi?" diye sordu. "Kendisini eleştiren bir yazı yazacaktım, onun için" yanıtını verdim. Bir süre sonra konuştuk. 

Pakdemirli, ilk aşamada yükselen daha çok gıda ürünü satın alma eğilimini göğüslediklerini vurguladı. Verdiği rakama göre, Migros’a 200 kamyonun ürün taşıdığı bir zaman diliminde 800 kamyon girmiş. Bunu, stoklar konusunda önceden hazırlıklı olmaya bağladı.

Stok tamam da hazıra dağ dayanmaz, ya üretim?

Pakdemirli, İçişleri Bakanlığı ile konuşarak 65 yaş üstü olanların da tarlaya giderken sorun yaşanmamasını sağladıklarını söyledi. Birkaç ilde sıkıntı çıkmış, o da çözülmüş.

Sorduk:

- 65 yaş üstünün sokağa çıkması yasak, tarlaya çıkması serbest öyle mi?

Evet” karşılığını verdi, bütün tarım il müdürlükleriyle haftalık video toplantısı yapıp bunu yerleştirmişler.

Tarladan gelen bir başka yakınmayı sorduk:

- Çiftçi, “Biz üretimi bir şekilde gerçekleştiriyoruz, ama alım garantisi yok” diyor. Herkesin içinde ya ürün elde kalırsa korkusu var. Bu konuda bir adımınız var mı?

Pakdemirli, peşin bir alım garantisi veremiyor ama sözü şu:

Örneğin sütte sorun çıktı. Hemen müdahale edip çözdük. Üretsinler, sorun olursa mutlaka çözeriz...

Bakana bunun tatmin edici bir yanıt olmadığını vurguladığımızda şu karşılığı verdi:

Göç yolda düzülür...

Pakdemirli’nin başta mazot olmak üzere girdileri ucuzlatma sözü de yok ama ürün fiyatını yüksek tutmaya çalışacaklarını söylüyor.

Yeri gelmişken ziraat mühendislerini sorduk. Dörtte biri işsiz. Kendilerine istirahat mühendisi diyorlar. Oysa gerçek planlama yapılsa devletin 100 bin ziraat mühendisi alması gerek. Pakdemirli, bu konuda gereksinimi iletmiş, yanıt bekleniyor. Sayıyı da vermek istemiyor, “Beklenti oluşmasın” diyor.

***

Tarım devrimi, insanlığın ilk büyük devrimi. Onu sanayi devrimi izledi. Biz, tarım devrimini yakaladık, sanayi devrimini ıskaladık. 300 yıldır onun sancılarını yaşıyoruz.

Bugün iletişim devrimini yaşıyoruz. Ülkeler, bilgisi kadar var.

Tarım da bilgi ile birleşti. İletişim-bilgi devrimini başarabilen ülkeler sadece teknolojide değil, tarımda da ileri gidiyor.

Bir anlatıma göre tüm dünyadan insanlar şu soruya yanıt bulmak için bir araya gelmişler:

- Dünyanın en stratejik ürünü nedir?

Şu çıkmış:

Buğday!

Pakdemirli, tarımda ciddi bir stratejik planlama olmadığını kabul ediyor, sorunlar çıktıkça çözüldüğünü vurguluyor. Salgın işgali bu alanda da aklımızı başımıza getirmeli.

İlk önerilerden birini yapalım:

Alım garantisini çokuluslu şirketlere (ÇUŞ) değil, çiftçiye verin!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Atatürk bakışı gerek 11 Aralık 2024
BOP’ta yeni süreç! 10 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları