Dış politikadaki b-ataklıklar!

02 Şubat 2022 Çarşamba

Ekonomiden siyasete içimizdeki gelişmeler, dış politikadaki dalgalanmaları ikinci plana itiyor. Türkiye, AKP iktidarı döneminde, “Yurtta sulh dünyada sulh” ilkesinden vazgeçti. Bunun yerini, “Yurtta şahsım, dünyada şahsım” aldı.

Sonuç ortada. İçeride iyi giden bir şey yok. Söyleyebildiği tek şey şu:

Her ay bir öncekinden güzel olacak!

Gerçek tam tersi, bir ay sonrası bu aydan daha kötü geliyor. Aylar inandırıcı gelmeyince, mevsimlere dönüyorlar. Şimdi önümüzdeki yaz artacak turizme umut bağladılar. 

Ancak işlerin iyi gitmesi için Türkiye’nin dışarıdan görünümü de önemli. Güven ortamı şart. Bu da hukuk devleti ile olur. Hukuktan sorumlu bakan kendi hukukunu koruyacak güçte değilse, gerisini siz düşünün!

***

“Şahsım”ın büyük bir kahramanlık gösterileriyle başlattığı, karşı çıkan muhalefeti hain ilan ettiği dış politikaya ilişkin pek çok konuda belirsizlik, omurgasızlık, “S”, “Z”, “U” dönüşleri var. 

Hem içimizde hem komşularımızda elbette barış, demokrasi ve iyi ilişkiler isteriz. Bu, sağduyulu herkesin ortak arzusudur. 

Mısır’dan başlayalım... 2011’den beri yaşanan yalancı baharlar darbe üstüne darbe getirdi. “Şahsım”ın Sisi darbesinden sonra izlediği siyaset, Kahire Büyükelçimiz Hüseyin Avni Botsalı’nın Mısır’ı terk etmesiyle sonuçlandı. Yıllarca, “Mısır’la diyalog şart” diyenleri darbeci ilan etti. Şimdi duyuyoruz ki “Şahsım”la Sisi arasında özel hat bile kurulmuş.

Libya’da Kaddafi’nin acı bir şekilde devrilmesinden sonra ülke değişik parçalara bölündü. General Halife Hafter’in uluslararası kabulde öne çıkmasını dikkate alarak “Libya’nın bütün durması esastır” diyenleri darbeci ilan etti. Şimdi duyuyoruz ki Hafter’in heyetleri, Ankara’da en üst düzeyde kabul görüyor.

Suriye’de de ülkenin bütünlüğünü değil, bir an evvel Esad’ı gitmesini esas aldılar. Bunun için ellerini kollarını her yere soktular. Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) adı altında bilinen ordudan başka her şeye benzeyen yapılara para akıttılar. Kimi bölgelerde halka da hâkim olmak için öğretmen tutup maaş verdiler. Türk Lirası dolar karşısında değer kaybedince, “Maaşımız düştü” diye ilk isyan eden onlar oldu. Paramızla protesto edildik.

Ürettiğimiz silahlı insansız hava araçları (SİHA) bugünkü dünya ve çevre dengeleri içinde Türkiye’nin gücüdür. Ancak bu gücün adeta ucu açık elektrik teli gibi Türkiye’yi çarpan etkileri çıkmaya başladı. Etiyopya’da merkezi hükümete karşı mücadele eden Tigray Halk Kurtuluş Cephesi (TPLF) şimdi Türkiye ile de mücadele ediyor! Türkiye’nin sattığı SİHA’ları merkezi hükümet onlara karşı kullanınca büyükelçiliğimizin güvenliği tehlikeye girdi. Sonuçta Addis Ababa Büyükelçiliğimizi Kenya’ya taşımak zorunda kaldık!

Kendini Etiyopya’ya silah satacak güçte hissediyorsan, buradaki büyükelçiliği koruyacak güçte de olmalısın!

***

Ukrayna ile ilişkilerimizde de yine SİHA’ların gölgesi var. En son 29 Eylül 2021’deki Erdoğan-Putin zirvesinde bu konunun da gündeme geldiği, Putin’in şunu söylediği bilgisi var:

“Sizin sattığınız SİHA’lar Ukrayna’da bizim askerlerimizi öldürüyor!”

Böyle bir cümlenin devamının nereye varacağını kestirmek zor değil. 2014’te Rusya’nın Kırım’ı yeniden ilhak etmesine Türkiye karşı çıktı. Ancak bunun uluslararası hukukla ve dayanışmayla güçlendirilmesi gerekiyordu. Sekiz yıl sonra bu kez Ukrayna’nın işgali konuşuluyor. 

İlk düğme, barış politikasından vazgeçilerek yanlış iliklenmişti. Sonrasındaki her şey ataklık derken bataklık oldu. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yargıtay’da kanun kim? 16 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları